Susma Susma
Mısır’da demokratik bir seçimle iş başına gelen Mursi bir sene sonra ne olduğunu anlayamadığımız ilginç bir askeri darbe girişimiyle alaşağı edildi, uyduruk bir bahane ile hapse konuldu hâlen de hapiste. Ardından halk bu menfur olaya karşı durmak üzere Rabia meydanlarında demokratik haklar çerçevesinde karşı duruş sergiledi. Mevcut darbeci hükümet ve yandaşları o târihten bu yana iki bini aşkın insanı çatışmalar sırasında öldürdü pek çoğunu da hapse attı. Hapse attıklarının çoğu da İhvan üyesi ve onlar o günlerden beri hapiste Suriye’dekiler gibi daha önce Ebu Gureyb’dekiler gibi işkence görmekteler… Halbuki İhvan şimdiye kadar hiçbir şekilde herhangi bir şiddet olayına dâhil olmadı. Ama maksat farklı maksat ihvanı sindirmek, halkı yıldırmak… Darbeye darbe diyemeyen Batı ve yandaşları ve A.B.D Sisi’nin arkasında saf tutarak ne yazık ki hiçbir terör olayına bulaşmamış olan İhvan hareketini terör kapsamına koydular.
Batı sâdece demokrasi’yi kendine özgü bir rejim anlayışı olarak gördüğünden totaliter rejimlerden kurtulmak isteyen Müslüman ülkelere karşı hep çifte standart uygulamıştır. Demokrasi evet Batı’dan çıkmıştır fakat demokratik değerler aslında İslâm’ın istişâre anlayışının tezâhüründen ibârettir. Demokrasi kültürü içerikleri açısından İslâmi kültürdür. Şahsi fikirlerin saygın olması, açıklık-şeffaflık, iyi ilişki ve işbirliği dürüstlük bunlar İslâm’ın öne çıkardığı kavramlardır.
Son yıllarda Orta Doğu’da Arap Baharı (ki ben bunu devrim hareketleri diye nitelendirmiştim) diye cereyan eden hâdiseleri mâlum çevreler Arap kışına çevirmeye çalıştılar. Halkın daha âdil bir düzen isteği üzerinde çeşitli düzeneklerle oynayarak Orta Doğu’da yaşayan Müslümanları ya etnik kimlikleri ya da mezhepleri üzerinden çatışmaya sürüklediler. Alevi, Sünni, Dürzî, Selefî üzerinden yâhut Kürt, Türkmen, Arap aidiyet duyguları üzerinden Müslümanları bölerek birbirleriyle vuruşturarak güçlerini hebâ etme yarışına girdiler. Orta Doğu’da bu cereyan eden menfur hâdiseler maalesef ki Müslümanlara Filistin sorununu unutturdu. Bütün bunların yanına birde Amerika El-Kâide’yi (=Müslüman Savaşçıları) yetiştirerek Müslümanların kucağına bıraktı. Ve hem Batı hem A.B.D Orta Doğu’da cereyan eden yok olma ve yok edilme faaliyetlerini büyük bir keyifle seyrediyor. Biz de onlardan yardım, merhamet, destek ve hâdiseleri kınama bekliyoruz. Daha çok bekleriz…
Orta Doğu’da bütün bunlar olurken Mısır gibi İslâm’ın hep merkezinde bulunan bir ülkenin güçlü olmasını, İslâmî bir kimlikle ayakta kalmasını, diğer Arap ülkelerindeki direnişi ve demokrasi baharının gerçekleşmesini kim ister? Bunu Batı istemez bu kesin çünkü onlara göre demokrasi sâdece Batı ülkelerinin tekelindedir başka ülkeler ancak kendilerine çizildiği kadarıyla istifâde edebilirler. İyi de bu gerçeklerin yanı sıra diğer Arap ülkeleri de devrim hareketlerini, Mısır’da Mursi’yi istemiyorlar. Meselâ Türkiye ve biraz da Katar hâriç Suud, Dubâi, Körfez ülkeleri istemiyorlar. Neden? Çünkü ayni hareketlerin kendi ülkelerine sıçrayabileceklerinden korktukları için keselerinin ağzını sonuna kadar açarak Mısır’daki mevcut rejime finansal destek veriyorlar. Ama Mısır o kadarcık aidat paralarıyla ayakta duramayacak kadar büyük bir ülke. Bugün Mısır’daki lâik, ulusalcı statükocu mevcut rejimin desteklenmesi adına İslamcı kesimin bir daha belini doğrultamayacak şekilde cezâlandırılması için bugün en büyük kozlar oynanıyor. İşte uyduruk ve sudan sebeplerle 20 dakikada 529 kişi için verilen idam kararı bunun göstergesidir.
Dünyâda tüm darbe yapan ülkelerde Mısır kadar âdi bir darbe vuku bulmamıştır. Aslında 2011’de hükümet içinde yapılan değişiklikle Mursi adım adım 2013’te darbeye götürülmüştür. 529 idam karârı o ülkenin gücünü göstermez. İdamlar, ölümler birer hak gaspıdır. Mısır’da son olaylarda iki binin üzerinde insan hayâtını kaybetmiştir. İşkenceler ise hapislerde hâlen devam etmekte. Zâlim diktatör Sisi İhvânı terör örgütü ilân etti. İslam Teşkilâtı ağzını açıp bir şey söylemedi. Batı zâten söylemez. Onlara göre eğer siz Müslüman’sanız insan bile değilsiniz. İnsan hakları derken Müslüman’ın insan hakları olamaz. İdam karârı verilen 529 Müslüman insan (hem de bunların 312’sinin ismi Muhammed) değil de 529 ağaç, 529 Yahudi, 529 Ermeni, 529 Hıristiyan, 529 Kıptî olsaydı bakın o zaman siz seyretseydiniz dünyânın hâlini. Mesele Müslüman olunca dünyânın sesi sedâsı çıkmıyor. İdam karârı alınan İhvan üyeleri daha kuruluşundan bu yana hiçbir şiddet hâdisesine bulaşmamış kişilerdir. Bunların maksadı başka, maksatları kirli, maksatları hilekarca Müslümanları bir daha ayağa kalkamayacak şekilde sindirmek. Ayni oyun on sene önce de Cezâyir’de de FİS üyelerine uygulanmıştı.
Mursi geldiğinde statükonun hiç bitmeyen mevcutları bürokrasi’yi çalıştırmaz oldular, basını kullandılar, ailesine saldırdılar. Seçimle geleni seçimle gönderemeyeceklerini anlayınca işi darbeyle gerçekleştirdiler. Batı buna sessiz kaldı. Tek susmayan ülke Türkiye oldu. Batı kendisinde vâr olan demokrasinin İslam ülkelerinde olmasını asla istemiyor. Türkiye’deki gelişmeleri yakından tâkip eden ve ülkemizi kendilerin model alan Arap ülkelerinin başlattıkları demokratik hareketlerdeki başarıyı destekleyen Türkiye’yi Batı ve Amerika hedef aldı. Türkiye 2002’de ölme durumundayken olma durumuna geldi. O zamanki konjoktürde bölge ülkeleri Türkiye’nin istikrarda olmasına ihtiyaçları vardı. Daha sonra Türkiye’nin ekonomide ve diğer hususlarda kendini aşması neticesinde Batı’nın ve A.B.D’nin çizdiği standartın dışına çıkması olayı ülkemizi ve baştaki yöneticisini istenmeyen adam ilan edilmesine vesile oldu. Artık Türkiye ümmetin umudu oldu bu sebeple diğer İslam ülkeleri Türkiye’nin seçimlerini, başarısını yakından tâkip ediyor. Çünkü Türkiye bugün bölgesel güç olma durumundadır ve ümmetin umududur.
Bugün Orta Doğu’da târihi bir kırılma yaşanıyor. Son durumlar ortaya yeni bir Orta Doğu çıkaracağı bir vakıadır. Başkalarının hayâtı üzerinden siyâset inşa edilemez. 529 kişiyi idam ederek dünyânın en büyük organizasyonu olan ihvan hareketini engelleyemeyeceklerdir. İnsan hayâtı üzerinden inşa edilen bir sistem asla kendini ayakta tutamaz. Bu zâlimliği kimse unutmaz ve affetmez. Susmayacağız, haykıracağız mâsum Mısırlı kardeşlerimiz adına verilen idam kararlarını protesto ediyoruz, mahkeme kararlarını kınıyoruz, tüm yüreğimizle telin ediyoruz. Bu utanç tablolarını ne târih ne biz unutmayacağız. İlgilileri âcilen verdikleri bu yanlış kararlarından dönmeye dâvet ediyoruz. Susmayacağız, hep hakkı söyleyeceğiz. Yoksa zâlimler için yaşasın cehennem diyeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.