Konya Yeniden Kültür Merkezi Olur mu?
Konya asırlar boyu bir ilim, irfan ve kültür merkezi olarak dikkat çekmiş, o, bu görevini sadece başkent olduğu dönemlerde değil, sonraki dönemlerde de sürdürmüş, Osmanlı’nın kuruluşunun zeminini hazırlamıştı. Sonra ilimden, irfandan, kültürden ve tarihî bağlardan kopuş dönemleri başladı. Harplar, ekonomik sıkıntılar bu süreci hızlandırdı. Ve koskoca başkentin başkentliğinden eser kalmadı.
Son yıllarda Konya’da güzel gelişmeler olmaya başladı. Bu yıl ki Mevlâna ihtifallerindeki faaliyetler, o yetmiş iki milletin din, dil, ırk farkı gözetmeden Konya’ya koşuşları, gözlerdeki bir damla yaş ve yüzlerdeki huzur, insanı mutlu etmeye yetiyor. Ve insanın içi gelecek için umutla doluyor.
Yine son yıllarda çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından başlatılan uluslar arası toplantı ve sempozyumlar, bu toplantılara dünyanın her tarafından gelen ilim adamları, sunulan tebliğlerin seviye ve kalitesi insanı gerçekten mutlu diyor. Yalnız bu toplantıların çok az sayıda insan tarafından takip edilmesi de insanı üzüyor. Ve şairin, “İltifat marifete tabidir/Müşterisiz meta zayidir” sözünü akla getiriyor. Toplantıları düzenleyen insanlar “Nasıl olsa tebliğler basılacak o zaman okunur” diye kendilerini teselliye çalışıyor. Canlı sunumlara iltifat etmeyen bir toplum, basılmış metne mi iltifat edecek? Sanıyorum bunlardan birkaç araştırmacı yazar istifade ediyor o kadar. Üstelik bu toplantılar çok da pahalıya mal oluyor. Önemli olan, salonların boş kalmaması ve o günlerde toplantılardan istifade edilmesidir.
Konya bir üniversite şehri. Gençlerin bu tür toplantıları kaçırmamaları gerekmez mi? İlmî bir tebliğ kolay mı hazırlanır? Bir tebliğ bazen aylarını yıllarını alır insanın. Meselâ Mevlâna İhtifallerinin son günlerinde yapılan Sultan Veled Sempozyumu’nda ve hafta boyu yapılan toplantılarda çok güzel tebliğler sunuldu.
Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı, MEBKAM ve Yazarlar Birliği Konya Şubesi son zamanlarda güzel toplantılar düzenliyor, biri birinden güzel eserler basıyor. Bunlar artarak devam etmeli, ama çalışmalar toplumda da makes bulmalı.
İhtifal’in son iki gününde Ekrem Demirli Bey Konya’da idi. O, sadece bir Konevî uzmanı değil, aynı zamanda bir Konya hayranı ve Konya sevdalısıdır. Onunla kısa bir sohbetimiz oldu. O, “Konya bir ilim, irfan ve kültür merkezi. İlmin sadece Anadolu’ya değil, bütün bir İslâm âlemine yayılmasına vesile oldu. Bu da Konya’da, Hz. Mevlâna, Sadreddin Konevî, Evhadüddin Kirmani, Fahreddin Irakî, Kudbeddin Şirazî gibi nice ilim ve tasavvuf erbabı, bunlara destek veren Alâeddin Keykubat gibi devlet adamlarından oluşan bir ekol sayesinde olmuştur. Bunların kıymetlerinin bilinmesi ve hepsinin tek tek ele alınması ve topluma anlatılması gerekir” diyor. Yatsıdan sonra da Sadreddin Konevî Camii Konferans Salonu’nda yaptığı sohbette de, uzun uzun neden bu hale geldiğimizi anlattı. Toplumun yeni yorumlara ve izahlara ihtiyacı var. Tasavvufî hayattan uzaklaşış topluma çok pahalıya mal oldu.
Selçuk Üniversitesi’nde Anadolu Selçuklu Devleti ile ilgili başlatılacak çalışma da son derece önemli ve heyecan verici. Umarız akamete uğramaz.
Konya’nın yeniden bir ilim ve kültür merkezi olması için, bıkmadan usanmadan çalışmaktan başka çare var mı? Kültür, toplumu ayakta tutan en güçlü bağdır. Bunu ihmal demeyiz. Bu bakımdan yöneticilerimize, ilim adamlarımıza ve Konya sevdalılarına büyük görevler düşüyor.
Bundan sonra da güzel şeyler olacak inşallah Konya’da. Yılbaşından sonra Konya kültürüne gönül verenlerden oluşturulacak bir ekip, çok güzel çalışmalara imza atacak
Bekleyelim bakalım neler olacak?
Son yıllarda Konya’da güzel gelişmeler olmaya başladı. Bu yıl ki Mevlâna ihtifallerindeki faaliyetler, o yetmiş iki milletin din, dil, ırk farkı gözetmeden Konya’ya koşuşları, gözlerdeki bir damla yaş ve yüzlerdeki huzur, insanı mutlu etmeye yetiyor. Ve insanın içi gelecek için umutla doluyor.
Yine son yıllarda çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından başlatılan uluslar arası toplantı ve sempozyumlar, bu toplantılara dünyanın her tarafından gelen ilim adamları, sunulan tebliğlerin seviye ve kalitesi insanı gerçekten mutlu diyor. Yalnız bu toplantıların çok az sayıda insan tarafından takip edilmesi de insanı üzüyor. Ve şairin, “İltifat marifete tabidir/Müşterisiz meta zayidir” sözünü akla getiriyor. Toplantıları düzenleyen insanlar “Nasıl olsa tebliğler basılacak o zaman okunur” diye kendilerini teselliye çalışıyor. Canlı sunumlara iltifat etmeyen bir toplum, basılmış metne mi iltifat edecek? Sanıyorum bunlardan birkaç araştırmacı yazar istifade ediyor o kadar. Üstelik bu toplantılar çok da pahalıya mal oluyor. Önemli olan, salonların boş kalmaması ve o günlerde toplantılardan istifade edilmesidir.
Konya bir üniversite şehri. Gençlerin bu tür toplantıları kaçırmamaları gerekmez mi? İlmî bir tebliğ kolay mı hazırlanır? Bir tebliğ bazen aylarını yıllarını alır insanın. Meselâ Mevlâna İhtifallerinin son günlerinde yapılan Sultan Veled Sempozyumu’nda ve hafta boyu yapılan toplantılarda çok güzel tebliğler sunuldu.
Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı, MEBKAM ve Yazarlar Birliği Konya Şubesi son zamanlarda güzel toplantılar düzenliyor, biri birinden güzel eserler basıyor. Bunlar artarak devam etmeli, ama çalışmalar toplumda da makes bulmalı.
İhtifal’in son iki gününde Ekrem Demirli Bey Konya’da idi. O, sadece bir Konevî uzmanı değil, aynı zamanda bir Konya hayranı ve Konya sevdalısıdır. Onunla kısa bir sohbetimiz oldu. O, “Konya bir ilim, irfan ve kültür merkezi. İlmin sadece Anadolu’ya değil, bütün bir İslâm âlemine yayılmasına vesile oldu. Bu da Konya’da, Hz. Mevlâna, Sadreddin Konevî, Evhadüddin Kirmani, Fahreddin Irakî, Kudbeddin Şirazî gibi nice ilim ve tasavvuf erbabı, bunlara destek veren Alâeddin Keykubat gibi devlet adamlarından oluşan bir ekol sayesinde olmuştur. Bunların kıymetlerinin bilinmesi ve hepsinin tek tek ele alınması ve topluma anlatılması gerekir” diyor. Yatsıdan sonra da Sadreddin Konevî Camii Konferans Salonu’nda yaptığı sohbette de, uzun uzun neden bu hale geldiğimizi anlattı. Toplumun yeni yorumlara ve izahlara ihtiyacı var. Tasavvufî hayattan uzaklaşış topluma çok pahalıya mal oldu.
Selçuk Üniversitesi’nde Anadolu Selçuklu Devleti ile ilgili başlatılacak çalışma da son derece önemli ve heyecan verici. Umarız akamete uğramaz.
Konya’nın yeniden bir ilim ve kültür merkezi olması için, bıkmadan usanmadan çalışmaktan başka çare var mı? Kültür, toplumu ayakta tutan en güçlü bağdır. Bunu ihmal demeyiz. Bu bakımdan yöneticilerimize, ilim adamlarımıza ve Konya sevdalılarına büyük görevler düşüyor.
Bundan sonra da güzel şeyler olacak inşallah Konya’da. Yılbaşından sonra Konya kültürüne gönül verenlerden oluşturulacak bir ekip, çok güzel çalışmalara imza atacak
Bekleyelim bakalım neler olacak?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.