Ne Hale Geldik?
Gazetelere bakın, iki guruba ayrılmış. Değerlendirmeler doğrudan ve gerçekten yana değil de kafalarındaki peşin fikirlere göre yapılıyor. Her grup işine geleni ele alıyor. Bu durum şimdi topluma da sirayet etti.
İnternette haberler ve köşe yazıları ile ilgili okuyucu yorumlarına dikkat edin. Taban tabana zıt ve biri birinden çok farklı görüşler, dikkat çekiyor. Aklın yolu çeşitlenmiş.
Farklı görüş ve anlayışlar demokrasinin yapısında var. Herkes biri birinden farklı düşünebilir, farklı değerlendirmelerde bulunabilir. Ama hiçbir zaman, yanlışlar bu kadar doğru diye yutturulmaya çalışılmamıştı.
Birilerine göre Ergenekon, asrın en büyük davası. Suçluları bulunup ortaya çıkarılırsa demokrasi kurtulacak ve darbelerin önü tıkanacak. Ama birilerine göre de Ergenekon, fasa fiso… Birilerinin uydurması…
Herkes yargıyı kendi düşüncesi yanında görmek istiyor. Hukuk zorlanıyor. Yanlış değerlendirmeler yargı üzerinde yoğunlaşıyor. Kararlar kıyasıya eleştiriliyor.
Siyasiler arasındaki kavga bir türlü bitmek bilmiyor. Bu yüzden esas memleket meseleleri ihmal ediliyor. Tırmanan işsizlik ve terör, tıkanan ekonomi, kimsenin umurunda değil.
Bir Mayıs kutlamalarında ve ondan sonraki mitinglerde bir grup yakıyor, yıkıyor, milli serveti tahrip ediyor, onlarca polis yaralanıyor, sonra herkes elini kolunu salla sallaya çekip gidiyor. Yakalananlar ertesi günü serbest kalıyor. Bunların dağdaki silahlı eşkıyadan ne farkı var? Suçluların cezalandırılmaması onlara cesaret veriyor.
Meclisten birileri çıkıyor, “İsteseler de istemeseler de 29 Mart seçimleri ile Kürdistan sınırlarını çizdik” diyebiliyor. Mesele basit kınamalarla kapatılıyor. Âdeta şer güçler adım adım hedeflerine varmaya çalışıyor.
Millî birlik ve beraberliğimiz her geçen gün yara alıyor, kimsenin umurunda değil.
İnsanları gerçekler değil, medya yönlendiriyor. Kimse gerçekleri araştırma zahmetine de girmiyor.
Organize suçlarda büyük artış var. Eskiden “Devletin malında saçı bitmedik yetimin hakkı var” düşüncesi hâkimdi, şimdi devlet yolunacak kaz gibi görülmeye başlandı. Bu işler günümüzde organize soygunlarla yapılıyor.
Partizanlık, eskiden siyasetle uğraşanlar arasında görülürdü, şimdi bu durum toplum arasında yaygınlaşmaya başladı.
Dün aynı safta çalışan insanlar bugün, biri biriyle kıyasıya bir mücadele içerisinde…
Bir kesim muhafazakârlaşıyoruz diye endişeye kapılıyor. Aksine millî ve manevî değerlerden uzaklaşılıyor. Sadece muhafazakârlaşıyor gözüküyoruz. Araştırmalar da bunu gösteriyor. Basına aksedenler de bunun açık göstergesi. Kırk dört insanımızın katledilmesi izah dilebilir mi?
Biz yanlışta ve batılda ittifak etmeyen bir toplumduk, ne hale geldik, düşünmek gerekir. Doğruyu, hak ve hakikati görenler de her geçen gün kabuğuna çekiliyor.
Netice olarak kafalar karışık. Karışık kafalardan doğru fikirlerin çıkması mümkün değil.
Bu durum karşısında, “Allah akıbetimizi hayretsin” deyip kenara çekilmek mi, yoksa kafamızı ellerimizin arasına alıp düşünmek ve bir yerlerden başlamak mı lâzım? Karar veremiyor insan…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.