Şaban ayının son yazısı
Efendim mübârek üç aylarımızın ve de Âlemlerin Efendisi Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’ın ayı olan Şaban ayının, son yazısına geldik bugün. Günler çabucak geçiyor. O’nun muhabbetiyle dolu bir güzel ayı da, geride bırakıyoruz. Ancak On bir ayın Sultânı, huzur ve mağfiret iklimi Ramazan ayına, nasip olursa haftaya, ‘hoş geldin’ diyeceğiz. Bir yandan hüzünlüyüz bir yandan sevinçliyiz. Haydi hayırlısı.
Bugüne kadar ve bundan sonra da, bir benzeri daha gelmeyecek olan; ‘En Mükemmel İnsan Modeli’, Hz. Muhammed aleyhissalâtu vesselâm’ın on dört asırdır, bize ve tüm insanlığa sunduğu mesajlara, koyduğu asırlık ve ömürlük hükümlere, en kâmil ahlâkî kâidelere genel olarak şöyle bir bakmak istiyoruz, müsâdenizle.
O’nun asırlar önce insanlığa takdim ettiği prensiplerin on senesi Mekke’de, on üç senesi Medine’de olmak üzere toplam yirmi üç sene sürmüştü. Uzun uğraşlar, büyük mücâdeleler neticesinde, Rabb’in de inâyetiyle, O Kâinâtın Efendisi aleyhissalâtu vesselam asrın dâvâsında başarılı olmuştu. Tabi bunda, O’nun emin ve güvenilirliği, güzel ahlâkı, sabrı, hoşgörüsü, davâsına sadâkati yanında, ordu komutanlığındaki basireti, devlet başkanlığındaki ferâseti, birçok konuda engin bilgeliği, geleceği öngörebilme becerisi, pek çok şeyi bir arada yürütebilme dehâsı. âile hayâtındaki huzur ve mutluluk modeli olma hâli yatıyordu. Bu tespitlere daha neler neler eklenebilir. Ama bir yazıya sığmayan hususlar bunlar tabi.
Son Peygamber Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselâm’ın yirmi üç senelik peygamberlik sürecinde, O zamana kadar bir câhiliye alâmeti olan putperestliğe son verilmiş, yerine Cenâbı Hakk’ın birliği inancına dayalı TEVHİD hakikati, insanların gönlüne hâkim kılınmıştı. Her biri diğerinden farklı çok çeşitli zulümler yerine, hak-hukuk-adâlet hükümleri uygulandı. Düşmanlıklar-kabile savaşları-din karşıtlığı gibi çirkinlikler yerine, topluma kardeşlik kavramı yerleştirildi. Küslük, sürtüşme, birbirlerine tuzak kurma, aleyhte olma menfilikleri yerine, insanlar arası dayanışma hasleti ortaya kondu, bu konuda pek çok güzel misaller sunuldu.
İnsan ilişkilerinde doğruluk-dürüstlük, güven-itimat, sabır-tahammül, hoşgörü-anlayış, cömertlik-vericilik dâima öne çıkartıldı, fakir-fukara, garip-gurebâya sâhip çıkıldı, ihtiyaçlar giderildi, İnsanlar arasında köle-efendi, zengin-fakir ayrımı bitirildi. Devrindeki içki-kumar-fuhuş, gasp-soygun-kan davâsı, kin-nefret-intikam hırsızlık-yetim malı yemek-dolandırıcılık, hased-kovuculuk-çekememezlik, gıybet-yalan-sahtekarlık gibi beşer ve toplum huzurunu engelleyen kötü davranışlarla mücâdele edildi. Peygamber Efendimiz aleyhisselam, vahyin hakikatleri ışındaki muhteşem şahsiyetiyle şahsi ve sosyal hayatta, ahlâkî ve kültürel yaşamda, siyâsi ve ekonomik alanlarda icra ettiği çalışmalarla, o devirde yaşayan ama bugün de hâlâ devam eden zulüm-zorbalık, kabile taassubu, sulha ve geçerli nizama aykırı pek çok başıbozuk oluşumları sonlandı. Bu kânunsuzluklar karşısında barış ve esenliği temin etti.
Peygamber aleyhissalâtu vesselâm’ın ebedi âleme irtihalinden sonra, ardından O’nun izindeki o güzide Müslümanlar, O’nun pratik hayatındaki sünnet olan davranışlarını fikir ve araştırma süzgecinden geçirerek kendi hayatlarında uygulamaya devam ettiler ve artık bu kültür, bir ‘İslam Medeniyeti’ne dönüştü. O’nun ilme ve bilgiye verdiği ehemmiyetteki uygulamaları muhteva alınarak, İslam dünyasında ilmi kurum ve kuruluşlar gelişti Sağlık ve temizlik husûsundaki uygulamaları, sağlık kurumlarının ve tıp biliminin gelişmesine imkan sağladı. Sosyal dayanışma çerçevesinde yetim-yaşlı-yoksul-engellilere yaptığı çalışmalar dikkate alınarak, bu konudaki sıkıntıların giderilmesine yönelik, vakıflar, dernekler ve diğer yardım kuruluşları devreye girdi.
Ticârete, çalışmaya, emeğe-alın terine atfettiği öneme binâen ekonomik sahada pek çok kuruluşlar açılmış, buralarda geçerli olan kural ve kâidelerde Peygamber Efendimiz aleyhisslâm’ın uygulamaları dikkate alınmıştır. Âile-akraba-komşuluk ilişkileri sağlam temeller üzerine oturtulmuş, huzurun korunması ve mutluluğun temini için O’nun ‘âile modeli’ her devirde esas alınmıştır. Yine O’nun güzelliğe ve estetiğe atfettiği önem ile İslam sanatları gelişmiştir. Son olarak da şunu vurgulayalım; Kâinâtın Efendisi aleyhissalâtu vesselâm’ın gayrimüslimlerle olan muaşerette, tâkip ettiği çalışmalar, onlara kendi din ve inanışlarını yaşama husûsunda gösterdiği hoşgörü, asırlardır Müslümanların temel ilkesi olmuştur.
Dolayısıyla Rasûllullah aelyhisselam bölgede, sahabe arkadaşları ile berâber uzun uğraşlar sonucunda, halk arasında, ‘barış ve sükûnet’ ortamı oluşturmayı başarmıştır. Bu her şeye değerdi ve hakikaten bu büyük bir muvaffâkiyettir. O’nun hak davâsı on dört asırdır devam ediyorsa demek ki, bu dava haktır. Bir davayı yok etme adına, onca menfiliklerine rağmen, hâlen devam ettiyse ve ediyorsa, insanların gönüllerinde artarak sürüyorsa, Son Peygamber Muhammed aleyhisselam, başarılı olmuş demektir. Çünkü O aleyhissalâtu vesselam kendisi için değil ümmeti ve dîni için yaşadı. Devrinde O’nun yoluna kurban nice canlar vardı. Bizim de, O’nun yoluna canlarımız kurban olsun aleyhissalâtu vesselam.
Cumânız hayırla dolsun. Şefaat niyazıyla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.