En yüce hamdler Cenâb-ı Hakk’a en güzel salâtu selamlar Sana olsun Ey Allah Teâlâ’nın Aziz Peygamberi.

Bir güneş gibi hem içimize hem dünyâmıza doğdun ve iyi ki doğdun Sevgili Rasul. Tıpkı bir yağmur gibi yağdın kuruyan topraklara yeniden can verdin. Kuruyan dudaklara rahmet feri oldun. Yolunu, yönünü kaybetmişlere bir pusula oldun şaşmaz istikâmeti bildirdin. Efendim Sen öyle bir gelişle geldin ki, Sen’inle durulduk, dirildik âdeta Sen’inle yeniden hayat bulduk.

Getirdiğin ölçü ve prensipler dengelerini yitirmiş olanları yeni bir hayâta uyandırdı. Çâresizlere umut oldun, muzdariplere, muhtaçlara, dertlilere kurtarıcı oldun. Bir İmam oldun Efendim, kâinat arkanda saf tuttu. Bir hitap ettin Efendim, âlemi cihâna söz nasıl söylenirmiş gösterdin. Seni görenin nutku tutuldu, sesine, sözüne sîretine, hâline hayran kaldı. Bir komutan oldun devrin en babayiğitleri karşında çil yavruları gibi dağıldı.

İyi ki doğdun, iyi ki geldin de bizi şereflendirdin Yâ Rasûlallah.

Güzel davranışlarınla câhiliye âdetlerinin en âlâsını yaşayan kavminden iki cihânın yıldızlarını çıkardın. Onlara en güzel arkadaş, en güzel aile reisi, en güzel baba nasıl olunurmuş gösterdin. Ardından gelen nesilde sizleri örnek aldı. Ortaya koyduğun en mükemmel tavır ve ahlak kâidelerinle bütün bir insanlığın muallimi oldun. Ayni zamanda tüm insanlığa en şefkatli, en anlayışlı, en merhametli, en hoşgörülü bir eğitmen oldun. Kimseyi mesleğinden, rütbesinden, malından, milliyetinden dolayı üstün görmedin herkese eşit muamele yaptın. Ama kadınlara ve çocuklara daha yumuşak ve daha merhametle muamelede bulundun.

İyi ki doğdun Yâ Habîbi Kibriya. Sen’in getirdiğin o mükemmel prensiplerin olmasaydı bugün olduğu gibi çoğu insan çıkar peşinde koşacaktı. Sen kâmil davranışlarınla bize seçkin insan olma yollarını öğrettin.

Bize bu güzel dîni bırakabilmek için devrinin pek çok eza ve cefasına katlandın. Kavmin Sana haddi aşan eziyet ve zulümler yaptı. Bunları düşününce içim yanıyor. Nasıl yaptılar? Sana bu çirkinlikleri nasıl lâyık gördüler diye üzüntüm beni derinden sarsıyor. Keşke Sen’in devrinde yaşasaydım. Sana tıpkı Uhut Savaşında kocasını, evlatlarını, kardeşini şehit vermiş ama onları bırakıp Sen’i korumaya çalışan ‘Nesibe Hatun’ gibi Sana kalkan olmayı, Sen’i korumayı, önünde savaşmayı ne çok isterdim. Sen’in devrinde yaşasaydım Sana tükürük savuranlara, taş atanlara, yoluna diken serenlere kıyasıya mâni olsaydım.

Sen ki Âlmlere Rahmettin. Sen ki Allah Teâlâ’nın bizzat kendi ismiyle andığı ‘Rauf = Çok şefkatli’ ve ‘Rahim = Çok merhametli’ sıfatlarına sâhiptin. İnsanlar Sana en acımasızlıkları revâ görürken Sen onları engin rahmet ve merhametinle hep esirgedin, doğruyu gösterdin.

Sen insanlığa cennet yollarını kavrattın. İnsanlığa en doğru hayat prensiplerini öğrettin. Ayni zamanda yaşantınla etrâfına en kâmil bir misal teşkil ettin. Seni rehber bilen, Sana inanan, dünyâda da ahrette de kazandı. Yetiştirdiğin eşsiz ahlâka sâhip arkadaşların cihâna en güzel numûne-i imtisal oldular.

Sen ki hikmetli bir uyarıcı, dâima leyyin (yumuşak) tavırlı âdil bir hakem ve her vakit Hakk’ı-hakikati muştulayan bir müjdeciydin. Sen Hakk’ın hâkimiyeti ve üstünlüğü karşılığında tüm yanlışlıkları, çirkinlikleri, kötülükleri yerle bir ettin. Sen Hakk’ı adâleti, ilim ve irfânı, edeb ve ahlâkı, doğruluk ve çalışkanlığı getirdin.

Şeref verdin. İyi ki geldin dünyâmıza. İyi ki bize Peygambersin. Ne mutlu bize!

Allâhumme Salli alâ Seyyidina Muhammed.

(Hepinizin yarın ki velâdet Kandilini tebrik ediyorum efendim.)