Politika ve ahlak
Bu günlerde en çok sorulması gereken soru politika ve ahlak arasındaki ilişkinin ne olduğu veya nasıl olması gerektiğidir?
Her ne kadar politika ile ahlak arasında bir ilişkinin var olup olmadığı veya nasıl olması gerektiği siyaset, sosyoloji ve felsefe ile uğraşanlar arasında zaman zaman dile getirilerek tartışılmış olmasına rağmen kimse ortaya net bir çözüm koyamamıştır.
Çünkü öncelikle politika ile din arasındaki ilişkinin ortaya konması gerektiğine yanaşmamışlardır.
Hâlbuki hem ahlakın hem de politikanın kaynağı din dir.
Çünkü ilk insanın yaratılışında bilginin kaynağı vahiydir.
İnsanın varlık âleminde öğrendiği ilk bilgi olan ilahi vahyi yok sayan bir bilgi sisteminin ahlakının da ilahi vahye dayalı bir ahlak olmayacağına göre politikanın da kaynağı ilahi bilgi olmayacaktır.
Hem ahlakın hem de politikanın ilahi vahiy yani din dışı olması ise kaçınılmaz olarak politika ile ahlak arasında bir çatışma ortaya çıkaracaktır.
Dolayısıyla politik bir ahlaktan ya da ahlaka dayalı bir politikadan söz etmek mümkün olmayacaktır.
Veya herkes için geçerli olmayan yani her kişi veya her politik grup için farklı bir ahlak ortaya çıkacak ya da tam tersi her kişinin veya gurubun ahlakına göre farklı farklı politikalar üretilmiş olacaktır.
Şimdilerde içinde bulunduğumuz durum tam da böyle bir haldir.
Dedelerimiz hatta babalarımız böyle bir durumla karşılaşmamak için “Hükümetin hikmetinden sual olunmaz” gibi yanlış bir söz üretmiş olsalar da artık torunları ve evlatları olan bizler her şeyin hikmetinden sual eder duruma gelmiş durumdayız.
Çünkü bizim için sual her şeyden önemli olmuş durumdadır artık.
Değil hükümet Rabbimizin (cc) bile hikmetinden sual eder duruma getirildik, kendilerinden sual edilmesinden hoşlanmayan hükümetlerin eğitim politikaları eliyle.
Diğer taraftan politik arenada vazgeçilmezimiz olan demokratik sistemde ortaya konan politik süreçler nedeniyle maddi kazanımlarımız bir tarafa kullandığımız oylarla güya halkın yönetime doğrudan veya dolaylı olarak katılabilmesi imkânına sahip olduk.
Önümüze konan bir yığın yeni siyasi kavramlar, politik araçlar ve yöntemlerle seçmenin aklını ölçüde karmaşıklaştıran siyasiler tarafından seçmenin kendi iradesini ortaya koymasına inandırıldık.
Esasında her defasında parti genel merkezleri ile bu merkezlere etki eden mekanizmalar tarafından politik karar ve davranışlarımıza müdahale edilmiş olduğunu bile bile celladına âşık kişiler gibi her defasında bile bile lades dedik politik patronlara.
Bu durum devam ettikçe güya somut politika ile soyut ahlakı birleştirdiklerine inandığımız kişiler tarafından yapılan yanlışlara göz yumar hale geldik.
Bir parti içinden ayrılarak yeni bir parti kuran veya daha önceden kurulmuş başka bir parti çatısı altında politik manevralarına devam eden kişileri kendi partimizden veya kendi düşüncemizden oldukları için yenilikçi önderler olarak kabul ederken, bizim partimizden ayrılarak bir başka parti kurmaya meyledenleri daha ilk günden hain ilan ediverir hale geldik.
Daha doğrusu kendimizi ve partimizi bu güne kadar bir türlü tarif edemediğimiz politik ahlak sınırları içinde görürken bizden ayrılanları veya bizi vahye dayalı ahlaki kurallar başta olmak üzere her ne sebeple olursa olsun tenkit edenleri ahlaksızlıkla bile suçladık.
Örnek isterseniz son günlerin Cuma Hutbelerine bile konu olmuş olan aile birliğinin yok edilmesine dönük kanunlar ve sözleşmeler ile kimliksiz, kişiliksiz, şahsiyetsiz ve ahlaksız guruplar hakkındaki düşüncelerimizi bir gözden geçirelim derim.
Bu gözden geçirme ile bir taraftan İstanbul Sözleşmesi diye bilinen hususlar ile elde ettikleri serbesti sonucunda davranışları ile bir takım gayri ahlaki oluşumlar kuran guruplardan ve bazı kanunların aile birliğimizi bozduğundan şikâyetle feryat ederken diğer taraftan aile birliğinin temeline dinamit koyan kanunları ve toplum ahlakının ifsad eden İstanbul sözleşmesini TBMM de kabul eden politikacıları desteklemeye devam etmenin nasıl bir ahlaki yozlaşma veya politik ahlaksızlık olduğunu göreceğimize eminiz.
Sahi bu ülkede size göre bu günkü halimizin sebebi politik ahlaksızlık mı yoksa ahlaksız politikacılar mıdır?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.