Özlenen İlim Yayma ve Uygulamalı Üniversite!
2010 Ekim ayında Konya’da devletin veya özel kişilerin değil Konyalıların ki KTO mensuplarının yarı resmî sayılabilen özel bir Üniversite’miz açılmıştı.
Açılan bu KTO Karatay Üniversitesi. Konya’nın bağrına yerleşen ilim ve bilim yuvalarından biri olmakla beraber. Özgün bir nitelikli olacağı görüşü ortada geziniyordu!
“KTO Karatay Üniversitesi” ismi ile öğretime açılan bu üniversitenin açılışı dolayısıyla 11.10.2010 günü yayınlanan “KTO Karatay Üniversitesinin Yörüngesi” başlıklı yazımda bazı noktalar üzerinde duruyordum.
https://www.merhabahaber.com/Ahmet_Guldag+KTO_Karatay_Universitesinin_Yorungesi_yazi4007.html
“Bu yuvayı kurmakla görevli Mütevelli Heyet ve Rektörlük yanında öğretim üyelerinin içinde bekleyip umduğumuz bir yörüngesi içine gireceği ile belirtilmekte…” derken ilave ediyordum.
“Dünyada ilim ve bilim yuvası olmasında ilerleme kaydeden Üniversite kurumlarının T. C. bulunanlar da aynı mealde gitmekte iken bu yöne birde maalesef ideoloji yörüngesi ilave ederek nerede ise asıl yörüngeyi bırakıverme temayülünü yeğlediler ve hâlâ bir kısmı devamda direnmekte.
Bu yüzden de yüzümüzün akı ile ön sıralarda görmek istediğimiz ilim yuvalarımız bu yol üzerinde olunca…
Dünya üniversitelerindeki başarı sırasının beş yüzüncüden daha aşağılara inmekteler…”
Açılış günü Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Hüseyin Üzülmez “Konya’da Ticaret ve bilhassa sanayi gelişiminde İlim ve Bilim’in daha ileri giderek asrın gelişimine katkısı ancak öğrenimle olabileceği ve bu öğrenimlerin dışarıda ki gelişmelerle kaynaşması ile bir bütünlük göstermesinin büyük rol oynayacağı düşüncesiyle. Bir ilim ve İşletmeciliğin kaynaşmasını sağlamayı düşünerek adım attık.” Derken Üniversitenin Rektörü Sayın Pof. Dr. Mehmet Babaoğlu da “Üniversitemiz; bu tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkan ve aynı zamanda modern bilimleri kullanarak sanayi ve ticaret kesimleriyle işbirliği içinde ‘birlikten sinerji (görevdeşlik) üretecek’ bir misyon üniversitesi olacaktır. Ülkemizde benzer misyona sahip çok az sayıda üniversiteden birisiyiz.”
İşte özlediğimiz ve aslında olması gereken Öğretim yuvasının amaçları.
Yalnız belirtmek istediğim bir nokta var
Yılların tecrübe ve müşahedelerim meşhur Atasözümüzü hatırlatır.
“Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" deyimi manasında bu sözlerin sadece konuşmalarda kalmaması.” Diyerek noktalamıştım.
Rektör Sayın Babaoğlu bu yazıma teşekkür eden bir yazısı ile Bu yolda gideceklerini tekraren vurgulamışlardı.
***
Aradan bir öğrenim yılı geçti. Ne öğretim üyelerinin nede öğrencilerinin bir ideolojik hareketlerine rastlamadığımız gibi.
Öğrencilere tanınan maliyeti de yüksek yardımlar yanında Konya Sanayî ve Ticarî yaşamına geriden bakarak değil bizzat girerek ilim kaynaşması yaptıklarını hatta onlar için seminerler hazırlama yanında tebliğler yayınlama yoluna gidildiğini herhalde hep beraber müşahede ettik.
Mesela;
KTO Karatay Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (KARSEM) tarafından verilen “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleri” çalışması olarak Konya’da ki cirolarına göre belirledikleri ilk 5000 şirkete mektup ve anket formu göndererek işbirliği yapma isteklerini iletmelerinde…
Bu şirket mensuplarının içe kapanık değil çok ileri görüşler teatisi içinde çeşitli teklifler yaptığını bizzat Üniversitede görerek gurur duydum.
Bu dış uygulama ile Ticaret ve sanayide Konya’nın daha ileri derecelere nasıl ulaşabileceği üzerinde de seminer düzenlemeleri yapan Üniversite Sanayi yerlerinde Öğrencilerin bizzat uygulamalarına iştirak etmelerini de sağlayarak, öğrenimin kaliteli daha doğrusu sıra başında öğrenip imtihan sonu unutulan işlemin dışında faydalı bir işlem yaptıkları müşahedem içinde oldu.
Yani üniversite laboratuarlarında öğrenimle kalınmayıp piyasa uygulamasını da uygulamaları öğrencilerin mezuniyet sonu hemen uyuşma içine girebilmelerini sağlamakta.
Hele bizzat müşahede ettiğim Adli oluşum hayretle karşılanabilir.
Öyle rol yapan artistler getirip mahkeme kurma değil…
Bizzat aslî mahkeme heyeti olarak hâkimler, Savcı, Sanık ve tanıkların bulunduğu duruşma resmi ve hakikate dayanak özel duruşma salonunda olmakta.
Tabii dinleyicisi de arkada ki sıralarında oturan Hukuk kısmı öğrencileri!
Mühendislik bölümleri öyle Mimar- Mühendis bölümü değil.
Günün en üst düzey teknolojisi olan içinde, Makine, Elektrik-Elektronik ve bilgisayar mühendisliğinin entegre edilmesiyle ortaya çıkan “Mekatronik” bölümünün laboratuarı bir şaheser denilse yeridir.
Burada yapılan ROBOT yürürken tekme atılınca kendini dengeleme içinde olması hayret verici nitelikte.
Aslında bu bölümde saydığımız mühendislik kısımlarının ayrı ayrı fakülteleri de mevcut ama burası daha ileri bir teknoloji ilmine gidişi gözden kaçmaz.
***
Ya öğrencilere uygulanan işlemler? Bendenizi bile “Neye erken doğdum da ulaşamadım bunlara” düşüncesinden geri bırakmıyor!
Çok geniş bir kütüphanede Osmanlı yazılı kitaplar bile mevcut ama bunları okuyan öğrenci var mı? Aslında Arap harflerine olan düşmanlığımız tarihi pek çok belge ve kitapların okunamamasından bilincini kaybetmiş durum da. Bunu da ele almakta fayda var diye düşünürüm.
Hele şimdi “Üniversiteye girişte yüksek başarı bursu” insanı “ah aaah neye bu günlerde olamadım” demenin bir katresi.
Hem oku hem de 2000TL aylık al! Bizim İstanbul gibi yerde bir odada beş kişi bulgur pilavı ve kuru fasulye ile geçinirken birde sarfı kazanabilmek günleri nerelerde kaldı?
Birde her öğrenciye verilen Bilgisayar! Ağzımızı sulandırmaz yutkunmaz mıyız?
Bakın bendeniz bu yazıyı yazarken Türkiye “YGS Türkiye şampiyonu Mahmut Bilal DOĞAN” diğer bütün üniversiteleri tetkik ederek kararını bu üniversiteye başvurma temayülünün basın toplantısını yapıyor.
300 öğrenci ile başlayan Üniversite bu yıl 800’e çıkarılmış. Gelişmek içinde çırpınma var ama…
Maalesef ulaşamadıkları hâlbuki Konya yanında hem öğrenci hem de hakla hizmet verecek işlemdeki isteklerinin geri çevrilmesi insanı düşündürüyor! İlerde anlatırım bu önemli işlemi inşallah
Köşem sona erdiği için diğer bölüm ve çalışmaları ilerde yazarım derken Rektör Sayın Babaoğlu’nun bir sözü ile sona erdirmiş olayım.
“Konya’nın meseleleri, bu meseleleri kendine dert edinmiş kişilerin çoğalması ile neticeye varır.
Biz Önce Konya sonra Türkiye ve daha sonra Dünya’ya hizmet edecek ilim ve bölümler için uğraş içindeyiz”
Evet, bir yıl evvel “sütten ağzımız yanmıştı…” dedik ama oluşumlar özlediğimiz bir üniversiteyi ortaya çıkarıverdi.
Darısı diğerlerinin başına…
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Açılan bu KTO Karatay Üniversitesi. Konya’nın bağrına yerleşen ilim ve bilim yuvalarından biri olmakla beraber. Özgün bir nitelikli olacağı görüşü ortada geziniyordu!
“KTO Karatay Üniversitesi” ismi ile öğretime açılan bu üniversitenin açılışı dolayısıyla 11.10.2010 günü yayınlanan “KTO Karatay Üniversitesinin Yörüngesi” başlıklı yazımda bazı noktalar üzerinde duruyordum.
https://www.merhabahaber.com/Ahmet_Guldag+KTO_Karatay_Universitesinin_Yorungesi_yazi4007.html
“Bu yuvayı kurmakla görevli Mütevelli Heyet ve Rektörlük yanında öğretim üyelerinin içinde bekleyip umduğumuz bir yörüngesi içine gireceği ile belirtilmekte…” derken ilave ediyordum.
“Dünyada ilim ve bilim yuvası olmasında ilerleme kaydeden Üniversite kurumlarının T. C. bulunanlar da aynı mealde gitmekte iken bu yöne birde maalesef ideoloji yörüngesi ilave ederek nerede ise asıl yörüngeyi bırakıverme temayülünü yeğlediler ve hâlâ bir kısmı devamda direnmekte.
Bu yüzden de yüzümüzün akı ile ön sıralarda görmek istediğimiz ilim yuvalarımız bu yol üzerinde olunca…
Dünya üniversitelerindeki başarı sırasının beş yüzüncüden daha aşağılara inmekteler…”
Açılış günü Mütevelli Heyet Başkanı Sayın Hüseyin Üzülmez “Konya’da Ticaret ve bilhassa sanayi gelişiminde İlim ve Bilim’in daha ileri giderek asrın gelişimine katkısı ancak öğrenimle olabileceği ve bu öğrenimlerin dışarıda ki gelişmelerle kaynaşması ile bir bütünlük göstermesinin büyük rol oynayacağı düşüncesiyle. Bir ilim ve İşletmeciliğin kaynaşmasını sağlamayı düşünerek adım attık.” Derken Üniversitenin Rektörü Sayın Pof. Dr. Mehmet Babaoğlu da “Üniversitemiz; bu tarihi ve kültürel mirasımıza sahip çıkan ve aynı zamanda modern bilimleri kullanarak sanayi ve ticaret kesimleriyle işbirliği içinde ‘birlikten sinerji (görevdeşlik) üretecek’ bir misyon üniversitesi olacaktır. Ülkemizde benzer misyona sahip çok az sayıda üniversiteden birisiyiz.”
İşte özlediğimiz ve aslında olması gereken Öğretim yuvasının amaçları.
Yalnız belirtmek istediğim bir nokta var
Yılların tecrübe ve müşahedelerim meşhur Atasözümüzü hatırlatır.
“Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer" deyimi manasında bu sözlerin sadece konuşmalarda kalmaması.” Diyerek noktalamıştım.
Rektör Sayın Babaoğlu bu yazıma teşekkür eden bir yazısı ile Bu yolda gideceklerini tekraren vurgulamışlardı.
***
Aradan bir öğrenim yılı geçti. Ne öğretim üyelerinin nede öğrencilerinin bir ideolojik hareketlerine rastlamadığımız gibi.
Öğrencilere tanınan maliyeti de yüksek yardımlar yanında Konya Sanayî ve Ticarî yaşamına geriden bakarak değil bizzat girerek ilim kaynaşması yaptıklarını hatta onlar için seminerler hazırlama yanında tebliğler yayınlama yoluna gidildiğini herhalde hep beraber müşahede ettik.
Mesela;
KTO Karatay Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (KARSEM) tarafından verilen “Uygulamalı Girişimcilik Eğitimleri” çalışması olarak Konya’da ki cirolarına göre belirledikleri ilk 5000 şirkete mektup ve anket formu göndererek işbirliği yapma isteklerini iletmelerinde…
Bu şirket mensuplarının içe kapanık değil çok ileri görüşler teatisi içinde çeşitli teklifler yaptığını bizzat Üniversitede görerek gurur duydum.
Bu dış uygulama ile Ticaret ve sanayide Konya’nın daha ileri derecelere nasıl ulaşabileceği üzerinde de seminer düzenlemeleri yapan Üniversite Sanayi yerlerinde Öğrencilerin bizzat uygulamalarına iştirak etmelerini de sağlayarak, öğrenimin kaliteli daha doğrusu sıra başında öğrenip imtihan sonu unutulan işlemin dışında faydalı bir işlem yaptıkları müşahedem içinde oldu.
Yani üniversite laboratuarlarında öğrenimle kalınmayıp piyasa uygulamasını da uygulamaları öğrencilerin mezuniyet sonu hemen uyuşma içine girebilmelerini sağlamakta.
Hele bizzat müşahede ettiğim Adli oluşum hayretle karşılanabilir.
Öyle rol yapan artistler getirip mahkeme kurma değil…
Bizzat aslî mahkeme heyeti olarak hâkimler, Savcı, Sanık ve tanıkların bulunduğu duruşma resmi ve hakikate dayanak özel duruşma salonunda olmakta.
Tabii dinleyicisi de arkada ki sıralarında oturan Hukuk kısmı öğrencileri!
Mühendislik bölümleri öyle Mimar- Mühendis bölümü değil.
Günün en üst düzey teknolojisi olan içinde, Makine, Elektrik-Elektronik ve bilgisayar mühendisliğinin entegre edilmesiyle ortaya çıkan “Mekatronik” bölümünün laboratuarı bir şaheser denilse yeridir.
Burada yapılan ROBOT yürürken tekme atılınca kendini dengeleme içinde olması hayret verici nitelikte.
Aslında bu bölümde saydığımız mühendislik kısımlarının ayrı ayrı fakülteleri de mevcut ama burası daha ileri bir teknoloji ilmine gidişi gözden kaçmaz.
***
Ya öğrencilere uygulanan işlemler? Bendenizi bile “Neye erken doğdum da ulaşamadım bunlara” düşüncesinden geri bırakmıyor!
Çok geniş bir kütüphanede Osmanlı yazılı kitaplar bile mevcut ama bunları okuyan öğrenci var mı? Aslında Arap harflerine olan düşmanlığımız tarihi pek çok belge ve kitapların okunamamasından bilincini kaybetmiş durum da. Bunu da ele almakta fayda var diye düşünürüm.
Hele şimdi “Üniversiteye girişte yüksek başarı bursu” insanı “ah aaah neye bu günlerde olamadım” demenin bir katresi.
Hem oku hem de 2000TL aylık al! Bizim İstanbul gibi yerde bir odada beş kişi bulgur pilavı ve kuru fasulye ile geçinirken birde sarfı kazanabilmek günleri nerelerde kaldı?
Birde her öğrenciye verilen Bilgisayar! Ağzımızı sulandırmaz yutkunmaz mıyız?
Bakın bendeniz bu yazıyı yazarken Türkiye “YGS Türkiye şampiyonu Mahmut Bilal DOĞAN” diğer bütün üniversiteleri tetkik ederek kararını bu üniversiteye başvurma temayülünün basın toplantısını yapıyor.
300 öğrenci ile başlayan Üniversite bu yıl 800’e çıkarılmış. Gelişmek içinde çırpınma var ama…
Maalesef ulaşamadıkları hâlbuki Konya yanında hem öğrenci hem de hakla hizmet verecek işlemdeki isteklerinin geri çevrilmesi insanı düşündürüyor! İlerde anlatırım bu önemli işlemi inşallah
Köşem sona erdiği için diğer bölüm ve çalışmaları ilerde yazarım derken Rektör Sayın Babaoğlu’nun bir sözü ile sona erdirmiş olayım.
“Konya’nın meseleleri, bu meseleleri kendine dert edinmiş kişilerin çoğalması ile neticeye varır.
Biz Önce Konya sonra Türkiye ve daha sonra Dünya’ya hizmet edecek ilim ve bölümler için uğraş içindeyiz”
Evet, bir yıl evvel “sütten ağzımız yanmıştı…” dedik ama oluşumlar özlediğimiz bir üniversiteyi ortaya çıkarıverdi.
Darısı diğerlerinin başına…
***
Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.