Recep Çınar

Recep Çınar

Korkusuzluk ve mal varlığı!

Korkusuzluk ve mal varlığı!

Gecenin ilerleyen bir saatinde eve giderken rastladım...

Çöpleri karıştırıp rızkını arıyordu...

Gecenin ayazında ve bir yarısında, eliyle çektiği arabasına doldurduğu kağıt parçalarını ve pet şişeleri özenle yerleştiriyordu...

Kendi kendime düşündüm...

Malı hamutuyla götürenlerle, bu garibanın ne farkı var?

Hiçbir farkı yok...

Allah herkesi eşit yarattı...

Haramzadeler çalarak çırparak, haramzadelere çarpılan ve çırpılanlar da çöpten ekmek toplayarak nafakalarını çıkarıyorlar...

Kader mi?

Sanmıyorum...

xxx

Yanlış anlaşılmasın...

Benim sözüm çalanlara...

Alın teriyle kazananlara değil...

kaynak-dunya-basin-fotograflari.jpg

(Dünya basın fotoğrafları)

xxx

Dedim ki, "Başka yapacağın bir iş yok mu.?"

Dedi "yok."

"Hiç olmadı mı bir işin?" dedim...

Elinin tersiyle alnında biriken teri sildi, sonra iki elini beline koydu ve uzunca bir "offf" çektikten sonra, "olmaz mı abi" dedi...

"Ben iyi bir sanatkardım" dedikten sonra ekledi...

"Konya'da namaz niyaz boğaz, Konya dışında, namazla, niyazla işi olmayan, gündüz külahlı, gece silahlı bir haramzade yüzünden çöpe düştüm" dedi...

"Ne sen sor, ne de ben söyleyeyim" diye de ekledi...

Meraklandım ama, soramadım...

Hoş...

Sorsam da söylemeyeceğini anladım...

"Allah'a havale ettim, hesabını oraya verecek" dedi...

Korkusuzdu...

Çünkü, kaybedeceği bir şeyi kalmamıştı...

Bilirsiniz...

Korkusuzluğunuz kaybedebileceğiniz dünyalıklarla orantılıdır...

Eğer kaybedecek bir dünyalığınız yoksa, kimden ve neden korkacaksınız?

Çalarak, çırparak,  yetimin hakkını yiyerek, öksüzün ekmeğine el uzatarak, malı hamutuyla götürenler korksun...

Alın teriyle kazananlar ya da çöpten ekmek toplayanlar değil...

xxx

Ne "evet" ne "hayır" umurunda bile değil...

Referandum da...

Kendisine kazık atan eski patronu da...

"O şerefsizi Allah'a havale ettim" diyor, başka da bir şey demiyor...

Ne mi umurunda?

Çöpten çıkacak sağlam bir pet şişe ile ıslanmamış ya da küflenmemiş bir parça ekmek...

Dedim ki, "hiçbir malın mülkün, başını sokacağın bir göz odanda mı yok".

"Var" dedi...

"Sevindim" dedim...

"Sevinmek için acele etme de, dinle abi" dedi...

Başladı şair gibi konuşmaya...

Bitirdikten sonra sordum...

"Sen mi yazdın bunu?"

"Ne gezer abi. Can Yücel'in bu şiir" dedi...

Dedim "Nasıl ezberledin.?"

Dedi, "Feleğin sillesini yersen, değil ezberlemek, kitap bile yazarsın." 

Dedim, "Allah'a emanet."

Dedi "Gecen hayırlı olsun."

Dedim, "Bir kare resim."

Dedi, "Uza abi."

"Son bir şey soracam" dedim...

Dedi ki, "Kısa sor Aydın havası olsun."

Dedim, "Adın ne ve nerelisin?

Dedi, "Allah'a sonsuz şükürler olsun ki, Türkiye'de doğmuş, dini İslam olan bir Türkiye'liyim."

Ne diyebilirdim ki bu cevap karşısında "adam oğlu adamsın len" demekten başka...

Derslik bir cevaptı...

Bu arada ismini ıskaladı...

Ama bilerek, ama bilmeyerek...

Ben de üstelemedim...

Adam gariban, ama onurlu...

Adam toplayıcı, ama şair ruhlu...

Adam fukara, ama gönlü zengin...

Ve...

Adam gibi adam...

Eve geldim, ilk işim internetten Can Yücel'in "mal varlığı" isimli bu şirini indirmek oldu.

xxx

MAL VARLIĞI

Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen,
Gökyüzünde bir bulut,
Bitlis'te beş minare,
Erzurum'da sarı gelin,

Büro mobilyası ve çelik kapı üreten bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı,
Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü,
Palandökende bir palan, iki döken,
Kastamonu'da üç kasto,
Üç fay hattı,
Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma,
Dünyada mekan,
Ahirette iman,
Denizde kum,
Uzayda yerçekimsizlik,
Bi' çuval gazoz kapağı,
Bi' kiprit kutusu sigara izmariti,
On sekiz saç biti,
Biri ingilizce 6 adet küfür,
Yirmi tane boş naylon poşet,
Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht,
Bi' sürü saç sakal, kıl, tüy, yün,
Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank,
İki büyük taş kütlesi,
Bir adet ağaç gölgesi,
Üç kuş kanadı sesi,
Bi' sürü kedi köpek,
Bi' marmara denizi,
Camına yaslanıp seyredilen iki piliç çevirmeci,
Her akşam karıştırılan dört çöp bidonu,
Çalıp çalıp kaçılan beş melodili apartman zili,
Nakit 15 kuruş,
Anne babadan kalma yarısı yaşanmş bi' ömür…

xxx

Anlayacağınız bu kardeşin ayağında bir çift çarığı, sırtında yağlanmaktan pırıl pırıl parlayan ceketi ve başında düşecekmiş gibi duran şapkasından başka hiçbir mal varlığı yok...

Ve...

Sadece Allah'a CAN borcu var...

Hepsi bu.

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi