Siyasetin gölgesinde
Seçim ortamına girildiğinde söylenen sözlerin, verilen vaatlerin ve başlanan işlerin çok bir kıymeti harbiyesi olmaz vatandaş gözünde.
İster merkezi yönetimdekilerin olsun, isterse de yerel yönetimlerdekilerin olsun seçim döneminde yaptıkları genelde vatandaşlar tarafından göz boyama işlemleri olarak görülür.
Yeni yatırımlar yapılacakmış, yeni yeni istihdam alanları oluşturulacakmış, uçaklar ve helikopterler uçurulacakmış ya da henüz benzinlisi ve mazotlusu yapılmadan elektrikli otomobil yapılacakmış gibi sözler duyarız merkezi hükümet yetkililerinden yıllardır.
Merkezi idaredekiler söz verir de yerel yönetimdekiler onlardan geri kalırlar mı hiç?
Onlarda vaat sezonu açılınca başlarlar dolu dizin vaat etmeye.
Yol mu yapılacak? En iyisini onlar yaparlar.
Köprü üst geçit mi yapılacak? En yapılmayanını onlar yaparlar.
Park mı açılacak? En geniş parkı onlar açarlar.
Sosyal konut mu yapılacak fakir fukara millet için? En küçüğünden en büyüğüne kadar onların projeleri hazırdır.
Hava kirliliği mi önlenecek? Hıfzıssıhhanın belirledikleri değerleri bırakın belediyelerin ruhsat vermeyeceği kömürleri sosyal belediyecilik adına dağıtmalarına rağmen hava kirliliğini en iyi kendilerinin önlediklerini söylerler.
Yatırımın en büyüğünü, hizmetin en faydalısını yapmak adına seçim zamanında etmeyecekleri söz ve vermeyecekleri vaat yoktur kısaca.
Seçim konuşmalarında hanelerine yazılan bütün bu güzellikleri bozan tek bir şey vardır onlar için.
İster aynı partili olsun ister muhalif partiden birisi olsun ortaya çıkan bir kişi soracağı bir kaç küçük soru ile bütün bu güzellikleri bozar atar.
Selde kalan saman çöpü gibi vaatler ve sözler yok olur gider.
Bu söz bütün bunların hangi parayla ve ne zaman yapılacağına dair sorulan tek bir sorudur.
Bir de bu soruya bütün bu işlerin kiminle yapılacağı sorulursa kızılca kıyamet işte o zaman kopmuş olur.
Çünkü bu sorunun arkasından can alıcı bir diğer sorunun geleceğini bilir.
O soru da işbasında olduğu geçen yıllarda bütün bu işlerin neden yapılmadığı ile ilgili sorudur.
Bu sorular sorulduğunda siyasetçinin yüzündeki bütün boyalar dökülüverir bir anda. O saate kadar her türlü albeniye sahip olan siyasetçinin büyüsü bozulur ve gerçek yüzü ortaya çıkıverir.
Ortaya çıkan yeni yüz eskisinden yani etrafa gülücükler saçan vaatlerde bulunan makyajlı yüzden çok farklıdır ve gerçek yüzüdür siyasetçilerin.
Gerçek olmasına gerçektir ama bilinmesi ve görülmesi istenmeyen yüzdür aynı zamanda.
Çünkü bu yüz muhatabını dinlemeyen ve aksine ona kızan bağıran, azarlayan ve tehdit eden hatta çekil git diyen bir yüzdür.
Siyasetçi bu yüzünü en yakınlarına bile göstermek istemez.
Çünkü bu boyası dökülmüş gerçek yüzü görenlerin kendisinden uzaklaşacağını bilmektedir.
Bütün bunları geçmişte gördüğümüz ve bu günlerde görmek istemediğimiz siyasetçi tipini hatırlatmak için yazdık.
Biz görmek istemiyoruz ama hayatta bazı görmek istemediklerimiz bizim beklemediğimiz ve istemediğimiz bir anda nasıl karşımıza çıkıveriyorsa siyasetçiler de böyle istemediğimiz biz zamanda karşımıza çıkıveriyor.
İçimizden bazıları bunları bu seçimlerde tekrar gördüm diyebilir.
Elbette biz henüz görmedik diyenler de çıkabilir.
Görenlerin kendilerini bu tür siyasetçilerden sakınmaları, görmeyenlerin de hiçbir zaman görmemeleri dileğimizdir.
Çünkü biz de görmek istemiyoruz kendi adımıza.
Ama şimdiye kadar yaşadığımız hayatta bir takım gerçekler var bildiğimiz gördüğümüz.
Bu gerçekler bu seçimde de bu tür siyasetçilerin her an karşımıza çıkacağını unutmamamızı hatırlatıyor bize.
Tedbir mi?
Siyasetine inananı cennetine, inanmayanı ise cehennemine layık gören ve işbaşında olduğu sürede yapmadıklarını yeni dönemde yapmaya söz verebilen aldatıcı siyasetçinin siyasi hayattan bir daha geri dönmemecesine çıkarılıp atılmasıdır.
Umut var mı? Elbette, her zaman var diye inanıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.