Süleyman Küçük

Süleyman Küçük

Kurgulanan Ramazan’a hayır

Kurgulanan Ramazan’a hayır

Ramazan geldi diye sevinen Müslümanlara musallat olan yanlışlıklar zincirine her geçen yıl yeni bidat halkaları eklenmektedir.

Söz açıldığında eski Ramazanlardan bahsedenler işin ibadet ve infak boyutunu bir yana bırakarak daha çok eğlence tarafından bakmaktadır Ramazan ayına.

Osmanlı döneminde belki de sadece direkler arası diye tabir edilen mahalle sınırlı olan eğlencelerin nerede ise yurt sathına yayılmasında da devletlûlar tarafından bir sakınca görülmemektedir.

Eski Ramazanlarda Müslüman olmayanlar bile alenen oruç yemezlerken, bu gün oruç yeme mekânları nerede ise şehrin bir kesimini kaldırımlarına kadar işgal etmek üzereler aynı devletlûların verdiği izinlerle.

Şehrin rantını devşirenlerin izni ile kurulmuş bulunan beton yığını alışveriş merkezlerinin de Ramazandan nasiplenenler(!) arasında yer almakta gecikmedikleri görülmektedir.

Kendilerini alışveriş cenneti(!) olarak takdim edenlerden tutun da, Müslümanların zekâtları için dağıta geldikleri Ramazan kolilerine göz koyanlara kadar pek çok firma Ramazan harmanından pay kapmak için birbirleri ile yarış içine girmiş durumdalar.

İbadet ve Kuran ayı olan Ramazan ayını elbirliği ile ne hale getirdik ya Rabbi(cc).

Bid’atların adı ise İslamî eğlence oldu maalesef günümüzde.

Hele belediyeler bu konuda öylesine bereketli(!) bir öncülük yapmışlardır ki.

Adı mahalle iftarları olan müzikli iftar yemeklerinden fuar alanında kızlı erkekli tempo tutulan müzikli rahmet(!) gecelerine kadar ilerlettiler işi.

Osmanlının fetih dönemlerindeki Ramazan günleri yerine, çöküş dönemlerinin eğlencelerini vatan sathına yaymakta eski-yeni milletvekilleri ile birlikte hayli mahir davranmışlardır.

Bu hususta öylesine maharet göstermektedirler ki sadece Ramazan ayına has bir ibadet olan Teravih namazı ya tamamen ortadan kaldırmakta veya müzikli, eğlenceli bir teravih namazı eda edilmesine vesile olmaktadırlar.

Tıpkı Ramazan ayı gibi Allah(cc) rızasının da içi boşaltılınca, işin bu raddeye gelmesi kaçınılmaz olmaktadır maalesef.

İşin garip tarafı bir de bunu Allah(cc) rızası için yapmazlar mı?

Güler misin, ağlar mısın?

Göreve geldiği ilk hafta belediyenin hesap işlerinden gayri kanuni olarak eski parayla aylık 250 milyar örtülü ödenek talep eden bir belediye başkanından da ancak bu kadar Allah(cc) rızasına uygun işleri yapması beklenebilirdi.

Ramazan gecelerini vur patlasın çal oynasın eğlencelerine dönüştüren kör satıcıların kurtlu baklalarına artan talep ise, şehrin ne tarafa yöneldiğinin de bir göstergesi olmaktadır.

Bizim bildiğimiz Ramazan ayı sadece aç kalma ayı değil, bir bilinç ayıdır.

İnsanları bilinçlendirmek yerine her yıl artan miktarlarda para ödeyerek televizyonlarda Ramazan programları düzenlemek ortak aklın gereği olan İslamî(!) belediyecilik olmasa gerektir.

Bu olsa olsa ilgilisine gelecek seçim için sıradan bir tv desteği almaktan öte bir anlam taşımaz.

Diğer taraftan bizim bildiğimiz, Ramazan sofraları israf sofraları da değildir.

Mahalle iftarları adı altında düzenlenen programlardaki yapılan israfa varan harcamaların o sofraların Ramazan sofrası olma özelliğini ortadan kaldıracağı bilinmelidir.

İnsanları heva ve hevesleri yönünden teslim alan tv kanalları gibi, Belediyelerin İslamî(!) müzikli Ramazan programları ve iftar sofraları da hemşerilerini midelerinden teslim almaya yönelmiş ise, o şehre Ramazan gerçekten gelmiş sayılır mı acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Süleyman Küçük Arşivi