Sekreterya Hükümeti
Eski dediğimiz parlamenter demokrasi sistemi döneminin 12. Yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi döneminin ise 1. Cumhurbaşkanı olarak kabul edilen Erdoğan dönemini kapsayan pek çok yazı yazıldı daha da yazılacak.
Önemli olan objektif ve sağlam bilgilere dayanan yazı olması diyenlere bir hatırlatma ile başlayalım
Cumhurbaşkanının lehinde veya aleyhinde yazılan yazıların tamamına yakını yazanlar tarafından objektif, yazılanlar için ise taraflı olarak kabul edilir.
Bunun nedeni yazıyı yazanların da, hakkında yazı yazılanların da siyasi görüşlerinin farklı olmasıdır.
Daha açıkça ifade etmek gerekirse aşkın gözü kördür.
Herkes kendi siyasi düşüncesini doğru kabul ettiği için karşıt fikirde olanları mutlak yanlış kabul eder.
Aşkın gözü kördür dedi isek bu aşk sinemada ve televizyonlarda gördüğümüz fakir delikanlının zengin kıza veya zengin delikanlının babasının işyerinde çalışan fakir kıza âşık olmasındaki gibi değildir.
Gerçek hayatta gördüğümüz kadarı ile zenginin çocuğu zenginin çocuğuna, fakirlerin çocukları da fakirlerin çocuklarına oluyor.
Tıpkı bunun gibi siyasetteki aşklarda gerçek hayatta hep kendi benzerine aşık oluyor.
Son milletvekili seçimlerinde bir kere daha gördük ki zenginler kulübü olarak tanımlayabileceğimiz partilerin genel merkezleri zenginleri yani zenginliklerine zenginlik katanları aday gösterip milletvekili yapıyorlar.
Fakirlerin çocuklarına hiç sıra gelmiyor bir türlü.
Bunu son Hükümet listesinde de aynen görebilirsiniz.
Hükümet üyelerinin seçimini görünce aslında insanın aklına daha başka şeyler de gelmiyor değil.
Mesela siz aklınıza takılınca şöyle sorabilirsiniz:
Bu hükümet üyelerinin hepsi için aynı oranda geçerli ortak bir kriter var mıdır?
Soruyu biraz daha geniş bir çerçeve de ele alıp Milletvekillerine teşmil ederek şöyle de sorabilirsiniz.
Bu güne kadarki görüntüye bakarak bir önceki yazımızda ifade ettiğimiz KHK Cumhuriyetinde her şeyi 1 kişi yapacaksa sayıları 600’e çıkarılan vekiller ne iş yapacaklar?
Soruyu biraz daha açmak mümkün.
81 milyon bir kişinin iki dudağı arasından çıkanlarla yani kararnamelerle getirilen hükümlere göre yönetilecekse bu 600 milletvekiline ne ihtiyaç var ki bu millet bunlara bu kadar maaş vs. ödesin?
Bu sorunun amacı TBMM’yi veya vekilleri aşağılamak falan değildir.
Sorunun asıl nedeni milletvekillerini milletin değil de, kararname çıkarma yetkisine sahip olanların seçmesinin yanlışlığını ortaya koymaktır.
TBMM’ye Milletvekili olarak seçilenler her ne kadar millet tarafından seçiliyormuş gibi bir algı ortaya konuyorsa da esasında partilerin genel başkanları tarafından seçilmektedirler ve seçimi kazanan genel başkanların da Cumhurbaşkanı olacakları düşünüldüğünde Cumhurbaşkanı olan genel başkanın çıkardığı kararnameler konusunda ya kanun çıkaramazlar ya da kararnamede yazanları aynen kanun haline getirmekten başka bir şey yapmayacaklardır.
Çünkü yeni denilen sistemde esasen ve hukuken artık bundan sonra bakanlar kurulu, bakanlar kurulu kararı, kabine, hükümet gibi kavramların anlamı kalmamıştır.
Olsa da gerçek hayatta bu kavramların hukuki ve fiili bir karşılığı da olmayacaktır.
Yeni sistemin bütün bu gerçeklerine rağmen bu eski kavramların ısrarla kullanılmaya devam edilmesi yeni sistem konusunda iyi niyetli olanlar için bir nostalji, sistemin kurucuları ve işleyişinde rol alanlar için ise tek adam rejimi olarak tanımlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin geçiş sürecinde toplum tarafından kabullenilmesi temin edilinceye kadar oyalama, aldatmaca kabilinden olacaktır.
Sistemin özünde bundan sonra yürütmenin başı olarak sadece cumhurbaşkanı vardır.
Diğerleri olarak sayabileceğimiz Meclis Başkanı, Milletvekilleri, Bakanlar ile Bakanlar Kurulu ve hatta Cumhurbaşkanı Yardımcılarının Cumhurbaşkanına sekretarya vazifesi gören sekreterlerden bir farkının kalmayacağından endişeliyiz.
Hele ki Cumhurbaşkanı tarafından TBMM dışından seçilen bakanlar. Çünkü milletvekilleri gibi seçilmiş değillerdir ve dolayısıyla siyasî sorumlulukları da olmadığından herhangi bir bürokrattan farkları kalmayacaktır.
İtiraz edip Önceden sorumluluk vardı da ne oluyordu sanki diyeceklere bir kere daha geçmişe dönüp bakmalarını tavsiye ederiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.