Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Tarihte kalan Konya – Alanya Yolu

Tarihte kalan Konya – Alanya Yolu

Bugünkü yazım yıllar evveli yollarımızın durumunu belirten bir durum olarak…

Yaşamımda yaptığım yolculuğu, detaylı anlatmak isterim.

Bunu anlatmakla. Türkiye’nin nereden nereye geldiğini de anlamış olacağız.

Bu gün, “ben giderim”. Diyenlerin gaza basıp 150 km’nin üstüne bile çıkanlara karşı.

Biz birkaç km. ile yol alır pencereden eğilerek tekerlerin kenara gelip gelmediğini, uçuruma ramak kalıp kalmadığımızı tetkik ettiğimiz günler ve bu günler…

Bunları bilmeyen bu günkü nesil, bu gün uçarken yıllar evvelini ve onlara bu rahatlığı veren karayollarının o zamanlar fedakârca çalışmalarını da öğrenmeli.

***

Malum Karayolları 3. Bölge Müdürlüğü’nde Yol Yapım Baş Mühendisinin yanında çalışıyorum.

Bir gün Müdür çağırarak…

“Alanya’da yapılmakta olan şube bina ve müştemilat kısmını kontrole gidecen. Eğer bitmişse ve eksikleri yoksa bitiş raporu hazırlarsın” dedi

O yıllarda Antalya havalisi Konya karayollarına bağlı idi. DSİ de olduğu gibi.

Ertesi günü erkenden karayollarının turuncu pikabına binip yola çıktık.

Şimdi geçtiğimiz güzergâhlar tarih olsa da sizlere sunmaktayım detaylı olarak.

***

Konya çıkışı Akyokuş daracık bazı yerde tek vasıta geçer % 10 meyilden fazla meyilli.

Devamla Şeker Yokuş ve inişi Altınapa Değirmeni yanından dere üstünden geçip vasıtaları kışın buz tutunca geri kaçmasına engel olamadıkları Hacı Osman Yokuşu, Çavuş Deresi kenarından tahta köprüyü geçip yukarı çıkışla Albar mevkiine varış.

Dört dönemeçli ve eğimli yukarı çıkış yolun sonrası, Yunuslar Köyü içinde ki evler arasından geçiş…

Ve nihayet Beyşehir Gölü tarihi köprüsünden Beyşehir’e giriş.

Yolculuğumuz iki buçuk saat sürmüştü.

Hem yemek yiyelim hem de dinlenelim diye ilçedeki tek lokantaya girdim şoförle…

***

Kuru fasulyesi vardı. Vardı ama inanın doğru söylüyorum.

Buradaki yediğim kuru fasulyenin pişirilmiş tadını İstanbul’daki meşhur kuru fasulyeciler de bulamadım ve hala unutamadım.

***

Çıkışımız göl kenarındaki dar yoldan sonra dağlara doğru döndük.

Üzümlü denilen yerde nerde ise u dönüşü değil o dönüşü gibi geçişlerden geçerek Şakir’in çeşmesine varmış olduk.

Hızımızı öğrenmek isterseniz söyleyeyim.

On km. olan yerde var kırk km. en fazla altmış km’ye çıkabiliyoruz düzlük stabilize yolda çukurlar bozuk yerler haylice var.

***

Düz gideceğimizi sanmıştım ama Toros Dağları dikiliverdi karşımıza.

İlk bakarada % on meyilli üç dönemeçli çıkışlar bir yerde değil birkaç yerde devam etti.

Şoför bana,

Ağabey maşallahınız var. Buralarda pek çok kişi mide boşaltır kimse otosuyla gitmez buradan. Isparta’dan dolaşır. Manavgat kavşağına kadar haylice var dönemeçler” demişti.

Şimdiki Seydişehir Yolu ile Beyşehir Yolu’nun birleştiği kısma gelince yine dik ve dönemeçli yerde başladık devamla. Hacı Hasan Bakımevi’ne doğru. Halen bu yol görülmekte.

Yolun sonu olan dağ üstünde karayollarının güzel yapılmış bakımevi ve misafirhanesine ulaştık akşam üzeri.

Misafirhane dedi isem şimdileri beş yıldızlı otelleri aratmayacak yer değil…

Büyükçe bir salon içinde birkaç demir karyola büyükçe yemek masası ve sandalyeler var o kadar…

***

Oradaki elemanlar “Ağabey merkezden gelmişsiniz sizi misafir edelim hem karanlıkta Toprakkale falan tehlikeli olur sabah çıkarsınız yola…” demeleri ile geceyi Hasanoğlan Bakımevi’nde geçirmiş olduk.

Meğer zaten gelip gidenler. Burada mola verip kalırmış. Yani Konya – Alanya veya Antalya’ya da gidenler böylece iki günde varırlarmış menzillerine!

***

Sabah yola çıkmadan evvel Torosları temiz havasını ciğerlerime çekerken çamların altında birde resim çektim.

Bakımevi Akseki arası dapdaracık yer yer üçtekerin bastığı yoldan Akseki’ye indik

Dağ kısımlarında kara çadırlar vardı develer yayılıyordu. burada Yörükler yaşıyormuş.

Bunları devam ettiğimiz yolda yer yer gördüm. Torosları sanki Yörükler kaplamıştı.

Yol dağlık yerden her köye dik ve dönemeçli yolla iniliyor tekrar çıkılıyordu.

Murt içine varmadan evvel bir boğaza girdik. Kayalık yamaçta dar bir yol açılmış tek vasıta geçebilecek yerleri olan kısımda (Bu tehlikeli yer 2000 yılına kadar devam etti.) yavaş yavaş geçtik.

Murtiçi’nden yine dönemeçlerle yukarı çıkıp devam ederken Toprakkale denen yere geldik.

Bu gün üç dönüşle o gün altı dönüşle Toprakkale’de yavaş yavaş devamla aşağıya indik.

Düzlük yola girdik. Manavgat ayrımından Alanya tarafına dönüşle devam ettik.

Denize yakın giden yolda ne bir ev nede çadır vb. hiç kimse yok denize giren kimsede yoktu o yıllarda. (1959)

Ahşap binalar arasında Karayolları Şube binasına varmış olduk.

***

Dün ne idik bu gün ne olduk siz düşünün gayri.

Gelecek yazıda devam ederiz inşallah

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle

Hacıhasan Tepesi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi