Tanımam, bilmem..!
Askerin birine sormuşlar…
***
“Neden savaşa gitmiyorsun?”
***
Asker biraz düşündükten sonra pişkince gülerek cevap vermiş…
***
“Valla düşmanlardan birini bile tanımam, onlar da beni tanımazlar, öyleyse niye düşmanlık olsun aramızda?”
***
Düşmanlarımız ve dostlarımız değişti… Şimdilik birini bile tanımıyoruz… Savaşmalı mıyız, yoksa diplomatik olarak tanıyıp muhatap alıp çalışmalı mıyız henüz kestiremiyoruz…
***
Genelkurmay Başkanımız bile çözüm süreci odaklı; “Bizim de haberimiz yok” diyor…
***
Düşmanımız kim?
***
Dostumuz kim?
***
Yukardaki askerin durumu vaziyetindeyiz… Güney sınırımızda beş yıl öncesinde iki devlet ile komşuyken, şimdi altı farklı bayrak dalgalanıyor…
***
Suriye Arap Cumhuriyeti, İslami Cephe, Özgür Suriye Ordusu, IŞİD, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ve PYD, PKK Türkiye'nin yeni komşuları…
***
Ama algı operasyonlarıyla sürekli gazlanan (sanal) Türkiye’nin sınırları neredeyse bir uçta Çin’e, diğer bir uçta Fas’a kadar dayandı…
***
Öte yandan (reel) Türkiye’nin sınırlarında ise , Güneydoğu ,Gonya tabiriyle “Gulağından, guyruğundan, geviklenmeye” başlandı bile…
***
Bir bakıyorsunuz, batıya öyle bir kafa tutuyoruz ama daha alkışı bitmeden, yönümüzü Avrupa’ya çevirdiğimizi açıklayıveriyoruz…
***
Daraldıkça lafı ağzımızda yuvarlayıveriyoruz…
***
Kur’an Kursu'nda, derse çalışmamışsak, Kur’an okurken harfi çıkaramadığımızda hocaya çaktırmamaya çalışarak, gırtlaktan boğup, yuvarladığımız gibi aynen…
***
Gonya tabiriyle, “Bişiyler oluyor ama iyi bişiymi, kötü bişiymi henüz anayamıyoruz?”
***
İnşallah anladığımızdan iş, İŞID’den geçmez…
***
Türkiye artık eski Türkiye değil… Yeni Türkiye’de kimse çocuğunu askere bile göndermek istemiyor… Peygamber Ocağı bile şimdilerde, fakir fukara bucağına döndü…
***
Dün şehit ilan edilenler bugün büyük bir aymazlıkla çözüme katkı sağlasın(!) diye zayiat ya da kayıp olarak ifade ediliyor…
***
Eskiden asker kaçağı ayıplanırdı… Ama Yeni Türkiye’de bugün resmi rakamlara göre 500 bine yakın asker kaçağı var… Alenen “Aman gitme guzum, yarın bedelli çıkar” diye bekletiyoruz…
***
Lafı evelemeden, gevelemeden söylemek gerekirse, bu milletin savaşma azmi kasti olarak törpülenerek, yenilmiştir… Gazı alınmıştır… Bana dokunmayan yılan bin yaşasın devri resmen başlamıştır…
***
Ahlak ve maneviyatı düstur edinen şanlı ceddimizin ruhu, bugün hamasi nutuklarla meydanlara çağrılmaktadır… O ruh bu kadar kirli bir masada tebarüz edebilir mi?
***
Milleti birbiriyle barıştırıyoruz (!) diye şeytanla masaya oturularak, kasıtlı olarak altı boşaltılan vatan ve millet sevgisi çukura düşürülmüştür… Ahlak ve maneviyat yeniden ihya edilmeden, kıyamete kadar sürse bu topraklarda kalıcı barış bir sonraki nesle ancak masal olarak aktarılır…
***
Ümidimiz, Türkiye’nin Yeni Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun, tüm bu sıkıntılardan ders çıkartarak anlaşılır makul, kabul edilebilir bir şekilde adilce hükmetmesidir…
***
Bu coğrafyanın ilacı, tahrif edilmemiş, Emevileştirilmemiş İslam’dır… Yeni Türkiye adımlarını bu yönde atmalıdır…
***
Yoksa?
***
Kimseyi ne tanırız, ne de biliriz…