Kerem İşkan

Kerem İşkan

69’a talip ol…!

69’a talip ol…!

Timurlenk’in, Nasrettin Hoca ile ahbaplık ettiği devirlerde, sık sık bir araya gelirlermiş... Hoca Nasreddin, Akşehir Çarşısı'ndan, Timurlenk’e bir ayna hediye etmiş...

Timurlenk hayatı boyunca görmediği aynayı elinde evirip, çevirip kendi yüzüne tutunca bir ara şaşkınlıktan duraklamış...

Ardından, hüngür-hüngür ağlamaya başlamış...

***

Hoca, karşısında koskoca Moğol İmparatoru Timur'u ağlar bulunca hayret etmiş...

Büyük bir endişe ve merakla da sormuş;
“Hayrola Koca Sultan, ne oldu size, neden ağlıyorsunuz? Bir kusur mu işledik huzurunuzda...”

**

Timur, ağlama derecesini bir kat daha artırarak aynayı göstererek;
“Ben yüzümün bu kadar berbat bir şey olduğunu bilmezdim, nasıl ağlamam?”

Bu sefer, Hoca Nasreddin bütün ordugâhtan duyulacak bir ses tonuyla bağıra, çağıra ağlamaya, ellerini dizlerine vurmaya başlamış...

***

Moğol İmparatoru Timurlenk, Hoca'nın kendini yerden yere vurarak ağlamasını görünce sesini kesmiş, gözünün yaşını silmiş büyük bir merakla Hoca'ya sokulmuş;
Peki Hoca, sana ne oldu, sen neden ağlıyorsun?”

***

Hoca, gediği bulurda taşı elinde tutar mı hiç…
Ah efendim, ben nasıl ağlamayayım?” diye üstelemiş, Timur'u daha bir meraklandırmış...

Timurlenk ısrarcı;

“Deyiver,Hoca Nasreddin kızdırma beni..!”

***

Hoca, bıyık altından hissettirmeden gülerek, Gonya tabiri ile daha “Nuraylı” bir hal içerisinde, askerinde duyabileceği kıvamda taşı gediğine koyuvermiş;

 “Siz şu mübarek (!) yüzünüzü bir saniye görür görmez fenalıklar geçirip, ağlamaya başladınız... Ya kulunuz, bu yüzü her gün görüyor ya, biz ne halt edelim Sultanım…”

***

İnsanlar, zaman-zaman hayatlarını, davranışlarını, astına, üstüne tavırlarını muhasebe etmelidir… Bazen kendimize yaptıklarımız yüzünden bile aynadaki aksimize bir dakika dahi tahammül edemeyiz... Aynadaki suretten gözlerimizi kaçırıveririz... Bazen de o surete kızar, görmek istemediğimiz yüzümüzü havluların nankör yumuşaklığına gömüveririz...

***

Kendimize bile dayanamadığımız günlerde, etki alanımızdaki insanların bize dayanması mecburiyetine abanır dururuz...

 ***

Bugün gelin, sabah tebessüm etmeye çalışarak güne başlayın... İnanın, suya atılan taşın oluşturduğu halkalar misali etki alanınızda güller açarak, yeniden bu güzelliklerin size nasıl döndüğüne hayret edeceksiniz…

Âlemlere rahmet iki cihan serveri Efendimiz, bize sadakayı çok vermemizi telkin ediyor…

***

O sırada mecliste bulunan fukara, kalenderlikle imtihan edilen bir Sahabe Efendimiz mahcubiyet içinde söz alarak;

 “Verecek hiç bir şeyimiz yok Ya Rasülallah” deyiveriyor…

Alemlerin Efendisinin yüzünde kocaman bir tebessüm beliriveriyor;

“İnsanlara tebessüm etmeniz de bir sadakadır” diye buyuruyor…

***

Peygamberimizin şu müjdesi bize ne büyük ümitler veriyor;
“İki mü’min karşılaşıp musafaha ettikleri zaman, aralarında yetmiş mağfiret taksim edilir... Bunun altmış dokuzu güler yüzlü olanındır...”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Kerem İşkan Arşivi