Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Önce vatan

Önce vatan

Şanlı mâzimizden âtiye… Ağustos ayı bilindiği üzere, zaferler ayı olarak anılır. 26 Ağustos 1071 - Malazgirt Zaferinden bu yana târihimiz üstün başarılarla doludur. Şöyle bir hatırlarsak; 11 Ağustos 1473 - Otlukbeli Zaferi, 23 Ağustos 1514 – Çaldıran Zaferi, 24 Ağustos 1516 – Mercidabık Zaferi, 29 Ağustos 1521 - Belgrad Fethi, 29 Ağustos 1526 – Mohaç Zaferi, 1 Ağustos 1571 - Kıbrıs Fethi gerçekleşmiştir. Biz bu zaferlerin ilkine kısaca değinelim isteriz sonra asıl konumuza gireceğiz;

Ağustos ayının son haftası bizlere, Anadolu’nun ebedi yurdumuz olmasını temin eden ‘Malazgirt Zaferi’nin kazanıldığı zaman dilimini hatırlatıyor. Geçmişte 1071 den bu yana; hak, adâlet, rahmet ve barış merkezli medeniyetin temelleri Malazgirt’te atılmıştır. Millet olarak bu sağlam mâzi, bizi istiklal ekseninde, bağımsızlık yolunda, emin adımlarla ilerleterek bugünlere taşımıştır. Zaman değişmesine rağmen millet olarak hürriyetimiz adına sâhip olduğumuz yiğitlik ve cesâretimiz değişmemiştir. 

Nitekim bu necip millet, , bağımsızlığından asla tâviz vermeyeceğini, 15 Temmuz’da canı pahasına da olsa, 250 şehid vererek göstermiştir. Bugün gerçekleşen sınır ötesi operasyonlar, denizlerde devam eden Mavi Vatan’ı koruma ve savunma kararlılığı tatbikatları, Yunanistan’a tıpkı eskisi gibi haddini bildirme hamleleri, kuzeyimizde her an etrâfa yayılabilecek Rusya-Ukrayna Savaşı’nda yürütülen cesur, uzlaşmacı, dünya huzurunu sağlayıcı barışçıl politikalar, Afrika ve dünyânın diğer mazlum coğrafyalarında ülke olarak düşenin elinden tutan yapıcı, paylaşımcı yardım edici, olumlu katkılar, millet olarak köklerimizde vâr olan şerefli ve asil medeniyetimizin günümüze yansımalarıdır. Hep denir; ‘Târih tekerrürden ibârettir’ diye ya, işte bugün yaşananlar, geçmişin fazilet izleridir. Mâzi birikimlerimiz, âtideki tefekkür ufkumuza ışık tutar.

Bugün çevremizdeki felâketlerden dolayı millet olarak vatanımıza, devletimize, insanımıza sâhip çıkmalı ve bunun için her türlü fedâkarlığı ifâ etmeliyiz. Ecdâdımız bu vatanı bize, canları pahasına bıraktılar. Ünlü şair Mithat Cemal KUNTAY, bu hakikat için şöyle der; ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer uğrunda ölen varsa; Vatandır.’  Zâten bir vatanın yurt olabilmesi için şehid kanlarıyla sulanması şarttır. Ancak böyle olunca o vatan kutsal hüviyetine girer. Gerektiğinde vatan savunmasında gencinden yaşlısına, erkeğinden kadınına hepsine ihtiyaç duyulur. 

Asrısaadetten bu yana, -daha geçtiğimiz senelerde- 15 Temmuz’a kadar, aziz vatan ve din için hep destansı mücâdeleler verilmiştir. Uhud savaşında Rasûlullah aleyhissalâtu vesselâm’ın önünde-arkasında pervâne gibi dönen Hamzalar, Mus’abların yanı sıra Nesibeler gibi hanım mücâhideler vardı. Kurtuluş savaşında cephede savaşan nice yiğitlerin yanında, cephe gerisinde onlara pek çok yönlü hizmet veren Kara Fatmalar, Şerife bacılar vardı. En son 15 Temmuz’da kamyonuyla memleket selâmeti için mücadeleye koşan bacılarımız vardı. Dolaysıyla ülke bağımsızlığı için hürriyetimiz adına topyekûn mücâdele şart. Ama her şeyden önce; ‘Vatan şart.’ Vatan müdafaası için de, ülke insanına vatanseverlik duygusunun aşılanması gerekiyor.

Önce vatan çünkü vatan olmadan din, iman yaşanamaz, ibâdetler yerine getirilemez, âileler huzur içinde hayatlarını sürdüremez. O sebeple önce vatan. Peki, nedir vatan? Vatan, bir milletin hayâtını ikâme ettirdiği, maddi ve mânevî ihtiyaçlarının karşılandığı, varlığına çok şey borçlu olduğu topraklardır. Tabi bu topraklar alelâde topraklar değildir, uğruna canlar fedâ edilerek âdeta kanla sulanmış aziz vatan topraklarıdır. Ne der şâir;

‘Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda!

Cânı canânı, bütün varımı alsın da Hûda,

Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüda.’

Aziz vatanımıza canımız fedâ.

Cumânız mübârek ola.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi