Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Ramazanın Başladığı Gün

Ramazanın Başladığı Gün

Ramazan-ı Şerif üç gün önce teşrif etti

Cuma akşamı teravi namazı geçeside Sahur yemeği yenilmesi ile başlamış oldu.

Bu günle beraber üç gündür oruç tutmanın içindeyiz.

***

  Şimdilerde de olduğu gibi, yıllar evvelide bilhassa ilk gün teravi namazı için camiler ve maalesef şimdileri yeksan olan her mahallenin sokaklarında olan mescitler dolar taşardı.  

 Fark eden hususlar olarak, Kız ve Erkek çocukların, Nâlin ( tahta Takunya) lerini takırdatarak şakalaşarak neşe içinde Cami veya Mescite gelişlerini seyretmeye doyum olmazdı.

***

Teraviden sonra geceleyin Sahura kalkma sırasında Alaettin tepesinden çaput ve Barut dolumlu Ramazan topunun patlaması  uykuda olanları kaldırmış olurdu.

 Hatta bu topta uyanamayanlar için, imsak tan beş dakika evveli bir ikinci top daha atılır uyananlar acele bir şeyler atıştırmaya çalışırlardı.

On yaşından aşağı küçükler bile yatarken Anne veya ninelerine “Beni de kaldırın ne olur” diye yalvarırlardı.

Sahurda çeşitli yemek yerine ailelerin % 60’ı hazırlanıp kesilen ve kavrulan leziz Erişte veya Şehriyeyi etsiz pilav olarak tahta kaşıklarla yemeye başlar, hazırlanmış Kayısı, Erik  veya pekmezin sulandırılışı olan şerbetten yudumlanırlardı.

***

Beyler ya mahalle camisi ya da çoğunluk olarak Kapı, Sultan Selim ve Aziziye camilerinde Sabah namazını ifa ederek, iş yerinin yolunu tutardı.

İş yerini açan veya işe başlarken, komşu esnafın Ramazan’ını o sırada.

Diğer uzaktakileri de açılıştan sonra birbirlerinin dükkânına giderek

“Ramazanınız mübarek olsun. İşlerinize bereket getirsin, müşterilerinizi bol etsin…” diyerek işlerinin başına dönerlerdi.

***

Ramazan ilk gününde, çarşı ve mahalle sokaklarında bir sessizlik bürünürdü.

Kimsenin bağrışıp çağrıştığı duyulmaz çocukların neşeli oyun sesleri neşe saçardı

***…

Herkesin değil hemen hemen kimsenin bir Oto’su olmadığı o zamanlar…

Son dakikalarda evlere ulaşmak için yola çıkıp trafiğin kapanması ile strese girip geç kalma derdi olmadığı o günlerde…

***

Yıllar evvelinin bedesteni ve etrafı çarşı ve iş yerlerinden.

 Uzaklarda olan, Araplar, Sedirler, Uluırmak vb. gibi semtlerde evleri olanları bırakın, yakında olanlar bile iftar zamanına yarım saat kala alış verişi bırakır çalışanlarına izin verirlerdi.

*** 

At arabası, merkebi olmayanlar, tabanvayla yola düşerlerdi. Bütçesi el verenler Paytona (Fayton-Körüklü) biner giderdi.

***

Giderken, bazıları bu günkü gibi her mahallede bulunmayıp sadece çarşı içinde olan pidecilerden kalabalık da olmadığı için,

 Bu gün üstü yumurtalı diye sıvazlanıp tahin de sürülen pideler mafiş olduğundan uzun sündürülmüş pide alıp sepetine kordu.

***

Siparişler gündüz vakti alınmış olurdu. Yalnız açık olan şekerciden geçerken evde ki ve mahallede ki çocukları sevindirmek için ufak şekerlerde alır, mahalleye varınca gördüğü çocukları sevindirirlerdi

***

Ezana vakit varsa eve uğrayıp hazırlanmış içli şepit (yufkanın pişmişi) olan dürümden birkaç tane alır cami veya mescide yollanırdı.

Evine gidemeyip dürümü olmayanlar, Top atılıp ezan okununca bulunanların verdiği dürümlerle (o zamanlar Hurma bulunmazdı) iftar açar, namazını eda eder, evinin yolunu tutardı.

İşte anlatabildiğim kadar Ramazanın ilk teravisinden iftar ve ilk gün olarak yaşamı anlatmış oldum.

***

Mübarek ay içinde değişik konulara girmeyip.

Beyler ve Hanım efendilerin Ramazan günlerinde ki hareketleri.

Evde, davette iftar nasıl olurdu ile sahuru parça parça anlatmaya çalışacağım.

Beraber izleriz inşallah.

***

Ramazan Manileri…

 

11 ayın Sultanı,

Başımızın tacı.

Gönüllere kattın,

Mutluluk harcı

***

Sağlık ve esenlik içinde iyi iftarlar dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi