Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Ramazan Günlüğünün Nostaljisi

Ramazan Günlüğünün Nostaljisi

Mübarek Ramazan’ın aylık misafirliğinin günleri hızla geçmekte.
Daha dün başladı derken bugün yedinci gününe ulaşıverdik. Önceki yazımda Ramazanın nostalji olan ilk gününü sundum sizlere.
(https://www.merhabahaber.com/nostaljide-ramazanin-ilk-gunu-8551yy.htm)
Diğer günler değişikli mi? Derseniz elbette ufak gibi görünen farklar var tabii.
Bu gün bu değişimleri ilk güne ait aynı olanlarla birlikte anlatmak isterim.
***
Hanenin beyefendisi Sabah namazını mahalle mescidi veya camisinde değil de Konya’da bulunanlar Kapı, Sultan Selim, Aziziye gibi camilerde kılmak için erken hareket eder.
 Hareketten evvel Hanımefendi siparişlerini verirken “Fakir komşuyu da unutma” deyip eline Zembil veya kamıştan yapılma sepeti tutuştururlardı.
O günlerde Alâeddin ve İplikçi camileri kapalı idi.
Giderken kendisi gibi yola düşenlerle beraber sohbet içinde tutarlardı yolu.
Tabii bu anlattıklarım şehir hayatı yaşayanlar içindir. Köy ve ilçeler bambaşkadır.
Camide namazı eda ettikten sonra, esnaf olanlar iş yerini besmeleyle açar diğer çalışanlarda gelip iştirak ederler.
Kaldırımlar satış eşyası ile işgal edilmiş değildir. Sulanır temizlenir dükkân önleri.
***
Her tarafta bir sessizlik vardır. Bağıran çağıran hak getire. Haykıran olabilirse ayıplayıp susturmayı sağlarlar.
Bu sakinlik içinde müşterilerine, bu günlerin aksine “Ramazan berekettir” düşüncesiyle az kârla yani diğer günlerden daha ucuz satış yapmayı prensip etmişlerdir. Müşterilerde Yahudi pazarlığına girmemiş olurlar.
Değil kan dökme kavgaya bile rastlayamazsınız. Kavga ya başlayacak olanlara hemen ilgilenerek sulh ediverirler.
Bir hatıram vardır. Bu gün inanılamayacak bir olay olmuştur anlatayım.
Bedesten içinde on yaşlarımda bulunurken(1940) iki kişinin münakaşa ettiğini görmüştüm.
Münakaşa hızlanınca tarafın biri elini kaldırarak karşısındakine vurmak istemesiyle…
Karşısındaki onun ellerini tutup “Ben oruçluyum sen değil misin?” deyince…
Muhatabı birden elini indirip karşısındakini kucaklayarak “affet kardeşim unutmuşum” deyiverdi.
Olayı gören esnaflardan gelenler olup sorunu çözüp helallaştırdılar.
Ne dersiniz inanılacak gibi değil, değil mi? ama hakikat. O zaman oruca değer vermek vardı tabii.
İşte “maneviyat duygusu ve Ramazan’ın ulviyeti” bu idi sadece aç-susuz kalmak değil. Şimdileri gibi bıçak tabanca saldırısı görülmüyordu.

***
Gelen müşterilerden Fakir olarak bildikleri olursa ücret almaz hayırlarına sayarlardı.
Öğle ezanları okunurken çalıştırdıkları ile beraber dükkânın kapısını çeker veya eşyanın üstünü örtüverip yakın camiye giderlerdi. Hırsızlık hak getire. Allah’ın emniyeti içindeydiler.
İkindi vakti de öyle olup namaz eda edildikten sonra, bu günün oto kalabalığı ve binecek vasıta olmadığı için yarım saatten fazla uzaktaki evlerinde İftara ulaşmak için dükkânı veya iş yerini kapatıp tabanvayla, merkebi veya at arabası olanlar onunla yola düşerlerdi.
***
Siparişleri daha evvelce aldıkları için ilave olarak bu günün sıvanmış yumurtalı veya Tahinli pideleri adet olmadığından, mahalle aralarında olmayıp sadece çarşı merkezindeki pidecilerden pide alır birde şekerciye uğrarlardı.
Şekerciden ufak çeşitli şekerlerden alırlardı. Mahallesine vardığında sadece kendi çocuklarına değil o sırada bulunan diğer çocuklara da verip sevindirirlerdi.
Zaten bunu bilen çocuklar babaların, amcaların geleceği saatte mahalle girişinde hazır olur, görünen baba ve amcalarını karşılamaya koşarlardı.
***
Evine gelen Beyefendi hanımefendinin hazırladığı içine peynir, kıyma vb. içli Şebit (Yufkanın pişmişi) dürümü alıp mahallenin bu gün yeksan olan Mescidine veya camisine giderdi.
Mevlana Müzesi içinden atılan fişek sesi ardından Alâeddin tepesindeki çaputla atış yapılan Top sesi gürleyince orada olanlar birbirlerine dürüm ikramla oruçlarını açardı. O zamanlar Hurma bulunmazdı.
Ezan sonu namazı eda edip camiden çıkarken bir yabancı görmüşlerse gideceği misafirlik olup olmadığını sorarlar yoksa kendi evlerine iftara davet ederlerdi.
***
Evde iftar hazırlığı ve yenilecekler ile yaşamı ilerde anlatırım inşallah.
         ***
         Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam ve iftarlar dileğimle
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi