Laikçiler yine ayakta; dün başörtüsü düzenlemesini Danıştay’a götürdüler. Bugün de Cuma izni genelgesini Danıştay’a taşıdılar. Gerekçe laiklik. Bu düzenlemeler laikliğe aykırıymış, din sömürüsüymüş, gericilikmiş. v.s.

Genelgede mesai kaybına neden olmaması kaydı var. İsteyenlerin Cuma namazına gidebileceği ve bunun bir anayasa gereği dini inanç hürriyeti olduğu ifade edilmektedir.

Yani genelgede bunun laikliğe uygun bir düzenleme olduğu ifade edilmektedir. Buna rağmen laikçiler (1) kıyamda; genelgenin iptali için Danıştay’a başvurdular.

Biz zaman zaman yazılarımızda diyoruz ki; yeni anayasada laiklik kavramına yer verilmesin. Bizim ne kadar haklı olduğumuzu bu olay bir daha ortaya koymuş oldu.

Laikliği siz istediğiniz kadar, “devletin dinler karşısında eşit mesafede olduğu” şeklinde tarif ederseniz edin. Beyaz Türkler, laikliği İslam karşıtı olarak algılamakta ve uygulamaktadır. Şimdiye kadar o şekilde uygulanmıştır.

Mevcut hükümetin sağduyulu olması sebebiyle başörtüsü düzenlemesi ve Cuma izni genelgesi yürürlüğe girmiştir.  Hükümet değiştiği zaman söz konusu düzenlemeler o gün iptal edilir ve laiklik din karşıtı şeklinde uygulanır. Çünkü anayasa değişmedi. Anayasa değişse bile laiklik maddesi yerini koruduğu müddetçe laikliğin İslam karşıtı şeklinde uygulanacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Hilafeti kaldıran Cumhuriyeti ilan eden irade değil, İngilizlerdir. İngilizlerin baskısıyla hilafet kaldırılmış, laiklik kavramı anayasaya konulmuş ve Musul Irak’a bırakılmıştır. Ogün ki iradenin buna karşı koyabilecek bir gücü yoktu.

Bugünkü irade de aynı şekildedir. 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren şöyle demişti: “Türkiye’ye şeriat gelirse NATO müdahale eder.” Demek ki, biz halen kendi kaderimizi tayin edebilecek bir durumda değiliz. Anayasa gereği, sadece başörtüsü ve Cuma namazı izni düzenlemesini yapabilmekteyiz.

İçimizdeki Batı Uşaklarının buna dahi tahammülleri yoktur. Bin yıldır İslam dini ile yoğrulan ve İslam medeniyetini kendine şiar edinen bir millete karşı koyabilmekte ve bu düzenlemeleri ona çok görmektedir. Ayrıca bu düzenlemeyi yapan hükümeti gericilik ve din sömürücülüğü ile suçlamaktadır.

Ey Batı’nın uşakları! Biz sizin köleniz değiliz. Artık dinimizin hükümleri doğrultusunda yaşamak istiyoruz. Buna asla engel olamayacaksınız; efendileriniz de…

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: Ey inananlar! Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman Allah’ı anmaya koşun; alım satımı bırakın; bilseniz, bu sizin için daha iyidir.(2)

Yani ey iman edenler! Cuma günü namaz için dış ezan okunduğu zaman Allah’ı zikretmek için koşmak ve alışverişi terk etmek vaciptir. Bilesiniz bu şekilde davranmanız sizin için daha hayırlıdır.

Cuma namazı üzerine farz olan bir Müslüman’ın, Cuma namazından çıkıncaya kadar alış -veriş yapması; yemek yemesi ve çoluk- çocuğuyla, eşiyle konuşması ise haramdır. Çünkü Cuma namazı tevhidi temsil eder. Bir Müslüman, mazeretsiz Cuma namazına gelmezse tevhidden bir tuğla düşmüş olur. Hoşça kalın.

Kaynaklar

1- Bkz. Laikçiler kavramı için ANLAMLARINI YONTTUĞUMUZ KAVRAMLAR. Sadık KÜÇÜKHEMEK Kardelen Yay.

2- Cuma: 9