Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Peygamberimizin Şefkat ve Merhameti

Peygamberimizin Şefkat ve Merhameti

Bu güzel Şaban ayında Kâinâtın Kutlu Peygamberini satırlarımıza ve sadırlarımıza dâvete devam ediyoruz efendim. Çünkü şu her düzenin alt-üst olduğu bir dünyâda en çok Efendimiz aleyhisselâmın kâmil davranışlarına ve cihanşümul öğretilerine ihtiyâcımız var. Bozulan değerler ancak O’nunla yeniden düzelebilir. İfsad edilen ahlâkî erdemler O’nun vasıflarıyla yeniden ihya olabilir. Bu sebeple O’nu analım ki O’na olan muhtaçlığımız iyice ortaya çıksın. Buyurun efendim bugün de Sevgili Peygamberimizin şefkat ve merhametini konuşalım zira zâlimliğin üst boyutta yaşandığı merhamet yoksunu bir insanlık âlemi var karşımızda.

Kur’ân’u Azûmuşşan’da anılan bütün ahlâkî güzellikleri şahsında toplayan Peygamber aleyhissalâtu vesselam insanlığa ve diğer mahlûkâta karşı son derece şefkatli ve merhametliydi. Kur’ân-ı Kerim’de Efendimiz aleyhisselam için “Rahmeten-lil-âlemîn” olarak bahsedilir. (Enbiya, 107) Bu yönüyle tüm insanlığa bir rahmet olarak gelen peygamberimiz yüce Rabb’imizin hem ‘Raûf’ hem de ‘Rahîm’ sıfatlarının her ikisini de kendinde derc etmiş bir şefkat âbidesidir. Bu mübârek özellikleri alışını şu âyeti kerime açıklar: “..Andolsun ki, size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız O’na çok ağır gelir. O size çok düşkündür, müminlere karşı çok şefkatlidir, çok merhametlidir…” (1) O’nun insanlara ve hayvanlara olan engin müsamahası, şefkat ve merhameti dillere destandır.

Mümin kardeşlerine hiç kıyamayan onların eziyet çekmesine, günaha kaymasına bir türlü gönlü râzı olmayan Peygamberimiz aleyhisselâm’ın yaşantısının her döneminde her şartında her davranışında eşsiz merhametinin rahmet tecellilerini görmek mümkündür. O zamanki dünyâda aynen bugünkü gibi çok acımasız zorbalıklarla doluydu. Ama şefkat ve merhâmet erdemleri âdeta O’nun peşinden hiç ayrılmazdı. Ve O güzel Peygamber şöyle buyururlardı; ‘Merhamet edenlere Rahmân olan Cenâb-ı Allah’da merhamet eder. Yeryüzündekilere merhamet gösteriniz ki, gökyüzündekiler de size merhamet etsin.’ (2)

O’nun merhamet ve şefkatinin ölçüsünü, insan idrâki doğrusu anlamakta güçlük çekerdi. Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber aleyhisselam insanların küfür bataklığında kalmasına yüreği elvermez her insanın iman ve İslam ile şereflenmesi için büyük gayret sarf ederdi. Halbuki o devirde O’na imân davâsından vaz geçmesi için en ağır eziyetler, zulümler yapılmış hatta canına dahi pek çok defa kastedilmişti. Fakat O güzel peygamber hiç kimseye kötü muamelede bulunmamış, beddua etmemişti. ‘Ben dünyâya beddua etmek için gönderilmedim. Ben rahmet peygamberiyim.’ (3) Buyurmuşlardı.

Peygamber aleyhissalâtu vesselam sâdece kendi devrine değil bütün bir insanlığa ışık olacak aydınlıkta engin bir şefkat ve merhamete sâhipti. O güzel insan yumuşak huyuyla, sâde tavırlarıyla, son derece müşfik şefkatli herkesi kucaklayıcı davranışlarıyla her insanın gönlünü, ruhûnu ve zihnini fethetmişti. Çünkü O ummânı andıran derinlikte bir merhamet ve şefkate mâlikti. Sevgili Peygamberimiz fakir fukarayı korur-kollar, himâye eder, köleleri hürriyete kavuşturur, mazlum ve kimsesizlere sâhip çıkardı. İhtiyaçlılara ikram eder, engin şefkat ve merhametini kimseden esirgemezdi. Kötülüğe karşı asla kötülükle muamele etmez her zaman merhamet ve af etmeyi tercih ederdi. Etrâfındakilere de hep merhametli olmayı tavsiye buyururlardı. O güzel kul; ‘Merhamet etmeyene merhamet edilmez.’ (4) Derdi.

Rasûllullah aleyhissalâtu vesselam, ‘fukarâ-i sâbirîn=sabreden fakirler’i çok sever onların meclislerine gider oturur, hatırlarını sorar, onlarla birlikte yemek yerdi. Bu hâli gören bir kadın; ‘Oturmuş köle gibi yemek yiyor.’ Deyince; ‘Benden güzel köle mi olur? Ben Allâh’ın kölesiyim.’ Cevâbını vermişti. (5) Ayni zamanda yetimlere karşı da son derece ilgili olan Efendimiz zâten kendisi de bir yetimdi ve şöyle buyururlardı; ‘O, kalp katılığından şikâyet edenlere; Eğer kalbinizin yumuşamasını istiyorsanız; fakirleri doyurun, yetim başı okşayın.’ (6) Sevgili Peygamberimizin şefkat ve merhametini bu satırlara sığdırmak mümkün değildir. Sâdece köşemizin sınırları dâhilinde birkaç şey söyleyebildik. Söyleyemediklerimiz pek çok…

O’nun engin, derin, sınırsız şefkat ve merhametinden hisselenebilmek duasıyla…

----------------

1- Tevbe, 128

2- Tirmîzî, Birr 16 (Müslim b.Haccâc Ebu’l_Hüseyin, Sahîh-i Müslim, (VIII Cilt), Çağrı Yay. İst, 1997)

3- Müslim, Fedâil 126 (Tirmîzî Muhammed b.Îsâ, Sünen (VI Cilt), Çağrı Yay. İst, 1992)

4- Buhârî, Edeb 18 (Buhârî Muhammed b.İsmâil Ebû Abdillâh, Sahîh_i Buhârî Muhtasarı Tecrîd-i Sarîh tercemesi ve Şerhi (XII Cilt), DİB Yay, Ank, 1982 )

5- Heysemî, Mecma’uz-Zeva’id, IX, 21 (Heysemî Nûreddin Ali b. Ebî Bekr, Mecmau’uz-Zeva’id (X Cilt), Ocak Yay. İst, 2007)

6- Mâlik, Muvatta, II, 263 (Mâlik b.Enes EBû Abdillâh, Muvatta (II Cilt); Çağrı Yay. İst, 1992)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi