Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Ramazan Ayının Fazileti

Ramazan Ayının Fazileti

Evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennemden âzad olan on bir ayın sultanı ramazan ayı’nın son günlerini yaşıyoruz. Bu bereket ayının son günlerinde Müslümanlar ibadetini, tâatını, zikrini daha da artırdı. Farz namazların dışında teravih namazı, teheccüd gibi nafile namazlar kılınmaktadır. Zikirler- salâvatı şerifeler çekilmektedir. Bazı Müslümanlar Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizin sünnetini yerine getirmek için itikâfa girdiler. Sosyal yardımlaşma ve kaynaşma açısından zenginlerimiz iftar, fakirin hakkı olan zekât, sevap kazanma ümidiyle sadaka vermektedirler. Havaici asliyesinden başka en az nisap miktarı bir mala sahip bulunan Müslümanlar kendileri ve bakmakla yükümlü bulundukları çoluk- çocuğunun vacip olan fıtır- sadakasını bayram namazından önce vermektedirler. Bu fıtır-sadakası orucun kabulüne, ölünün sekeratından, ve kabir azabından kurtuluşa vesile olmaktadır.
Bu bereket ayında sosyal yardımlaşma çığ gibi büyümekte ve bu sayede fakir- fukara sevindirilmektedir. Bu yardımlaşma dünyanın her tarafında var, fakir Müslümanlar zekât, sadaka ve fıtır- sadakaları ile gayrimüslimler ise sadakalarla sevindirilmektedir. Zekât ve fıtır –sadakası Müslüman fakirin hakkı olduğu için böyle bir yol izlenmektedir.
Myanmar'a’daki Müslümanlar da unutulmuş değil, malumunuz Başbakanlık buradaki Müslümanlara yardım kampanyası başlattı. İşte İslam dini böyle bir din, Ramazan ayı böyle bir aydır. Bu ay, rahmeti ve mağfireti bol olan aydır! Müslümanların üzerine sağanak sağanak yağmaktadır! İnsanı nefsinin, tutkularının, kötü alışkınlarının, malının esri olmaktan ve cehenneme giden yollardan kurtarmaktadır. Ayrıca bu ay, Müslüman’ı nurlandırmakta ve cehennemden azad ederek pırıl pırıl hale getirmektedir. Diğer aylarda nefsinin, şeytanın, tutkularının, kötü alışkanlıklarının kölesi olmaktan kurtarabilecek bir donanımla tezyin etmektedir.
 Müslüman tuttuğu orucu, tutkularından ve kötü alışkanlıklarından kurtulma gayesi ve azmiyle tutar, kıldığı namazı bunun için kılar, yaptığı hayır ve hasenatı bunun için yerine getirirse emin olun kurtulur ve güzel alışkanlıklar kazanır.
Orucu bir gelenek – görenek olarak değil de Allah’ın kötülüklerden sakınmak, tutkularımızdan, kötü alışkanlıklarımızdan kurtulmak ve güzel alışkanlıklar elde etmek için farz kıldığı şuuru içerisinde tutarsak, o zaman emin olun ki bu arzumuz gerçekleşir. Bu şuur içerisinde olduğumuz zaman tutkularımızdan ve kötü alışkanlıklarımızdan bir bir kurtulmaya başlarız. Sigarayı bırakırız, başkasının hak ve hukukuna riayet eder, malını zimmetimize geçirmeyiz, zinadan ve içkiden uzak dururuz. Namaz kılmaya, Kur’an-ı Kerim okumaya, zengin isek zekât, sadaka vermeye ve Müslümanların dertleriyle dertlenmeye başlarız.
 Bu bağlamda dünyanın bir yerinde bir Müslüman veya mazlum bir gayrimüslim zulme uğradığı veya ayağına bir diken battığı zaman onu hisseder ve ona yardım elimizi uzatmaya başlarız. Onu koruma ve kollama yollarını ararız.
 Her insanın bir zaaf noktası vardır: Kimisi mala, kimisi kadına düşkündür, kimisi de makama düşkündür. Bu zaaf o kadar büyür ki kronik hale gelir, insanın gözü ondan başka bir şey görmez. Zenginle fakirin arasında mali yönden uçurum olmasının, zinanın aramızda kol gezmesinin, ehil olmayanların iş başına getirilmesinin sebebi budur.
Makam ve mevki düşkünlüğü, kronik hale geldiği zaman insanı zalimleştirir. Halk istemediği halde bu uğurda ülkesinin paha biçilmez değerlerini ve halkını gerekirse telef eder.
Suriye’nin durumu ortadadır. Firavunlar, zalimler hep böyledir. Taht ve makamlarını korumak için güçleri yeterse dünyayı ateşe vermekten bile çekinmezler.
Hulâsa, bu durumda Ramazan ayının ne kadar faziletli olduğunu anlıyoruz. Müslümanlar bu ayda arınarak kendilerini toparlamış oluyorlar. Zulme uğrayan Müslümanlara ve mazlum gayrimüslimlere de yardım etmenin İslâmi bir görev olduğu şuurunu kazanmış oluyorlar.
İslam dininin özü ve Müslüman olmanın manası budur. Oruç, diğer ibadet ve tâatların Müslüman’ı bu asli görevini yerine getirebilmesi için gerekli olan gücü ve kuvveti hâsıl etmesi için emir buyrulmuştur.
 Bilmem anlatabildim mi? Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi