Seçim sonrası hayat
Hükümet yanlısı ve karşıtı diye kesin çizgilerle nerede ise ortadan ikiye ayrılan yazılı ve görsel basın yayın kuruluşları tarafından toplum üzerinde oluşturulan çok farklı algı operasyonları yanında askeri operasyonlar ile katliam için yapılan bombalamalar ve paralel cemaat suçlamaları gölgesinde bir seçim daha geçti.
Seçimlerde oy kullanalar partilerinin aldıkları oy oranlarına göre sevinç ya da hüzün yaşadılar.
Hatta yer yerde olsa bu sevinçlerini abartanlar da oldu.
Seçmenler seçimde vatandaşlık görevlerini yerine getirerek oylarını kullandılar ve şimdi seçilenlerin vatandaşlık ve vekillik görevlerini yerine getirmelerini bekliyorlar.
Oylamalar sonrası 1 Kasım seçiminde bir öncekinin aksine tek parti iktidarı çıktı ve koalisyon çıkmasını dolayısıyla da ülke çapında buhran bekleyenlerin elleri boş kaldı.
İnsanların yetişme tarzları ve aldıkları eğitim durumuna göre farklı yaklaşım ve değerlendirmelerde bulunsalar da bazı Müslümanlar demokrasinin küfür nizamı olduğu gerekçesi ile oy kullanmaya gitmediler, bazıları ise biraz daha sert ifadeler kullanarak partilileri ve oy kullananları küfür ve şirk ile itham ettiler.
Demokratik bir düzende İslami bir hayat tarzının partilerle ve seçimlerle gerçekleşmeyeceğini iddia eden bazı kişiler ise Cumhurbaşkanı, Başbakan veya diğer adaylarla olan kan bağı ve diğer yakınlıklarını ileri sürerek eski görüşlerinden rucû ederek oy vermeyecek kişilerin bile eş, dost ve akraba partilerine oy vermeleri için gayret sarf ettiler.
İşin daha garip olanı daha düne kadar memurluk yaptığı dönemlerde toplumun düzelmesinin partiler eliyle olamayacağını savunan bir kişinin siyasette yaptığı il başkanlığından sonra bu defa milletvekili adayı olarak dünkü söylediklerinin aksini son seçimle ilgili düzenlenen her türden siyasi toplantılarda söylemekten ar etmemesidir.
İşlerine geldiğinde v eyerine göre insanları siyasetten soğutmak için Kurandan ayetler ve Rasulullah’tan(sav) hadis okuyan kimselerin yine işlerine geldiğinde bu defa aynı ayet ve hadisleri kendi ikballeri için kullanıyor olması insanı karmaşık düşünceler içine girmeye zorluyor maalesef.
Merhum Ferid Kam’a ait aşağıdaki beyitin böylelerini belirlediğini geçmişte bir vesile ile yazmıştık, tekrar etmekte sakınca yok.
Ne taaccüp ediyorsun, buna dünya derler
Duyulan herzelere onda nihayet yoktur.
Seçimlerde oy kullananlar nasıl ki yaptıkları tercihlerin karşılığında vebalden kurtulamıyorlarsa, oy kullanmak küfürdür veya şirktir diyenler de, bu sözlerdeki vebalden kurtulamayacaklardır.
Seçimlerde bir ibadet aşkı ile çalışarak insanları kendi partilerine ve sandığa oy vermeye çağıranların seçim sonrasında aynı hız ve kararlılıkla bu defa insanları camilere, mescitlere Namaza devama çağırmalarını bekliyoruz.
Seçimlerde “Müslümanları yardımsız bırakmama” gibi bir söylemle oy sandığına davet edenlerin bu defa mahalle mektebinden bu yana öğrendikleri şekliyle;
“Ezan-ı Muhammedî okunurken sanki İsrafil(as) Sûr’a üfürüyormuş düşüncesi ile
Abdest almaya kalkarken kabrimden kalkıyormuş düşüncesi ile
Camiye, mescide giderken sanki mahşer yerine gidiyormuş düşüncesi ile
Müezzin ikamete başlayıp cemaat saf tutarken sanki mahşer meydanında saf tutarmışçasına bir düşünce ile camiye devam ettikleri gibi, seçim sonrasında Hz. Bilal’ın(ra) davet ettiği gibi camilere davet etmelerini bekliyoruz.
Hem de tam bu dönemde yani kendilerinde Kurancı diyen sapkın güruhun insanları şirk ve küfür yuvası olarak suçladıkları camilerden ve mescitlerden uzaklaştırmaya çalıştıkları bu dönemde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.