Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

Nostaljideki Antalya ve Anılarım

Nostaljideki Antalya ve Anılarım

Antalya’da bulunmam dolayısıyla Antalya’ya ilk gelişimde ki anılarımı sunmak isterim.

***

1957 Nisan ayında DSİ 4. Bölge Müdürlüğü’nce vazifelendirilerek gönderdiğim Antalya’ya resmi oto ile Isparta ve Burdur’dan dolaşarak ancak gelebilmiş yolda Çeltik ve Çubuk varyantlarını on km. hızla geçebilmiştik.

O günden bu yana kâh vazifeli kâh turist gibi her yıl gelerek Antalya ve dolaylarının misafiri olmuş ve devam etmekteyim.

***

Gerek1957-1959 arası DSİ 4. Bölge Müdürlüğü’ndeki gerekse 1959-1960 yılları TCK 3. Bölge (Karayolları) deki vazifem dolayısıyla bölgelerimize bağlı olan Antalya ve dolaylarına gelmem eksik olmazdı.

O yıllarda Antalya tüm hudutları ile bu müesseselerin şube şeflikleri, Konya’da bulunan DSİ ve TCK Bölge Müdürlükleri’nin vazife kapsamı içinde idi.

1960 yılı sonlarında bu bölgede Konya Bölge Müdürlükleri’nden ayrılarak Antalya Bölge Müdürlükleri kurulmuştu.

Konya bölgesinden ayrılsa da yine de 1965 yılına kadar karayollarında ki vazifem sırasında da geliş gidişler eksik olmadı.

Birkaçyıl evveli bir dairem olunca, her yıl arada bir gelmekte dağ ve deniz manzarası seyretmekteyim.

***

1957 yılında DSİ vazifelilerinden olarak Antalya-Serik- Manavgat dolaylarında ki su kanalları projelendirilmesi ile vazifelendirilmiştim.

O zamanlar Antalya’ya geliş çok zor olduğundan mı nedense. Antalyalılar kusura bakmasın tek veya iki katlı ahşap evlerle dolu olup bir ilçe manzarası veriyordu.

Kepez tamamen çam ormanlığı Konyaaltı şehrin dışında zor gidilebilen yerdi.

***

1958 yılı ve sonrası TCK yani Karayolları vazifelilerinden olarak Gazipaşa’da kurulmuş olan ve Kurs Proje ismi ile anılan Alanya- Gazipaşa Yolu Şantiyesi ve çalışmaları ile ilgimiz vesilesiyle bu dolaylarda dolaşmış olurduk.

Olurduk olmasına da, o günler nasıl gelip gidebilmekte idik Alanya ve Gazipaşa’ya?..

***

Bu günlerin standart yolları, yer yer bölünmüş yol dediğimiz çift yollarda nerede ise 150 Km/sa. hızla çıkarak seyreden otolarla değildi herhalde.

Bizler resmi vasıtalarla gelebilmekte iken, vatandaş nasıl gelir giderdi diğer şehirlerden Antalya ve dolaylarına bilir miydiniz?

Dedelerimiz ve onların dedeleri, “Aksekilidir aslımız. Çin’e gider delik feslimiz” diyen Aksekililerin…

 Deve kervanları ile gelip gitmişlerdir ama daha sonra ki yıllarda yeni oluşumlar içinde bırakılan deve kervanların yerine nelerle ve nasıl seyahat edebilmişler merak eder misiniz?

Yoksa “Canım olan olmuş giden gitmiş gelen gelmiş. Şimdi nerede ise ileri yıllarda belki füze gibi vasıtalarla seyahat edeceğiz belki” deyip üzerinde durmaya değmez mi dersiniz?

Balat semtine kadar normal İzmir hattı treninden inip bekleyen dar demiryolundan gidecek trene binip Burdur ve Isparta’ya varılırmış.

Oradan Antalya’ya gitmek için bir kamyon veya deve kervanı ile gidilebilirmiş.

***

Antalya’da yanlış hatırlamıyorsam galiba 1940’lı yıllarda Antalya Valisi olan Haşim İşcan tarafından şehrin dışında, bu gün hâlâ hizmet vermede birincilik derecesinde Karaalioğlu (Karaoğlan) parkını yapmış.

***

 Karaalioğlu Parkı, falezlerin üzerinde, çeşitli ağaç türlerini ve büyük bir çiçek sergisini içinde barındıran ve kentsel hafızada önemli yeri olan bir `Kent balkonu` niteliğinde olmakta idi.

Ne yazık ki zaman zaman içinde yapılan yanlış müdahalelerle yıllar evvelki özgün niteliğini kaybetmiş görülmekte.

***

Park içindeki tek katlı Türk sanatını simgeleyen bir Belediye Binası vardı. Konya’da ki özgün Belediye binasını yıkmaları yerine buraya dokunulmamış.

Ve halen yeni bina tamamlanamadığı için Büyükşehir Belediyesi burada hizmete devam.

Diğer merkez ilçe belediyeler ise yeni ve konforlu binalara sahip durumda.

***

Beton bina olarak 1957’de gördüğüm kadarı ile Kaleiçi civarında tek katlı bir lokanta ile Antalya’dan Alanya ve diğer şehirlere çıkış yolu üzerinde “Yayla” oteli bulunmakta idi ve devamı şehrin sonu olarak görünümde idi şimdi yerinde yeni binalar konuvermiş.

O zamanlar iletişim zorluğundan mı nedense turist göremezdik. Bugün beş dakikaya varmayan uçakların inişi ve büyük gemilerle gelen turistler, dolayısıyla oteller haylice var.

***

İlk defa 1957 Nisan’ında sera yolu ile domates yetiştirilmiş. O günün parası ile on kuruşa satılmakta idi.

Daha önce yapılamayan bu işlemi Bulgaristan’dan gelen göçmenler tarafından tatbik edilmiş. Faydalı görülünce bu gün yol boyunca bile seralar dolu vaziyette.

***

Evet, o yıllarda Antalya böyle bir şehirdi ama bu gün çam ormanı Kepez’de, Konyaaltı’nda yüksek binalarla doluşmuş büyük şehirlerimizden olmakta.

***

Gelecek yazımda da havali ilçeleri konu ederiz inşallah..

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi