Muhterem kardeşlerim, on bir ayın sultanı Ramazan Ayı’nın arifesindeyiz. Bu sebeple rahmet deryası ufku kapladı; sağanak sağanak üzerimize doğru yükselmeye başladı. Bunu Ramazan Ayı hazırlıklarından anlıyoruz. Ümmet-i Muhammed, Ramazan Ayı’nı Medine halkının hicret esnasında Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimizi karşıladığı gibi karşılamak için hazırlıklar içerisindedir. Dolayısıyla bu rahmetten azami derecede faydalanalım. Ramazan ayı, hicri takvim esas alındığı için her sene on gün önce gelir; dolayısıyla yaz gününün sıcaklığına ve uzun günlere de rastlamaktadır.
Bu Ramazan ayını Ağustos’un sıcaklarında misafir edeceğiz, bu, mümin için bir gevşeklik vesilesi olmasın ve oruç tutmaktan caydırmasın; çünkü günahlarımız bu ayda yanacak ve bu ayda arınmış olcağız, zaten Ramazan’ın manası, şiddetli sıcaklık manasına olan “Ramd” kökündendir. Güneşin ısısının şiddetine Ramdâ denilir. Ramazan, günahları yaktığı için bu ismi almıştır. (Es-Sâbûnî, Saffetü’t-tefasir, tefsirlerin Özü, C.1,s.223).
İşverenler, bu durumu göz önüne alarak işçisinin yükünü hafifletmesi gerekir. İşçi ve memurlar yıllık iznini bu ayı iyi değerlendirmek amacıyla kullanırsa daha güzel olur.
 Bu ayı fırsat bilerek piyasayı yükseltmek doğru değil, esnaf kardeşlerimizin buna dikkat edeceğine inanıyorum. Hatta bu mübarek ayda bir miktar malların fiyatını düşürmek berekete ve rahmete vesile olacağına ve bu ayın rahmetinden faydalanmaya katkıda bulunacağına inanmaktayım.
Yolculuk veya hastalık vesilesiyle oruç tutamayan kardeşlerimiz, oruçlarını alenen kaldırımlarda ve görünen yerlerde yememeli, münasip bir yerde yemeleri ve içmeleri uygun olur. Geçen senelerde kaldırımda yürürken su içen iki delikanlı ile karşılaştım, onlara selam verdim, hal ve hatırlarını sordum, Ramazan ayında olduğumuzu ve alenen bu şekilde oruç yemenin rahmet ayına meydan okumak olduğunu kendilerine hatırlattım. Şöyle cevap verdiler: “Hocam, biz seferiyiz, bu nedenle oruç tutamadık, alenen oruç yemenin bu manada olduğunu bilmiyorduk, teşekkür ederiz” dediler.
Gene geçen senelerde sanayide çalışan bir grup işçinin durakta sigara içtiklerini gördüm, selam verince sigara içenler sigaralarını arkalarına sakladılar, biri, “Hocam, neden oruç tutmuyorsunuz? diyeceksin herhalde” dedi. Hayır, dedim, hal hatırınızı sormak istiyorum, bir de ne işle meşgul olduğunuzu soracaktım, dedim. Hal hatırlarını sorup ne işle meşgul olduklarını öğrendikten sonra Ramazan ayında kaldırımda yürürken alenen su içenlere söylediğimi söyledim. Kendilerine bir mazeretlerinin olup olmadığını sordum, olmadığını söylediler ve niçin oruç tutmadıklarını sorduğumda şöyle cevap verdiler: “Hocam, cehalet ve tembellikten dolayı oruç tutmadık.” dediler. Ve bir daha bu şekilde alenen sigara içmeyeceklerini ifade ettiler ve bizi uyardığınız için teşekkür ederiz, dediler.
Bunları niye anlatıyorum, oruç tutan mümin, gücü yeterse usulüne uygun bizim gibi tebliğ görevini ihmal etmemeli; çünkü oruç tutmayan bu insanlar mümindirler, cehaletten ve tembellikten dolayı Ramazan ayında alenen kaldırımlarda yiyip içmekte ve duraklarda sigara içmektedirler.
Kızmakla, kınamakla olmaz, tebliğ metoduna uygun uyarmakla onların bilmeyerek rahmet ayına meydan okumalarını ve manevi atmosferin zedelenmesine vesile olmalarını önlenmiş oluruz ve kardeşlik bağının da kuvvetlenmesine katkıda bulunmuş oluruz.
Cenab- Allah bizleri oruç tutmadığı halde oruç tutmayanlarla kavga eden kardeşlerimizden etmesin ve bu rahmet ayının manevi atmosferinden fazlasıyla istifade eden kardeşlerimizden eylesin.
Bu girişten sonra nasip olursa inşallah Pazartesi günü konu ile ilgili ayetleri daha sonra hadis-i şerifleri açıklayacağız.
Bütün Müslüman kardeşlerimin on bir ayın sultanı Ramazan ayını tebrik eder, hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan dilerim.