Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Seçmen için demokratik bir seçim. Bir daha gelemedi!

Seçmen için demokratik bir seçim. Bir daha gelemedi!

Seçmen için fevkalade bir seçim şekli yılları idi ama siyasiler işlerine gelmeyince değiştiriverdiler…

Her ne kadar seçilebilme oy yüzdesi  % 50’nin üstünde seçilebilinmekti ama, seçmenin oy atma hürriyeti vardı işte demokrasi buna denirdi.

***

Önceki yazımda anlattığım 1946 seçim şeklinin dünyaca bile rezalet görmesiyle…

Cumhurbaşkanı ve Milli Şef İnönü Başbakan Şemsettin Günaltay ve Milli Eğitim Bakanına vazife vererek yeni bir seçim kanunu hazırlamalarını istedi.

***

Hazırlanan tasarıda ki seçim şekli Cumhurbaşkanı tarafından pek hoş karşılanmamış, Günaltay’a bunu belirtmişti.

Günaltay “Paşam vatandaş bizimledir çekincemeniz olmasın” diyerek tasarıyı kabul ettirmiş ve tasarı mecliste ittifakla kabul edilmişti.

Kanunda seçmenin nasıl oy vereceği ve oy vermenin gizli, sandıktaki oyların açıkça tasnifi yer almakta idi.

***

Milletvekili adaylarının seçimi şekli kayıtlı değildi ama Demokrat Parti onu da demokrat bir hale getirdi.

Bu günün sözde delegelerin seçmesi ile olsa da  yine genel başkanca ilave ve çıkarmalarla hazırlanması yerine…

Demokrat Parti o ilin bütün üyeleri (delegeler değil) tarafından seçilenlerden en yüksek puanı alanlar sıralanarak listeye girmiş oldu.

Bu sadece DP tarafından yapılmakta genel merkez ve başkan asla listeye karışmamakta idi.

Ancak CHP yine eski işlemini devam ettirerek genel merkezce hazırlanan listeler esas oldu.

***

Gelelim oy verme günü olanlara…

Oy verme yerleri daha önce cami avlularında yapılırken İlkokul binalarındaki odalara alındı.

Seçim işi vazifelileri yerlerini aldıktan sonra bu günkü gibi kapalı oy verme yerleri konuldu.

***

İşte önemli olan bu kapalı yer idi.

Masa üstünde partilerin ayrı ayrı pusulaları, bağımsızların yazılı isimleri yanında bir de boş kağıt mevcuttu.

Neye yarardı bu boş kâğıt anlatalım?

***

Seçmen kapalı yere girince düşünüyor ve mesela A partisi oy pusulasındaki istemediği adayı veya adayları çiziyor ve isterse B veya C partisindeki arzu ettiği adayları yazıyordu.

Keza B partisi veya C partisi pusulasını alan seçmen diğerlerinden aday ismi yazabiliyor bu oylar asla iptal edilmiyor sayıma giriyordu.

Bunları yapmak istemeyen seçmen beyaz kâğıdı alıp her partiden istediği adayı yazarak oy veriyor bu da kabul ediliyordu.

***

Burada dikkat edilecek husus seçmen hangi partiden olursa olsun istediğine verip istemediğine vermiyordu.

Şimdi öylemi? Canın isterse. Bir partinin adayına oy vermek mecburiyetindesin.

***

1950, 1954 ve 1957 seçimleri bu şekilde devam etti.

Ne yazıkki pek çok şeye zarar veren 1960 yılı ihtilalcileri yaptıkları seçim kanununda nısbi seçim nakaratı ile yaptıkları 1961 seçimlerinden…

Kendileri de memnun olmayıp, daha sonraki seçimlerde baraj konurken…

Listeler genel başkanların hazırladıklarıyla olmakta ve demokrasi dışı bir seçim devam etmekte…

***

Demokratik bir seçimde seçmen istediğine oy vermeli ki vekil genel başkanın değil vatandaşın arkasında olmalı…

***

              Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileklerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi