Tevbe ve istiğfar
Efendim hüzünlüyüz, bilindiği güzel bir Ramazan ayı, hasat ayı, güzellik ayı, hayır ayı, bereket ayının bizlerden ayrılık vakti yaklaştı. Haftaya nasip olursa “Ramazan Bayramı”nı idrak edeceğiz. Günler yine hızla geçti, inşaALLAH bu mübârek ayını değerlendirenlerden olmuşuzdur. Elimizden geldiğince Ramazan’ı bizden hoşnut edecek verilere sıkı yapıştık ama yine de Rabb’imiz bilir. Ancak önümüzde kıymetine paha biçilemeyecek kadar değerli olan Kadir Gecesi ve arefe günü var. Yâni sevap kazanabileceğimiz vakitler daha tükenmedi hatta Ramazan ayının en kıymetli günleri önümüzde bizlere gülümseyerek duruyor. Ayrıca bugün de Cumâ, haydi gayret dostlar finale doğru ilerliyoruz. O halde boş durmamalı, bu son günleri ebedi saadeti kazanmak için fırsat bilmeli.
Cenâbı Hakk’tan gizli hâlimiz olamaz, her hâlimiz şüphesiz Allah Teâlâ’ya âyandır. Yarın mahşer gününde hesap vereceğimizden hareketle O’nun emirlerini baş tâcı bilmeli ve o emirlerini nasıl Ramazan ayının mübârek ikliminde hassâsiyetle uyguladıysak Ramazan sonrası da ayni titizliği göstermeliyiz. Zira yüce Rabb’imiz ilâhi tâlimatında: “Ey inananlar! Allah ve Peygamber, sizi, hayat verecek şeye çağırdığı zaman icâbet edin. Allâh’ın kişi ile kalbi arasına girdiğini ve sonunda O’nun huzûrunda toplanacağınızı bilin.” (Enfal, 24) diye ferman ediyor.
O yüce Yaratıcının huzûrunda toplanacağımız vakit: “Sırların, gizli hususların ortaya döküldüğü gün…” İşte o gün O Celle ve Âlâ her şeyimize muttali olacaktır. Ve o dehşetli günde “O gün insan için ne bir kuvvet ne de bir yardımcı vardır.” (Târık 9-10) Ancak sırf Hak rızâsı için işlenen sâlih ameller bize fayda verecektir. Başkaları desinler diye değil yalnızca ‘Allâh’ın rızâsı’ için olan ameller kıymetli olacaktır. Cenâbı Hakk kalplerin özünü bilendir. “Rabbiniz, sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir.” (İsrâ, 25)
Fakat merhameti engin, rahmeti gazâbını geçkin, affı ve mağfireti bol olan Rabb’i Teâlâ ne kadar günahkar olsak da hâlimizi düzeltmemiz için bize her dâim imkan tanıyor. Ve buyuruyor ki: “Eğer siz sâlih-güzel amel sâhibi bir kimse olursanız, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır.” (İsrâ, 25) Dolayısıyla kalplerde olan her gizli sır, O’na âşina olduğuna göre bizlerin mübârek Ramazan ayının şu son kalan her ânı birbirinden değerli olan günlerinde tevbelere sarılarak dua dua yalvararak af niyazında bulunmamız akla en muvafık olan haldir.
Her yanlışımızda tevbei istiğfar, her hatâmızda tevbei istiğfar, her bir günâhımızda nasuh bir tevbe. Zira hayâtımızdaki tüm bereketsizlikler, tüm hayırsızlıklar Rahmeti Rahmânı unutup yanlışlara dalmamızdan ileri gelir. Tevbesizlik bu yanlışların hayâtımıza tamâmen hâkim olmasını temin eder. Hatta bu konu sâdece şahsi bazda değil ümmet olarak da aynı şekildedir. Başlarımıza gelen her sıkıntı kendi kendimize işlediğimiz günahlar yüzünden ve onlara dönüp tevbe etmediğimizde ötürüdür. Yâni günahları önemsememeyi alışkanlık hâline getirmemizden dolayıdır başımıza gelenler. O halde dikkat dostlar evet dikkat!!! Günah işlememeye âzâmi dikkat!!! İşlediysek de hemen ardından vakit geçirmeden derhal derhal TEVBE. Geciktirirsek, unutursak o yanlışlar maalesef hayâtımızın ayrılmaz bir parçası oluyor da, ne yazık ki biz bunun farkında dahi olmuyoruz.
Ancak tevbeler kuru kuruya değil tamâmen hâlisâne bir kalp ile ve son derece pişmanlık içerisinde bir daha işlememeye azimli olarak nasuh bir tevbe şeklinde olmalı. Sâlih amelleri, hayırlı davranışları çoğalmalı. Tamam, Rabb’imiz affı boldur ama gazâbı da vardır, gerçeği hatırdan çıkartılmamalı. Cenâbı Hakk: “(Rasûlüm!) Kullarıma, Ben’im, çok bağışlayıcı ve pek esirgeyici olduğumu haber ver. Benim azâbımın elem verici bir azap olduğunu da bildir.” (Hicr, 49, 50) buyuruyor. İçinde bulunduğumuz şu güzel ayın son günlerinde bu ikazlar biz müminler için çok ehemmiyetlidir. Yazımıza müjdelerle son verelim isteriz;
"Şüphesiz oruç, kulun kendisiyle cehennemden korunduğu bir kalkandır. (Allah Teâlâ) 'o (oruç), Benim içindir ve onun karşılığını Ben vereceğim' (buyurdu)." (Ahmed bin Hanbel, III, 396) “Kim fazîletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, İman 28, Savm 6; Müslim, Sıyâm 203)
Mübârek Ramazan ayını şu son demlerini en iyi şekilde ihya etmek, af ve mağfirete nâil olabilmek dileğiyle hayırlı Cumâlar..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.