Recep Çınar

Recep Çınar

Niye gerildiysem!

Niye gerildiysem!

Yine durup dururken gerildim!
Zaman zaman, istemeden de olsa bulaşıyorum…
Yazıyorum mecburen…
Yazdırıyorlar yani...
Ama onun dışında, yani mecbur kalkmadıkça…
Bu tür şeyleri yazmayı sevmem...
Ben sadece işimi iyi yapmaya çalışıyorum...
Şu kuruma bu gelmiş, bu kuruma şu gelmiş, beni ilgilendirmez...
Hem kim gelirse gelsin, bana ne?
Ne gelenden çıkarım var, ne gidenden...
Kendi çıkarım için habercilik yapmıyor, yazı yazmıyorum...
Yazmam..
Yazdıramazlar...
Memleketin ya da  kurumun çıkarları doğrultusunda yazıyorum veya konuşuyorum...
O kadar!
Evime helalinden  ekmek götürmenin derdindeyim...
Kimsenin etlisinde de, sütlüsünde de değilim...
Kimsenin tavuğuna “kışt” demiyorum...
Ama bizim tavuğumuza “kışt” diyenler de yok değil...
Hem de en yakınımdakiler...
Burnumun dibindekiler...
Kendilerine güvenleri yok...
Benden güven bekliyor hasbalar...
Fesatlıktan ve fitneden besleniyorlar...
Nereden besleneceksen beslenin, ama benden  beslenmeyin...
Midenize otururum...
Kimse de sormasın bana...
“Yine kime çaktın” diye...
At izinin it izine karıştığı bizim mahallede bazıları uzatmaları oynuyor...
Penaltılara kalmayacak gibi...
Altın golle biri ya da birileri tarihe karışacak...
Etme bulma dünyası...
Anlayacağınız dostlar, bizim mahallenin durumu içler acısı...
xxx
Konya Gazeteciler Cemiyeti'nin verdiği iftar yemeğinde de gördüm bunu...
İki kelimeyi bir araya getirip cümle kuramayanları anladık da,  bu işin okulunu okumuş, ama hala cahil, hala kibirli, hala burnundan kıl aldırmayan tavırlarla, yanındaki insana lağım çukuruna bakar gibi bakanlara bilmem ne demeli!
Bilmiyorum...
Ben her zaman  adama “adam” derim, “madam” demem...
Bunlar (M)adam bile değil...
Cigaramın külleri...
xxx
“Cemiyet” deyince...
İftar yemeğinden bahsetmek istiyorum...
Aslında severek gittiğim yerler değil...
Meslekle ilgili-ilgisiz çoğunluğun olduğu ortamlardan genellikle uzak dururum...
Başımı belaya sokmamak ya da birilerine yeşillenmemek için...
Meslekten olmayan meslektaşların! daha bir itibar gördüğü bu gibi ortamlarda bulunmak, açıkçası burnumun direğini sızlatıyor...
Konuya buradan girince, yine kimyam bozuldu valla...
Sanırım Mazlum'u çağıracam...
Bana Mazlum'u getirin...
Şaka bir tarafa...
KGC'ciler güzel düşünmüşler...
İftar yemeğini “Yatağanlı Osmanağa”da vermekle...
Basın dostu bir kardeşin mekanında, gerçek meslektaşlarla selamlaşmak, göz göze gelmek, güzel oldu...
Eyvallah...
Başkan Adem Alemdar ve yönetimi biraz daha organize olabilselerdi, nazar boncuğu sayılabilecek aksaklıklar olmazdı...  
Oldu...
Yapılacak bir şey yok...
Hoş KGC'liler de istemezlerdi, böyle bir aksaklığı...
Dedim ya, oldu...
Dünya'nın sonu değil...
Seneye daha organize olurlar umuduyla, emeği geçen herkese teşekkür...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi