Selfie çılgınlığı
Maalesef bizim toplumumuzda da zaman zaman çılgınlık denebilecek şekilde görülen bir davranış biçiminden söz etmek istiyoruz.
Hem de milletimizin inanç, tarihi birikim, kültür, örf, adet ve ananelerine ters düşer bir biçimde.
Özellikle gençler arasında yayılan ve zaman zaman, orta yaş grubu insanlarda da görülebilen davranışlardan söz ediyoruz.
Son birkaç yılda gündeme gelen selfie çılgınlığı da bunlardan birisi.
Tıpkı bir zamanlar moda olan diğer çılgınlıklar gibi.
Cep telefonlarının akıllı(!) olmasından sonra, akıllı insanlarımızı akılsızlaştıracak kadar yaygınlaşan yeni çılgınlık.
Ne var bunda gelip geçici bir durum diyenler olabilir.
Hatta diğerleri geldi geçti, bu da bir süre sonra gelip geçecek diyenler de olabilir.
Ama ya götürdükleri.
Dinden, imandan, tarihi mirastan, ahlaktan, edepten, dostluktan, arkadaşlıktan ve kültür gibi bizi biz yapan maddi ve manevi değerlerden götürdüklerine bakmak gerek.
Hani bu işe paylaşım ruhu diyorlar ya, ekmeğini aşını paylaşan eş, dost, konu, komşu ve akrabadan yediğini içtiğinin sadece resmini paylaşan bir toplum şekline dönüştürüldük.
Ya da hangi şehir otogar veya havalimanından hangi şehrin otogar veya havalimanına gitmeyi paylaşan, ama o şehirlerdeki dostlarını ziyaret etmeden dönen kişilere.
Veya sabah namazını hangi camide kıldığını, namazdan sonra hangi çorbacıda buluşulduğunu, neler yenilip içildiğini, öğlen veya akşam yemeği için nerede ve hangi yemek sofrasının mükellefliğinde buluşulacağını haber veren tıkınan bir toplum haline.
Hatta daha ileri gidilerek Hac ve Umre ibadeti için gidilen kutsal topraklarda fert veya grup olarak çekilen tavaf anlarını, zemzem içimini, Haremi Şerifte veya Mescidi nebevide Rasulullah’ı(sav) ziyaret öncesi ve sonrası mescitlerde sere serpe yayılarak oturulan zamanların resimlerini paylaşan Müslümanlar haline getirildik.
Bu arada Hac ibadetinin rüknü olan Arafat vakfesi ile sonrasında yapılan şeytan taşlama ameliyesindeki taş atma pozisyonlarından ve sadece selfie fotolarından oluşan ve adı gazete olan yayınlardan ayrıca bahsetmeye gerek var mı?
2014 yılında oscar ödül törenlerinin sunucusunun o an bilerek veya bilmeyerek başlattığı bu tür bir fotoğraf çekiminin bu raddeye gelebileceğini kim tahmin edebilirdi?
Kişinin kendi fotoğrafını özellikle akıllı denilen cep telefonları yada bilgisayarındaki web cam ile çekip o anda soysal medyaya yüklemesi olarak tarif edilen selfienin bu günkü geldiği durum maalesef iç açıcı bir durum değil.
Aile içinden arkadaş toplantılarına, Hac ve Umreden Kurbana, küçük atıştırmalardan gösterişli yemek sofralarına, dernek toplantılarından vurulan av hayvanlarına, kermeslerden miting ve yürüyüşlere hatta toplumsal olaylara kadar tabir caiz ise, ibadetin de kabahatin de bu kadar ortaya düştüğü bir zaman dilimi olmamıştı bu memlekette.
İnsanların kişisel ve toplumsal hayatlarında hiçbir kayda tabi olmadan rızası olanların yanında, rızası olmayanları da içine alabilecek kadar genişleyen ve doğal bir şeymiş gibi gelen, ancak diğer taraftan kendisi ve başkaları adına utanmamayı meşrulaştırıcı bir davranış gibi görülmeye başlayan selfie çılgınlığı, bu gidişle daha çok canlar yakacak gibi görünüyor.
Sonuç tam da Şairin dediği gibi:
Bize bir nazar oldu, Cumamız Pazar oldu
Ne olduysa hep bize azar, azar oldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.