Panayırdan Fuara
Konya için büyük bir gelişme diyeceğimiz uluslararası çeşitli işlemlere ait Fuar’ların…
Öyle yılda bir değil birkaç defa açılması Konya için Ekonomik, Turistik ve Tanıtım içermesi bakımından sevindirici mutluluk veren bir işlem
Her ne kadar şöyle - böyle oluyor gibi muhalif konuşmalar olsa da haklının hakkını vermek lazım.
Yıllardır bu mertebeye ulaştıramayanların sözlerine kulak tıkayıp Konya Ticaret Odası başkanlığına seçilişinden sonra.
Önce kültür sonrada Fuar açma yönünde hayli ileri adım atan Sayın Hüseyin Üzülmez’e destek veren Oda Meclis ve Yönetim üyeleri yanında tüm üyelerin bu çabalarını tebrik etmemek, “Konya’ya bir eser kazandırdınız” dememek elden gelmez düşüncesindeyim.
Bu yazımı geçtiğimiz Pazar günü yazmış Pazartesi de yayınlanacaktı ama gazetenin yoğun ilanı karşısında bu güne kalmış oldu.
O gün hazırladığım yazı da ki değindiklerimde değişiklik yapsam da. Öz aynı olarak yeniden yazıp, o günkü görüş müşahede ve düşüncelerimi de değiştirmeyen bir akışla tarihçe kısmına değinmeden sunmuş oluyorum.
***
Geçtiğimiz 10 Şubat Perşembe başlayıp Pazar günü sona eren 26. defa yerel değil Dünya ile yarış içinde, kaliteli imalatları ile fuar düzenleyen Konya Ayakkabıcılar Fuarını görme isteminde olmuştum..
Olmuştum ama mail ile yapılan davette nasıl gidileceği daha evvelki Fuar açılışlarında eski adı Fuar şimdi Kültür park’ın Alâeddin giriş kısmı önünden saat başı servis kalkacağı belirtilirken. Bu sefer bir kayıt konmamıştı.
Fuar düzenleyen şirket ofisine yaptığım telefon müracaatıma “Servis Kunduracılar sanayi önünden kalkıyor” deyince gitme imkânımın zorlandığını düşünerek üzülmedim değil.
Önceki yazımda da konu olan, “Konya Ulaşım yetersizliği”. Burada da belirginleşmekte
Fuara iştirak edip etmediğini sormak istediğim ayakkabı imal ve satış firması sahiplerinden Mak. Müh. Sayın İslâm Bolanyığ ile konuşma sırasında “Ben giderken alayım seni” deyince memnun olmuştum.
Otoda ki sohbetimde, servis işinin uzağa alınmasını irdelemiştim ama meğer işin şeklinde değişim varmış.
Bu fuar Halk gezimi ve alış verişi için değil. Tamamen “Toptan sipariş alımları” için yapılmış. Bu bakımdan kendim bile gidebilse idim Fuar içine alınmayacağımı da öğrenmiş oldum. Yani kabaca sı sadece dünyanın her yerinden gelen de olsa. Toptan sipariş alma işlemi için yapılmakta!
İşte bir yaşımıza daha girerek haylice iftihar ettim. Nereden nereye diye!
Toptan perakende satış veya malını göstermek için fuar iştiraklerin de, ne kadar ileri bir adım atılmış ki?
Hem de Konya yani bir Anadolu şehrinde Sadece toptancılar için olabilme işlemini ortaya koymuş olmakta.
Bir firma sahibi olmadığınız zaman içeri alınamayan ama müsamahada edilenler olsa da teşhir yerlerine meşgul etmemeleri için alınamayanları gördükçe de pek hoşnut olamadım.
Yinede bir yanlışlık varlığı meydanda!
Satıcı firma sahipleri illâki otosu ile gelir kaydı yok. Uzak yerden uçak veya başka ulaşımla gelmiş olabilir Konya’nın ulaşım istasyonlarına.
Bu kimseler illâki bir taksi tutup da masrafını fiyat zammına yükleyip bizden mi çıkarmalılar ki?
Yinede eski âdet, yani Kültür Park vb. şehir içi merkezî yerlerden servis yapılmalı idi.
Ne ise. Biz gelelim Oto da giderken bizim belleğin tarihçe oluşumlarına kayıvermesine…
Sizlere de sunmam faydalı olur sanırım.
***.
Tabii ki çok uzun olan Panayırdan Fuar ‘a oluşumların tamamını anlatmaya yer yok. Şöyle bir özetleyivereyim.
Araştırmalar, önceleri “Pazar” olarak başlarken sonra gelişip tarihte ilk Panayırların M. Ö. 20000'li yıllarda kurulduğunu vurgular. Bunlar daha çok Orta-Doğu, yani Mezopotamya ve Suriye ile Mısır'da kurulmuş. Belli kentlerde ticaret kervanlarının bir araya gelmesiyle oluşan büyük pazarlar şeklinde oluşmuş..
Eski kavimler birbirleriyle alış veriş yapabilmek için belli yerlerde toplanır getirdikleri malları değiştirmek suretiyle ihtiyaçlarını karşılarmış. Kavimler, kabileler arasında savaş hali olsa bile panayır zamanında barış yapıp, alışverişte bulunurlarmış! Hz. Peygamberimizden (S.A.V.) çok önceki yıllar da dînî sebeplerle Mekke’ye gelenler burada kurulan panayıra katılırmış.
Hz. Peygamberimiz (S.A.V.) zamanında da Medine Pazarı adıyla meşhur bir Pazar kurulmuş. İslam toplumunun ticari ve iktisadi hayata ilişkin temel ilkelerinin oluşmasında bu pazarın payı büyük olmuş.
18. Yüzyılda Osmanlı devletinde Pazar ve panayırların daha da geliştiğini müşahede etmekteyiz.
Osmanlı panayır mekanları yerli ve yabancı, büyük ve küçük bir çok tüccarın buluşmasıyla toptan ve perakende ticaret yapar böylece Önemli bir mal sirkülasyonu oluşurmuş..
Panayırları organizasyon açısından ekonomik, ticarî ve sosyal olmak üzere iki kısım olarak görmek mümkün.
Osmanlı devleti, panayırlardan ayrı, esnafı kalkındırmak ve sanayiyi geliştirmek amacıyla sanayi sergileri açmışlar. Bu sergiler de önemli ölçüde amacına ulaşmış. Çünkü bu sergilerde yerli ve yabancı ürünler tanıtılmış, Avrupa ile kıyas yapma imkânı bulunmuş.
Batılı basın bu gelişme de Osmanlıya dikkat edilmesi üzerinde durmuş.
Çok sayıda Avrupalı ziyaretçi ve işadamı sergi dolayısıyla İstanbul’a gelmeye başlamış. Böylece yerli malların yabancı devletlerde pazar şansı da doğmuş,
Sergilenen ürünlerden ürün haritası çıkarılmış, bir yerde olmayan bir malın nereden temin edileceği noktasında katkı sağlanmış. Yerli iştirakçilerin birbirleriyle tanışma fırsatı da doğmuş.
Bu çerçevede Osmanlı Devleti’nde meşhur olmuş çok sayıda panayır olduğunu müşahede etmekteyiz. . Bunlar daha çok Rumeli’de bulunmakta. Uzuncaabad, Filibe, islimye, Silivri, Siroz panayırları en önemli panayırlar arasında görülmekte.
Rumeli’nin en büyük olan Uzuncaabad panayırı. Eylül’ün başında başlayıp bir-bir buçuk ay devam edermiş. Yabancı tüccarlardan daha çok İngiliz, Fransız Avusturyalı ve Saksonyalılar mal getirirmiş
Anadolu yakasında da Yapraklı, Zile, Amasya, Buca, Balıkesir ve Manyas panayırları büyük olmaktan geri kalmamış.
Panayırın bir eşi de Sergi şeklinde oluşmuş.
Osmanlı Devleti zamanı 1901 yılında Konya da Halı ve Kilim sergisinin yerli mallar sergisi niteliğini sağlarken…
Cumhuriyet devrinde Milli Sanayi Birliği tarafından Galatasaray Lisesi’nde düzenlenen ilk Yerli Mallar Sergisi, 11 Ağustos 1929 tarihinde açılır. Açılışı Deniz Orkestrası’nın çaldığı İstiklâl Marşı’ndan sonra BMM Başkanı Kâzım (Karabekir) Paşa, altın makasla sergiyi açar.
Konya’da 1952 de Sanayi Mektebinde ilk defa açılan ve bendenizin de mezunlar odasında sergilenen imalatımın bulunduğu Mobilya sergisi halkın takdirini kazanmıştı.
Türkiye’de ki panayırlarla tanışmam 1962 yılında önce Balıkesir sonra Bursa Panayırları olmuştu. Akşam gezdiğimiz ve çok kalabalık bulunan panayırda tüm ihtiyaç malları pazarlanırken eğlenceli yerlerde vardı.
***
Panayırdan Fuar’a dedim ama fuarı anlatmaya köşede yer kalmadı.
İleri yazılarımda, fuar kapanmış olsa da. Hem tarihi bilgileri hem de oluşumları konu etmek istemindeyim.
Beraber devamını izleriz İnşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Öyle yılda bir değil birkaç defa açılması Konya için Ekonomik, Turistik ve Tanıtım içermesi bakımından sevindirici mutluluk veren bir işlem
Her ne kadar şöyle - böyle oluyor gibi muhalif konuşmalar olsa da haklının hakkını vermek lazım.
Yıllardır bu mertebeye ulaştıramayanların sözlerine kulak tıkayıp Konya Ticaret Odası başkanlığına seçilişinden sonra.
Önce kültür sonrada Fuar açma yönünde hayli ileri adım atan Sayın Hüseyin Üzülmez’e destek veren Oda Meclis ve Yönetim üyeleri yanında tüm üyelerin bu çabalarını tebrik etmemek, “Konya’ya bir eser kazandırdınız” dememek elden gelmez düşüncesindeyim.
Bu yazımı geçtiğimiz Pazar günü yazmış Pazartesi de yayınlanacaktı ama gazetenin yoğun ilanı karşısında bu güne kalmış oldu.
O gün hazırladığım yazı da ki değindiklerimde değişiklik yapsam da. Öz aynı olarak yeniden yazıp, o günkü görüş müşahede ve düşüncelerimi de değiştirmeyen bir akışla tarihçe kısmına değinmeden sunmuş oluyorum.
***
Geçtiğimiz 10 Şubat Perşembe başlayıp Pazar günü sona eren 26. defa yerel değil Dünya ile yarış içinde, kaliteli imalatları ile fuar düzenleyen Konya Ayakkabıcılar Fuarını görme isteminde olmuştum..
Olmuştum ama mail ile yapılan davette nasıl gidileceği daha evvelki Fuar açılışlarında eski adı Fuar şimdi Kültür park’ın Alâeddin giriş kısmı önünden saat başı servis kalkacağı belirtilirken. Bu sefer bir kayıt konmamıştı.
Fuar düzenleyen şirket ofisine yaptığım telefon müracaatıma “Servis Kunduracılar sanayi önünden kalkıyor” deyince gitme imkânımın zorlandığını düşünerek üzülmedim değil.
Önceki yazımda da konu olan, “Konya Ulaşım yetersizliği”. Burada da belirginleşmekte
Fuara iştirak edip etmediğini sormak istediğim ayakkabı imal ve satış firması sahiplerinden Mak. Müh. Sayın İslâm Bolanyığ ile konuşma sırasında “Ben giderken alayım seni” deyince memnun olmuştum.
Otoda ki sohbetimde, servis işinin uzağa alınmasını irdelemiştim ama meğer işin şeklinde değişim varmış.
Bu fuar Halk gezimi ve alış verişi için değil. Tamamen “Toptan sipariş alımları” için yapılmış. Bu bakımdan kendim bile gidebilse idim Fuar içine alınmayacağımı da öğrenmiş oldum. Yani kabaca sı sadece dünyanın her yerinden gelen de olsa. Toptan sipariş alma işlemi için yapılmakta!
İşte bir yaşımıza daha girerek haylice iftihar ettim. Nereden nereye diye!
Toptan perakende satış veya malını göstermek için fuar iştiraklerin de, ne kadar ileri bir adım atılmış ki?
Hem de Konya yani bir Anadolu şehrinde Sadece toptancılar için olabilme işlemini ortaya koymuş olmakta.
Bir firma sahibi olmadığınız zaman içeri alınamayan ama müsamahada edilenler olsa da teşhir yerlerine meşgul etmemeleri için alınamayanları gördükçe de pek hoşnut olamadım.
Yinede bir yanlışlık varlığı meydanda!
Satıcı firma sahipleri illâki otosu ile gelir kaydı yok. Uzak yerden uçak veya başka ulaşımla gelmiş olabilir Konya’nın ulaşım istasyonlarına.
Bu kimseler illâki bir taksi tutup da masrafını fiyat zammına yükleyip bizden mi çıkarmalılar ki?
Yinede eski âdet, yani Kültür Park vb. şehir içi merkezî yerlerden servis yapılmalı idi.
Ne ise. Biz gelelim Oto da giderken bizim belleğin tarihçe oluşumlarına kayıvermesine…
Sizlere de sunmam faydalı olur sanırım.
***.
Tabii ki çok uzun olan Panayırdan Fuar ‘a oluşumların tamamını anlatmaya yer yok. Şöyle bir özetleyivereyim.
Araştırmalar, önceleri “Pazar” olarak başlarken sonra gelişip tarihte ilk Panayırların M. Ö. 20000'li yıllarda kurulduğunu vurgular. Bunlar daha çok Orta-Doğu, yani Mezopotamya ve Suriye ile Mısır'da kurulmuş. Belli kentlerde ticaret kervanlarının bir araya gelmesiyle oluşan büyük pazarlar şeklinde oluşmuş..
Eski kavimler birbirleriyle alış veriş yapabilmek için belli yerlerde toplanır getirdikleri malları değiştirmek suretiyle ihtiyaçlarını karşılarmış. Kavimler, kabileler arasında savaş hali olsa bile panayır zamanında barış yapıp, alışverişte bulunurlarmış! Hz. Peygamberimizden (S.A.V.) çok önceki yıllar da dînî sebeplerle Mekke’ye gelenler burada kurulan panayıra katılırmış.
Hz. Peygamberimiz (S.A.V.) zamanında da Medine Pazarı adıyla meşhur bir Pazar kurulmuş. İslam toplumunun ticari ve iktisadi hayata ilişkin temel ilkelerinin oluşmasında bu pazarın payı büyük olmuş.
18. Yüzyılda Osmanlı devletinde Pazar ve panayırların daha da geliştiğini müşahede etmekteyiz.
Osmanlı panayır mekanları yerli ve yabancı, büyük ve küçük bir çok tüccarın buluşmasıyla toptan ve perakende ticaret yapar böylece Önemli bir mal sirkülasyonu oluşurmuş..
Panayırları organizasyon açısından ekonomik, ticarî ve sosyal olmak üzere iki kısım olarak görmek mümkün.
Osmanlı devleti, panayırlardan ayrı, esnafı kalkındırmak ve sanayiyi geliştirmek amacıyla sanayi sergileri açmışlar. Bu sergiler de önemli ölçüde amacına ulaşmış. Çünkü bu sergilerde yerli ve yabancı ürünler tanıtılmış, Avrupa ile kıyas yapma imkânı bulunmuş.
Batılı basın bu gelişme de Osmanlıya dikkat edilmesi üzerinde durmuş.
Çok sayıda Avrupalı ziyaretçi ve işadamı sergi dolayısıyla İstanbul’a gelmeye başlamış. Böylece yerli malların yabancı devletlerde pazar şansı da doğmuş,
Sergilenen ürünlerden ürün haritası çıkarılmış, bir yerde olmayan bir malın nereden temin edileceği noktasında katkı sağlanmış. Yerli iştirakçilerin birbirleriyle tanışma fırsatı da doğmuş.
Bu çerçevede Osmanlı Devleti’nde meşhur olmuş çok sayıda panayır olduğunu müşahede etmekteyiz. . Bunlar daha çok Rumeli’de bulunmakta. Uzuncaabad, Filibe, islimye, Silivri, Siroz panayırları en önemli panayırlar arasında görülmekte.
Rumeli’nin en büyük olan Uzuncaabad panayırı. Eylül’ün başında başlayıp bir-bir buçuk ay devam edermiş. Yabancı tüccarlardan daha çok İngiliz, Fransız Avusturyalı ve Saksonyalılar mal getirirmiş
Anadolu yakasında da Yapraklı, Zile, Amasya, Buca, Balıkesir ve Manyas panayırları büyük olmaktan geri kalmamış.
Panayırın bir eşi de Sergi şeklinde oluşmuş.
Osmanlı Devleti zamanı 1901 yılında Konya da Halı ve Kilim sergisinin yerli mallar sergisi niteliğini sağlarken…
Cumhuriyet devrinde Milli Sanayi Birliği tarafından Galatasaray Lisesi’nde düzenlenen ilk Yerli Mallar Sergisi, 11 Ağustos 1929 tarihinde açılır. Açılışı Deniz Orkestrası’nın çaldığı İstiklâl Marşı’ndan sonra BMM Başkanı Kâzım (Karabekir) Paşa, altın makasla sergiyi açar.
Konya’da 1952 de Sanayi Mektebinde ilk defa açılan ve bendenizin de mezunlar odasında sergilenen imalatımın bulunduğu Mobilya sergisi halkın takdirini kazanmıştı.
Türkiye’de ki panayırlarla tanışmam 1962 yılında önce Balıkesir sonra Bursa Panayırları olmuştu. Akşam gezdiğimiz ve çok kalabalık bulunan panayırda tüm ihtiyaç malları pazarlanırken eğlenceli yerlerde vardı.
***
Panayırdan Fuar’a dedim ama fuarı anlatmaya köşede yer kalmadı.
İleri yazılarımda, fuar kapanmış olsa da. Hem tarihi bilgileri hem de oluşumları konu etmek istemindeyim.
Beraber devamını izleriz İnşallah.
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.