Mızraklara ayet takmak
Okuyan müslümanlar bilirler ilk dini istismar vakası olarak sayılabilecek hakem olayı hep hafızalarda yer bulmuştur. Bugün kapitalist nizamın her dediğini onaylama yarışı içerisine giren müslümanların işler sarpa sardığında(mızrak çıktığında) fakirlik ayetlerini ağızlarından düşürmediğini görüyoruz.
Yazının başında belirttiğim gibi maalesef sadece okuyan müslümanlar için bunların ne demek olduğu daha anlaşılır olmuştur.
Hazır kadrolara ve hazır bilgilere alıştık. Hantal beyinlerimiz olayların sadece şekillerine takılı kaldı. Neden bu ülkede vatandaşların markette yediği çikolatadan taktığı takıya kadar herşey uluslararası merkez bankalarının almış olduğu faiz kararlarına bağlıdır? Çünkü bu çağa karşı tek bir sistem değil cümle bile getirmiyoruz onun yüzünden. Büyük ihtimalle öldükleri zaman “ne yapalım efendim sistem böyle, dünyanın düzeni böyle, biz zaten içeriden çökerteceğiz” gibi saçmalayacaklar.
Dost acı söyler. Peygamber(a.s) kendisine tüm ülke verildiği gün derdinin sistem olduğunu ifade etti. Geçip başına oturmadı. Şimdi taklitçiliğin hiç gereği yok. “Geçmişi hatırlamayanlar sürekli geçmişteki olayları yaşamak zorunda kalırlar.”
Bu kendi kendine şekillenen bir tablo değil. 600 yıl boyunca türlü çeşit sistemlerle toprağını altın gibi işleyen ecdadımıza bakılacak olursa asla tesadüf değil. Toprak üzerinde şahsi mülkiyet oluşturmadan devamlı üretime ve yatırıma odaklandılar. O zamanlar farazi rakamlarla desteklemelerden bahseden değil, işi yapan ve gerçek refahı, bolluğu, fazileti getiren imparatorluk vardı. Gerçek bir imparatorluk ve gerçek vatanseverlik. Bugün elimizi çektik izliyoruz. Aşık olduğumuz bir adam ve özelleştirdiğimiz fabrikalar var.
Çiftçilerimizin devlete borcu 228 milyar lira oldu. Ülkemizde çiftçi sayısı son 5 yılda %26, son 10 yılda %51 azaldı. Aman şimdi bu sefer toprağı özelleştimeye gitmeyelim. Yaşanan tüm bu gelişmeler umarım yeni bir toparlanma ve uyanışın vesilesi olur.