Türkiye için büyük tehlike
MHP’nin, HDP’nin varlığını reddetmesidir. 07 Haziran 2015 seçimlerinde bunun sinyallerini almıştık. Dindar Kürtler’in ekseriyeti HDP’ye oy vermiştir. Türk milliyetçilerinin ekseriyeti de MHP’ye vermiştir. MHP, HDP’nin bu seçimde yükselişini görünce onu yok saydı. Dedi ki, bu parti, PKK’nın bir uzantısıdır.
MHP, kendi açısından haklı olabilir. Çare onu reddetmek değil, ıslah etmektir. PKK’yı besleyen sebeplerin ortadan kaldırılabilmesi için fikir üretilmeli. Mesela dinimiz sistematik bir şekilde ilk, orta ve yüksek öğretimde öğretilmeli, ümmet bilinci aşılanmalı, ırkçılığın (kavmiyetçiliğin, milliyetçiliğin) diğer kavimlerden olanların varlığını yok saymak olduğu anlatılmalı. vs. “Yangına körükle gitmek” doğru değildir diye düşünüyoruz.
HDP’nin, büyümesi Türkiye’nin geleceği için büyük tehlike olabilir. Çünkü bu parti MHP gibi bir milliyetçi parti değil, aynı zamanda Leninist- Marksist bir partidir.
Bu sebeple partilere oy verirken ölçü, ırkçılık olmamalı, hizmet olmalı. Hangi partinin diğerine göre daha güzel hizmet edeceğine inanılırsa ona oy verilmeli.
Söz konusu bu seçimde böyle olmadı. Milliyetçilerin bir kısmı da barış sürecine kızarak AK Parti’ye oy vermemiştir. AK Parti’nin önünü kesebilmek için Etiler gibi beldelerde CHP’lilerin bir kısmı HDP’ ye oy vermiştir.
Resmi ideoloji, CHP’nin 1950’den sonra iktidara seçim yoluyla tek başına gelemeyeceğini görünce, kendini garanti altına alabilmek için, PKK’nın oluşumunu sağlamıştır. CHP zihniyetinden kurtuluyoruz diye sevinirken, karşımıza şimdi de materyalist ırkçı HDP çıkmıştır.
HDP büyüdükçe tepki olarak MHP de büyür, bunun sonucu yarın ülkede büyük kargaşa meydana gelebilir. Onun için milliyetçi ve dindar Kürt kardeşlerimizi uyarıyoruz, partilere oy verirken ırkçılığı değil, hizmeti ön plana alarak oy verelim; aksi halde durumuz Irak’a ve Suriye’ye dönüşebilir. Dünyaya hâkim gücün istediği de budur.
Samimi olarak söylüyorum; MHP’nin HDP’nin varlığını reddettiği günden beri rahatsızım. İstiyorum ki ülkemizde kardeş kanı akmasın, milletimiz kaos ortamına sürüklenmesin, Suriye ve Irak’ın durumuna düşürülmesin..
Bu sebeple üzerime düşen görevi yerine getirebilmek için bu yazıyı kaleme aldım. İnşallah dikkate alınır.
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şöyle buyurur: “Her kim taattan çıkar; cemaatten ayrılır da sonra ölürse, cahiliyet ölümü ile ölür. Her kim körü körüne (çekilmiş) bir sancağın altında ölür; asabe namına kızar ve asabe için çarpışırsa benim ümmetimden değildir ve benim ümmetimden her kim ümmetime karşı çıkar; iyisini kötüsünü vurur; mümininden korunmaz; ahid sahibi olanına da verdiği sözü yerine getirmezse benden değildir.” (Ahmed Davudoğlu, S. Müslim Tercüme ve Şerhi, C.9, Hds. No:54.)
Bu hadis-i şerifin şerhinde şöyle denmektedir: Cahiliyet ölümünden murat; dinsiz gider demek değildir, cahiliyet devri Arapları keşmekeş içinde olup hükümdar falan tanımaz; kimseye itaat etmezlerdi, âmirine itaat etmeyip cemaatten ayrılan bir Müslüman da onlara benzeyeceği için asi olmuş olur. Asabe, baba tarafından olan akrabadır, sinirlerin bütün vücudu kaplaması gibi bir kimsenin asabesi de onu her taraftan kuşattıkları için kendilerine bu isim verilmiştir. Asabe namına harp etmek, kızmak ve propaganda yapmak, Hakk’a ve dine yardım değil, bilakis heva ve hevese göre harekettir. Bu da cahiliyet devri adetlerinden biridir, binaenaleyh böyle bir harpte öldürülen de şehit değil asi olur. “Mümininden çekinmez.” sözünden murat, mümini öldürdüğüne aldırış etmez; vebalinden korkmaz demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.