Mehmet Ali Uz

Mehmet Ali Uz

Kutuplaşmanın Zirvesindeyiz

Kutuplaşmanın Zirvesindeyiz

Yıllar var ki, birlik ve beraberliğimiz büyük çapta zedelendi. Terör ve anarşi de devamlı tırmanışta. Buna başka bir ülke olsa katiyen dayanamaz.
Bir de toplum olarak kutuplaşmanın zirvesindeyiz. Birilerinin ak dediğine birileri kara diyor. Hani gri deseler, bir anlaşma zemini oluşabilecek. Bu sebeple toplumda hayatî konularda bile mutabakat oluşamıyor. Dün aynı düşüncede olan insanlar bile bugün, biri birinden çok farklı şeyler düşünüyor. Gerçekten bunu anlamada zorlanıyorum.
Elli yılı aşkın bir zamandan beri, arka arkaya gelen darbelerle boğuştuk durduk. Ülke bundan büyük zarar gördü. Birkaç yıldan beri de Türkiye darbelerle yüzleşmeye başladı. Toplum ve mahkemeler bununla meşgul.
Çok insan bağımsız yargıya güvenip, sonucu bekleyelim diyemiyor. Herkes birilerini suçluyor, yeri geldiğinde hakaretler ediyor. Kimisi, “Paşalara yazık oluyor, onlara büyük haksızlık ediliyor” derken, birileri de, “Yaptıklarının cezasını çeksin” diyor. Bir insan ya suçludur veya masum. Aksi mümkün değil. Bu da, adil yargılama sonunda ortaya çıkar. Böyle biri birine zıt düşünceler küçük guruplar arasında değil, büyük kitleler böyle düşünüyor. Tabii sonunda da birileri acımasızca suçlanıyor. Hâkimler ve mahkemeler töhmet altında bırakılıyor. Zaman zaman bunlara hakaretler de ediliyor. Oysa memlekette en çok güvenilmesi gereken müesseseler mahkemeler, güvenilmesi gereken insanlar da hâkimlerdir.
“Adalet mülkün temelidir” sözü boşuna söylenmemiştir. Eğer insanlar adalete güvenini kaybederse, her şeyini kaybetmiş olur. Bu sebeple adalet tevdi eden insanların yükü ağırdır. Mesuliyetleri de ona göre büyüktür. Eskiden “Şeriatın kestiği parmak acımaz” denirdi. Şimdi bu düşünceden de eser kalmadı.
Ülkede darbeler sırasında adalet büyük yara almış, birileri emirlerle kararlar vermişti. Ama bu kararların hiç birisinin amme vicdanınızdaki hükmü değiştirmeye gücü yetmedi. Birilerinin hain ve suçlu diye astıkları adamlara millet, anıt mezarlar yaptı, başında Fatihalar okudu.
Bir hukukçu olarak beni en çok üzen hususlardan birisi, mahkeme kararlarının ulu orta tartışılmasıdır. Her şey tartışılır, her şeyin zıddı savunulabilir, bunun tek istisnası mahkeme kararları olmalıdır. Eğer bir memlekette mahkeme kararları ulu orta tartışılıyorsa o memlekette adalet müessesesi büyük yara almış demektir. O toplumun akıbetinden endişe edilir. Mahalli mahkemelerin kararları tartışılıyor, ama en acısı, yüksek mahkeme kararlarının da tartışılmasıdır. Zaman zaman mahkeme kararları siyasetçiler tarafından da günlük siyaset malzemesi olarak da kullanılıyor. Geçenlerde de olduğu gibi bazen, “Siyaset mahkemeleri, bazen de mahkemeler siyaseti kuşatıyor” diyorlar. Yani adalet dağıtan mahkemelerin işi zor sizin anlayacağınız.
Bu davalar bir gün mutlaka sona erecek ve bir karara varılacaktır. Fakat verilen kararlar hangi yönde olursa olsun, toplumda tartışması yıllarca sürecektir. Hani “Perşembenin geleceği, çarşambadan belli olur” denildiği gibi, mahkeme kararlarının acımasızca tartışılacağı bu günden belli değil mi?
Mahkeme kararlarına bir güvenebilsek, Türkiye çok daha başka yerlerde olacak, diye düşünüyorum.
Bekleyelim görelim, bakalım neler olacak?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet Ali Uz Arşivi