Televole kültürü geri döndü
Dünya kelimesinin anlamında birleşmek kolay olsa da dünyevileşme kavramının anlamında birleşmek oldukça zor görünmektedir.
Gerçi konuşanların aynı anlamı yüklediği o kadar az kavramımız kaldı ki insanlarla konuşulmadan önce
hangi kavram üzerinden neyi ifade ettiğini öğrenmek sonunda tartışmadan emin olmanın en kolay yolu olmaktadır.
Adeta kişiler adedince dünyalar ve her bir dünyada o dünyanın özellikleri ile anlam kazanmış
kavramlarımız var artık.
Bu kavram kargaşasına rağmen hemen herkesin anlamı üzerinde birleşeceği bir Televole kültürü kavramımız var.
Toplumun dini inanç, genel ahlak kuralları ile örf adet ve geleneklerimize aykırı, aile ve toplum yapımıza dair geleneksel kurallar ters mefhumları alt üst etmeye yönelik ve bir spor kavramı olarak başlamasına rağmen spor tarafının atılıp sadece günü birlik bile değeri olmayan, ortada magazin tarafı kalan ve ülkemizdeki eğitimsizlik ve kültürsüzlüğü ortaya çıkaran bir kavramdır televole.
Adında kültür kelimesi geçse de, aslında tam anlamı ile var olan milli kültürü yok etmek için uydurulmuş bir dejenerasyondur televole.
Son zamanlarda televizyonlarda ve sosyal medyada yaşanan değişimi ortaya koyacak belki en doğru ifade televole kültürü geri döndü olur.
Bu değişim işaretleri aslında kurgulanmış tarihi dizilerin yayınlanması ile görülmeye başlanmıştı.
Başbakanın karşı çıkmasına rağmen salt daha fazla izleyici elde etmek ve daha fazla reklam geliri alabilmek için tarihin magazinleştirilmesi ile başlayan süreç, son bir iki yılda birbiri peşi sıra sökün eden tarihi filmlerde de devem etti.
Güya tarihi gerçeklere aykırı olan eski filmlere nispet, muhafazakâr iktidarın TRT since çekilen filmlerde insanlara tarihi gerçekler gösterilecek ve tarih sevdirilecek idi.
Ama gördük ki her şeyde olduğu gibi televizyon kurumlarında da yaşanan dünyevileşmenin yani çeşme akarken testiyi doldurma olarak ifade edilen dünyalık elde etme kavramının merkeze oturtulduğu bir dönemde hiçbir şey kendisinden öncekinden farklı olmuyor.
Yayınlanan filmlerdeki tarihe aykırılıkların ve ucuzculuğun bir süre sonra topluma bulaşmasıyla maddi manevi tüm değerlerimizi aşındırıcı olan bu yapımlar, maalesef dünyanın kendi etraflarında döndüğünü veya ölümleri ile dünyanın kıyametinin kopacağını zanneden süfli bir insan tipi oluşturdu.
Aslında basit görünen ve çok da üzerinde durulmayan bir televizyon programından başta gençler ve çocuklar olmak üzere bütün bir toplumun nasıl etkilendiğini görmek açısından iyi bir laboratuvar oldu.
Gençlerin hayatları boyunca hiç ulaşamayacakları bir ışıltılı hayat hayaliyle çevrelerindeki fiziki olan biteni görmeden yaşadıkları bir hayattan, orta ve ileri yaşlara geçtiklerinin bile farkında olmadıkları bir dünyaya uyanmalarının ardından, rol modellerinin birer birer gerçek hayattan silinmesi ile kızgınlık ve küskünlüğe dönüşüverdi hayatları.
Televole dünyası diye tabir edilen yozlaşmış kültürün en büyük destekçileri maalesef o dünyayı sadece birkaç yüz kişinin gündelik yaşamı üzerine kuran basın yayın organları oldu.
Böylelikle toplumsal örneklik kavramının da nerede başlayıp nerede bittiği bile unutulmuş oldu.
Magazin basını tarafından hayatının didik didik etmediği hatta yok edilmediği dahası onuru bile kalmayan, ilkeli ve onurlu yaşam sürdüğü ileri sürülen topluma örnek sanatçılar ve devlet adamlarının ortadan kaldırılması ile meydan bulan politik figürler ile giyiminden saç şekline, geleceğe dönük ilişkilerine kadar hemen her şeyi ortaya dökülen sanatçı müsveddeleri rol model olarak sunuldu insanlara.
Gerçi politik alanda rol modellerinin yanılgılarına ses çıkaramayanların, muhafazakâr bir toplum oluşturulacağı beklentilerine ters bir şekilde kendi ailelerinin yaşamayacağı/yaşayamayacağı bir hayatı hevesle izlemekten kendilerini alamamaları bu sonucun başlangıcıydı.
Önlerine serilen yalan hayatta güya ülke ve dünya gündemini belirliyormuşçasına ekranları işgal ettirilen sakallı veya sakalsız, gözlüklü ve makyajlı sahte kahramanların jest ve mimikleri ile kullandıkları ayrıştırıcı ifadeleri, satır aralarında bütün çıplaklığıyla ortaya çıkan gerçekler merkez medyanın oluşturduğu yeni politik ve tarihi televole dünyasının iğrenç ve bağımlı yüzünde kayboldu.
Bunun en son örneğini yaşadığımız korku pandemisi olayında gördük.
Bu sahte dünyanın kahramanlarını zaman içinde figüranlaştıran bir iyiye gidiş ve hareketlenme varsa da, toplumun kaybettiği değer yargılarını görünce ümitlenmek için henüz erken olduğuna inanıyoruz.
FARKINDA MISINIZ?
Diplomasını satmayan doktorlar ile Hoca Efendiler tarafından başlatılan ve sosyal medyadan az da olsa destek gören bilgilendirmeye yönelik açıklamalar, DSÖ ye dönük yalakalıkları ve kaypaklıkları deşifre ediveriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.