Sevinmek mi, üzülmek mi?
Süper ligde sezon bitti.. 34 hafta süren ve nefes nefes geçen ligde Fenerbahçe şampiyon oldu..
Doğrusu, Trabzonspor’a üzüldüm, ama Fenerbahçe şampiyonluğu sonuna kadar hak etti ve kazandı.. Daha önce de söyledim, ligin başında herkes Beşiktaş’ın şampiyonluğundan bahsederken, yarışta Fenerbahçe’nin en büyük aday olduğunu dile getirmiştim.
Başkan Yıldırım Demirören görevde kaldığı sürece Beşiktaş’ın şampiyonluğu hayal olurdu. Nitekim tahminlerimde yanılmadım ve Beşiktaş ligde kaybolup kupayı kazanarak teselli bulurken, Fenerbahçe, ligin ikinci yarısında Trabzonspor ile aradaki 9 puanlık farkı kapatarak mutlu sona ulaştı..
Fenerbahçe camiasını, başkanı, yönetimi, teknik kadrosu, futbolcusu, taraftarı ve perde arkasında görev yapan emekçileri kutlarım.. Fenerbahçe için asıl iş bundan sonra başlıyor.. Sadece Türkiye şampiyonu olmak yetmez, Şampiyonlar liginde de Türkiye’ye yakışan şekilde temsil etmeleri gerekir..
xxx
İki yüzlülükte, riyakarlıkta üstümüze yoktur.. Takiyyecilik bizim işimiz..
Her konuda, bir şeyin cılkını çıkarmasak olmaz.
Sevinmesini, üzülmesini bilemeyiz.. Kutlamaları gerektiği şekilde yapamayız..
Mutlaka sevinçle üzüntüyü bir birine karıştırırız. Daha doğrusu, nerede sevineceğiz, nerede üzüleceğiz bir türlü ayırt edemeyiz.
xxx
Sevinç deyince; Pazar akşamı, Fenerbahçe’nin şampiyonluğunu kutlamak için tüm İl’lerde olduğu gibi Konya’da da binlerce kişi sokaklara döküldü.. Konvoylar oluşturuldu. Şampiyonluk kutlandı..
Hani, Konya dışından gelenlere bir diyeceğimiz yok, ama Konyalı olan ve nüfus kağıdında Konyalı yazanlara çok şey söyleyebiliriz.
Daha geçtiğimiz sezon Konyaspor şampiyon oldu, ama bu kutlamaların onda bir gerçekleştirilmedi..
Konyaspor bu sezon küme düştü, kimsenin umurunda olmadı, kimse üzülmedi..
Evet, herkesin sempati duyduğu bir takımı olabilir, ama önce kendi doğup, büyüdüğü, ekmeğini yediği şehrin takımını tutması gerekmez mi?.. Bir Bursa’da, Trabzon’da bunu apaçık görebiliriz.
O şehrin insanlarının kendi takımlarına destek vermesi, o takımın başarısına katkı sağlaması en doğru yol değil mi?
Evet, doğrusu budur, ama ne yazık ki bunu Konya’da görmek olası değil.
Konyalılar bir birine çelme takmaktan, başarılarını engellemekten başka ne yapalar ki!..
İşte, bu da Konya’nın spor şehri olmamasından kaynaklanmaktadır.
Artık, aklımızı başımıza almalıyız ve kenetlenerek Konyaspor’u yeniden süper lige taşımak için gerekeni yapmalıyız. Konyalı olmak, Konyaspor’u sevmek bunu gerektirir..
xxx
Konyaspor, lig tarihinde en kötü ikinci sezonunu geçirerek küme düştü.
Ne üzücüdür ki, Kartallar, sezon boylunca sadece 4 galibiyet alabildi.. Ve yine sadece 28 gol atabildi..
Böyle bir istatistiğe sahip olan takımın küme düşmemesi mucize olurdu..
Konyaspor, lig boyunca devam eden hatalar sonucu göz baka baka, Bank Asya’ya düşürüldü.
Konyaspor’un düşmesiyle, Konya küme düştü, basın küme düştü.
Konya’yı küçük düşürmeye, spor programlarında onun, bunun ağzına sakız yapmaya kimsenin hakkı yoktu..
Herkes suçlu... Valisinden Belediye Başkanına, kulüp başkanından yönetimine, sanayicisinden esnafına, teknik adamından futbolcusuna, basınına ve taraftarlarına kadar herkesin takımın küme düşmesinde payı vardır.
Tabi ki, suçun ağırlığı da kulüp başkanı ve teknik adamlarda. Herkes bunu açıkça biliyor.
O zaman, bu sezon da herkes kenetlenmeli, yönetimde kim olursa olsun, Konyaspor’un Konya’nın takımı olduğu bilinciyle gereken desteği vererek Konyaspor’u süper lige yeniden çıkartmalıyız.. Aksi halde, 30 milyon liralık borçla Bank Asya 1. liginde iki-üç yıl kalması Konyaspor’un sonu demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.