Sağlıklı Yaşamak
Allah’a yaklaşma vesilesi olan Kurban Bayramı’nı inşallah sağlıklı bir şekilde geçirmişsinizdir. Dünyalara değer bir nimet olan sağlık, huzur ve beden sağlığıyla sağlanıyor. Huzurlu bir toplumun da sağlıklı bireylerle, canın muhafazası ve cihanşûmül ilkelere uymakla mümkün olabileceği bize haber veriliyor. İmtihan dünyasına açılan bir kapı olan can, Hak Teâlâ’nın bize bir emaneti.
Barış Manço’nun 1989’da söylemeye başladığı ve dinleyen insanı düşüncelere daldıran güzel bir şarkısı var: “Unutma ki dünya fani, veren Allah alır canı/ Ben nasıl unuturum seni? Can bedenden çıkmayınca” diye. Mevlâna Muhammed Celâleddin Rûmî de diyor ki: “Ey insan, bu kafeste azap içindesin/ Senin canın içinde bir can var, o canı ara/ Dağ gibi olan vücudunda bir inci var, ara o madeni.”
Bayram boyunca Mevlâna Şehri Konya’mıza gelen Mevlânâ âşıklarına; Mevlâna hazretlerinin Mesnevi’sinden, Rûbaî’lerinden, güzel sözlerinden, beyitlerinden birer demet sunabilmek de güzel bir armağan olsa gerek. İşte o hediyelerden bir tanesi: “Canında bir başka can var, ara o canı/ Beden dağının içinde bir inci var, o madeni ara/ Ne varsa içindedir, onu ara.”
Koca Yunus, “Bir ben var bende, benden içeru” diyor ya. Yâni bize, “şah damarımızdan daha yakın” olanı aramamız gerekiyor. Sûfi Mevlânâ’ya koşanlara, Konevî hazretlerini unutmayanlara ve Konya’da Tebrizli Şems’i arayanlara; kulakta kalması için altın ve inci gibi bir cevher armağan ediyor Hz. Pîr. Burada, “İnsanlar, aslında madendirler” hadis-i şerifini de hatırlatmakta yarar var.
“Sağlık ve boş vakit” insanların değerlendirmek için yeterince pek kıymet vermedikleri iki değerli hazine. Sağlıklı yaşamak, insan olmanın şerefini ve sorumluluğunu tatmak, dünyayı imar edecek akla ve iradeye sahip olmak eşsiz bir nimettir. İyi işler yaparak ardında güzel eserler bırakmak ise sağlıklı olmayı gerektirir. Ancak ne hazindir ki, Allah’ın lütfettiği canın ve sağlığın kıymetini çoğu kez bilemeyiz. Zararlı alışkanlıklarla, sosyal medyayla, ihmal ve israfla bu hazineyi heba ederiz. Sağlıklı bir nefesin, sıhhatli bir bedenin, huzurlu bir kalbin değerini iş işten geçtikten sonra anlarız. Bu sebepledir ki, Şanlı Peygamberimiz bizi şöyle uyarıyor: “İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit.”
O halde, sağlıklı geçen her dakikanın paha biçilmez bir nimet olduğunu sakın unutmayalım. Genç, dinç ve sağlıklı olduğumuz günleri iyi değerlendirelim. Helâl ve temiz gıda ile beslenmeye dikkat edelim. Sağlığımızı tehdit eden ve dinimizce de yasaklanan zararlı maddelerden uzak duralım. Peygamberimizin şu tavsiyesini can kulağıyla dinleyelim: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini bil. İhtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, fakirliğinden önce zenginliğinin, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının.”
KONYA’DAKİ ŞİRK
Şirk, “en büyük günahlardan olan Allah’a ortak kabul etmek, Allah (C.C.)’tan ümidini keserek başkasından medet beklemek” demek. Konya’da şirk bulaşmış ve hergün bulaştırılan bir mekândan söz edeceğim. Doluşla eve doğru yol alırken İstanbul Yolu üzerinde Eski Fenni Fırına yakın taksi durağına yakın bir trafo var. O trafonun önünde her gün “Milli Piyango” biletinin yanında birde “kazı kazan” şeyleri satılıyor. Kumara alışmış insanlar ellerine aldıkları şeyleri tırnak veya madeni şeylerle kazıyıp bir şeylerin çıkmasını umut ediyorlar. İşte o trafonon sol köşesine; “La ilahe illallah de, kazan” diye bir söz yazılmış.
Belediye yetkililerini ve Ahlâk Zabıtası’nı buradan ikâz ediyorum: Şirkin mânâsı mutlak küfürdür. Şirk ve küfür kokan bu yere ivedi olarak müdahale edin. Her gün kutsal değerlerimize küfreden, dini değerlerimizi aşağılayan ve alaya alan o söz ile buna vesile olan kazı kazan satıcılarına AMAN vermeyin. Sağlıklı yaşamak isteyen Müslüman cemiyetin haklarını gözetin.
Benden uyarması.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.