Adına isterseniz ideolojik mealcilik deyin, isterseniz Kur’an’cılık deyin Hz. Rasulullah’ın (sav) Sahih Sünnet ve Hadislerini kabul etmeyenlerin hatta inkâr edenlerin savundukları ve yaymaya çalıştıkları fikirlerine bakınca bu fikirlerin yeni ve kendi fikirleri olmadıklarını göreceksiniz.

Kur’an-ı Kerim, Sünneti Rasulullah, Fıkıh, Mezhepler ve Tasavvuf gibi konulardaki iddialarının tamamı ya İslam Tarihinde Hariciler olarak bilinen bozguncu gurup veya Ehli Sünnetten ayrılan Mutezile başta olmak üzere ehli bidat gurupların asırlar önce söyledikleri şeyler ya da Hristiyan ve Yahudi oryantalistlerin iftiralarından ibaret olduğu görülür.

Yazılarında veya internet ortamında yaymaya çalıştıkları videolar incelendiğinde bu husus açıkça görünecektir.

Mesela bu ideolojik mealcilerin Allah (cc) Resulü Hz. Peygamber (sav)'in hayatını aktaran siyer ilmi ile ilgili bilgilerin nerede ise tamamının sonradan uydurulduğu ile ilgili ortaya koydukları görüşler Macar yahudisi olan müsteşrik İgnaz Goldziher’in sözleri ile bire bir aynıdır.

Yine Hz. Rasulullah’ın (sav) sahih hadisleri ile ilgili olarak Macar yahudisi olan oryantalist İgnaz Goldziher’in hadislerin aktarıldığı dönemi karanlık bir dönem olarak tarif etmesinin aynısını bu gün sahih hadisleri red ettiği için kendisine Kur’an’cı diyen birinden aynen duyabilirsiniz.

Veya bir başka Hristiyan müsteşrik olan Belçikalı oryantalist Henry Lammens’in Rasulullah’ın (sav) hayatı ile ilgili inkârcı görüşlerinin aynısını yalnız Ku’ran diyen bir başkasından duymanız mümkün.

İslam Dininde Kur’an ayetleri ve Hz. Peygamberin (sav) sahih Sünneti doğrultusunda oluşturulan Fıkhî hükümlerin Arap kültürünün bir sonucu olarak sonradan ortaya çıkarılan şeyler ve bu fıkhi hükümlere dayanak olarak gösterilen Sahih Hadislerin tamamının uydurma olduğu iddiasını bizim yerli oryantalistlerden yıllarca evvel yine Müsteşrik oryantalistler Henry Lammens ve Joseph Schacht tarafından iddia edildiğini görürsünüz.

Yine Hz. Peygamber (sav) ve Sahih Sünnet ile Hadis düşmanlarının sanki yeni bir bilgi imiş gibi sıkça dile getirdikleri iddia olan “Hadisler kayda geçirilirken metin tenkidi yapılmaksızın sadece senetlerine bakılarak sahih veya uydurma olduğuna karar verildi iddiası da bizimkileri(!) bırakın batılı oryantalistlerden asırlarca önce yine Hz. Peygamber (sav) karşıtları tarafından iddia edilmiştir.

 Yerli müsteşriklerin tamamına yakının görüşlerini dayandırdıkları yahudi ve batılı müsteşrik ve oryantalistlerin tamamı sadece bu yukarıda saydığımız kişilerden ibaret değildir.

Başta yahudiler ve hristiyanlar olmak üzere yerli Luther taklitçileri ve onların yabancı destekçileri bu hususta birbirinden geri kalmamacasına yalan ve iftiralar üretmişlerdir.

Kısaca ifade etmek gerekirse Başta Hz. Peygamberin (sav) hayatı ile ilgili bilgiler olmak üzere Sahih Sünnet ve hadisler ve İslam’ın hayata yansıyan yüzü olan fıkhı uygulamalar ile ilgili yerli Lutherlerin söyledikleri ve ortaya koydukları argümanlarının tamamı batılı İslâm düşmanı Müsteşrik ve oryantalistlerden alınma iftiralardır.

1400 yıldır Sahabeler (ra) döneminden bu yana İslam alimlerince ortaya konan ilim ve irfan birikimini bir kalemde silip atan bu gafiller ordusu sadece işlerine geldiğinde hadislerin metin konusunda tenkit yapıldığını ve bunun bir örneği olarak da Hz. Aişe Validemizin (r anha) kendisine ulaşan bir hadis konusunda “şeklinde “ravi Hz. Peygamberin (sav) sözlerini eksik duymuştur hadisin aslı şöyledir” şeklindeki metin tenkidini kabul etmeleri iki yüzlülüklerinin bir ispatıdır.

Ehli Sünnet Müslümanlar ile oryantalistlerin peşine takılan reformist yerli Lutherlerin arasındaki en önemli fark,  Müslümanlar “Dinlerini Hz. Kur’an’dan ve O’nun açıklayıp uygulayıcısı olan Hz. Peygamberden (sav), ve Sahih Sünneti bizlere ulaştıran Sahabe Efendilerimiz (ra) ile Selefimiz olan âlimlerden(rha)ten öğrenirken, ideolojik mealci yerli müsteşriklerin ise yahudi ve hristiyan oryantalistlerden öğrenmeleridir.