Sadık Küçükhemek

Sadık Küçükhemek

Kûtu’l- Amâre

Kûtu’l- Amâre

Kûtûl- Amâre, Dicle Nehri kıyısında Şattülarap Kanalı ile birleşen Basra Körfezi’nin 350 km kuzeyinde, Bağdat’ın 170 km güneyinde bulunan bir kasabadır. Daha sonra il olan bu kasaba, 1960'a kadar bu isimle anılırken bu tarihten sonra Vasıt adını almıştır.

07 Aralık 1915 günü başlayıp 29 Nisan 1916 tarihinde sona eren Kûtûl- Amâre muharebeleri, Osmanlı ordusunun son zaferidir.  29 Nisan 2016 günü bu zaferin 100. yıldönümü olduğundan ve küçük çaplı da olsa o gün devlet tarafından kutlama törenleri yapılacağını işittiğimizden dolayı söz konusu Kûtûl- Amâre zaferi hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz.

Kûtûl- Amâre zaferi, Osmanlı Devleti’nin Çanakkale Zaferi’nden (18 Mart 2015)  sonra kazanmış olduğu en büyük ikinci zaferidir (29 Nisan 1916). Söz konusu zafer, Osmanlı ordusunu küçümseyen Britanya için de büyük bir hezimet ve büyük bir moral çöküntüsü olmuştur. Esaretin acısını tadan İngiliz ordusu, bir sene sonra yeniden toparlanarak, Bağdat’ı işgal etmek suretiyle moral bulabilmiştir. 

Basra harekâtının asıl amacı, Mezopotamya petrolünü ele geçirmekten ziyade Arapları Osmanlı’dan ayırmak ve onları kendi safına çekebilmek, Asya’da yaşayan Müslüman halklara karşı üstünlüğünü ispatlayıp onları egemenliği altına almaktır. Müsteşrik faaliyetlerinin de bu yönde olduğunu unutmayalım.

İngiliz ordusunda Hintli Müslüman askerler de vardı. Bu orduya İngiliz Townshend komuta ediyordu. Osmanlı ordusuna ise Alman General Goltz komuta ediyordu. Kûtûl- Amâre’de İngiliz ordusunu kuşatmakla görevli olan  6. Ordu’nun başına Nureddin Paşa getirilmiştir. Zaferin kesin kazanılacağı anlaşılınca Nureddin Paşa  görevden alınarak yerine dönemin Genel Kurmay Başkanı Enver Paşa’nın kendinden birkaç yaş küçük 18. Kolordu’nun komutanlığını yapan amcası Halil Bey getirilmiştir.

Halil Bey, Kûtûl- Amâre zaferinden sonra Paşa olmuştur. Halil Bey’in de iyi bir komutan olduğunu burada zikredelim. Söz konusu Halil Bey, Nurettin Paşa’nın planlarını değiştirmemiş, aynen uygulayarak zaferi kazanmıştır.

Alman General Goltz, kendi ülkesinin çıkarlarını düşünerek, Kûtûl- Amâre’yi kuşatmakla görevli olan 6. Ordu’nun içinden en iyi birlikleri İran bölgesine gönderip İngiliz ve Rus birliklerini buradan çıkararak Rusya önünde tampon olacak bağımsız bir devlet kurmayı planlamaktaydı. Bu gerçeği Nureddin Paşa’nın dönemin Genelkurmay Başkanı Enver Paşa’ya yazdığı mektuptan anlıyoruz.

Osmanlı ordusu, Kûtûl- Amâre’yi abluka altına aldı ve giriş çıkışları kapattı. Aylarca süren kuşatmadan dolayı İngiliz ordusu aç ve bitap ve yorgun düştü; havadan ikmaller fazla bir fayda vermedi. Bunun üzerine Dicle üzerinden sessiz sedasız söz konusu kasabaya 270 ton ikmal malzemesi taşıyan Julnar gemisinden Osmanlı istihbaratının haberi oldu ve gemiye el koydu. Bu durumda mağrur İngiliz ordusu teslim olmak mecburiyetinde kaldı.

 Bunun üzerine İngiltere, 13 bin civarındaki askerinin esir alınmaması için gizli tutulmak kaydıyla 2 milyon Sterlin vermeyi teklif etmiş, Osmanlı ordusu da  zaferi para karşılığında satmayı reddetmiştir.

Osmanlı ordusu, dininin verdiği terbiye gereği gemiden elde ettikleri erzakın bir kısmını İngiliz ve Hint askerleriyle paylaşmıştır.

İngiltere, Kût yenilgisini coğrafi, iklim, ulaşım, sağlık şartlarına bağlarken, raporda Osmanlı ordusunun başarısının payının ima dahi edilmemesi ilginçtir

Bu zafer 1945’e kadar küçük çaplıda olsa kutlanmış. Söz konusu tarihten sonra İngilizlerin baskısı ile kutlanmamıştır.

1931 yılında liseler için yazdırılan Tarih kitaplarının 3. cildinde Kûtûl- Amâre zaferi üç satırda geçiştirilir; YÖK’ün tam 8 akademisyene yazdırdığı (!) Atatürk İlkeleri ve İnkılâp tarihi 1/ 1(1989) adlı kitaptaysa pek az bahsedilmiş; fakat zaferin kahramanlarından hiç bahsedilmemiştir. Bahsedilmesi Cumhuriyeti ilan eden iradenin işine gelmemiştir.

Kûtûl- Amâre zaferi önemli bir zaferdir.100. yıl dönümünde –inşallah- küçük çaplıda olsa şanına uygun bir şekilde kutlanır, genç nesil de bu şanlı zaferden ve kahramanlarından haberdar olurlar. Hoşça kalın.

 --------

 1.Bkz. Derin Tarih Dergisi, Sayı 49 Nisan 2016.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Sadık Küçükhemek Arşivi