Recep Çınar

Recep Çınar

Tele tokatçılar!

Tele tokatçılar!

Saat henüz sabahın körü...

Yataktan yeni çıkmışım...
Uyku sersemliğini üzerimden atamamışım...
Argoda “afyonu patlamamış” derler ya, onun gibi bir şey...
Daha lavobaya gitmeden, telefonum çaldı...
İsminin Gönül olduğunu (ne kadar doğru bilmiyorum) söyleyen bir kız ya da kadın...
Engelli ve özürlü çocuklar için, bazı etkinlikler yaptıklarını, bunun için de desteğimizi beklediklerini söyledi...
Ama, sürekli konuşuyor...
Denizli horozu gibi...
Devamlı ötüyor...
Bir ara susunca ,“tamam” dedim, “nasıl bir destek istiyorsanız, gazete olarak size destek verelim” şeklinde yarım ağızla bir iki kelime ettim...
Niye mi yarımağızla?
Çünkü, “tokatçı!” olduğunu anladım...
Nereden mi anladım?
Derdinin haber olmadığını ima etmesinden...
“Davetiye de satıyoruz, sizin çevreniz geniş, bu konuda da yardımcı olursanız çok makbule geçer” gibi laflar edince, anladım ki, ameliyatçı!
Telefonumu nereden bulduğunu sordum, kem küm...
Sonra mı?
Yol verdim ablaya...
Biraz da “tokatçı!” olduğunu ima eder laflar edince, telefonu suratıma “çat” diye kapadı şıllık!
Hoş, benim de istediğim zaten buydu...
Biran önce şu telefonu kapatsın istiyordum.
xxx
Bu ara boş durmuyor bu tokatçılar...
Kimisi “kitap” diyerek, kimisi “devremülk” diyerek,  kimisi “banka hesabınızı şu örgüt ele geçirdi” diyerek, kartınızın şifresini istiyor, (salağız ya) kimisi ise “ucuza tatil” diyerek, (av)anak arıyor...
Tokatçılık meslek haline gelmiş benim ülkemde...
Daha önce de yazmıştım, kimi köprü, kimi saat kulesi, kimi köy satıyor...
Yeter ki, bir (av)anak bulsunlar...
Öyle ya da böyle tokadı atıyorlar!
xxx
Bu aralar saf, evde kalmış, evlenememiş garibanlara sarmışlar...
Gazetelerin 3. sayfaları bu haberlerle dolu...
En son iki arkadaş, birbirlerini düğünlerine davet etmişler...
Buraya kadar sıkıntı yok...
Ama, gelin adayı aynı...
Bastırdıkları düğün davetiyelerinde, hem gelinin, hem gelinin annesinin, hem de babasının ismi aynı olunca, bizim (av)anaklar tokata geldiklerini anlamışlar, ama iş işten geçmiş...
Gelin buharlaşmış.
xxx
Bir de dul kalmış yaşlı amcalara yürüyenler var...
Kendilerini allayıp pullayıp, amcaların akıllarını başlarından alıyorlar!
Bir şekilde yamıyorlar kendilerini...
Ama, işi sağlama da alıyorlar...
Amcanın malını mülkünü üzerine geçirdikten sonra, ikinci bir amca arayışına giriyor, bu tokatçılar...
3-5 ay sonra vın...
Amca mı?
Soluğu ya avukatın yanında ya da mahkemede alıyor...
Ancak, iş işten geçiyor tabi ki.
xxx
Genç ya da yaşlı, daha dikkatli olmak lazım...
Memleket tokatçılarla dolmuş...
Özellikle de gelin adayı tokatçılarla...
Dolayısıyla, her güzele kanmamak lazım..
Vardır ya güzel bir halk türküsü, “gönül gurbet ele varma, ya gelinir ya gelinmez, her güzele meyil verme, ya sevilir ya sevilmez.”
Yüzünün güzelliğine aldanıyorlar, sonra da “yandım anam” diye bağırıyorlar...
Araştırmadan, soruşturmadan, sadece yüzünün güzelliğine kanıyorsan, sonra da tokadı yiyorsan, suç onun değil, senin...
Onun işi bu...
Tokatçılık!
Öyle değil mi dedem?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi