Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

Kitap Dostu Olmak

Kitap Dostu Olmak

Hayâtımızın akışını doğru yönlendirecek kitapları okumalıyız. Küçüğünden büyüğüne artık kitaplarla dost olma zamânı geldi. Popülist kültürün yaydığı menfiyâtın içinde kaybolmamak için bu şart. Büyükler küçüklere güzel misal teşkil etmeliler. Yeni çıkan kitapları takip ederek; ‘En iyi hediye kitaptır.’ gerçeğinden hareketle özel günlerde veya sâir zamanlarda bir vesileyle yakınlarımıza seviyelerine uygun kitaplar armağan edebiliriz. Özellikle de önümüzdeki günlerde çocuklarımız yaz tâtiline girecekler. Onlara karne hediyesi olarak yeni çıkan, iç âlemi besleyen kitaplar hediye edebiliriz. Piyasada her yaşa her seviyeye uygun harika kapak ve iç tasarıma sâhip her konuya özgü kitaplar mevcut. Kitapçılarda aradığımız, araştırdığımız her hususta her keseye hitap edecek mükemmel kitaplar var.
Bugün popüler kültürle beslenen gösteriş toplumu olduk çıktık. Ecdâda yakışmıyoruz. Bunda herkesin katkısı var. Okumayan, araştırmayan, yalan-yanlış kulaktan dolma bilgi kırıntılarıyla idâre eden ve bunlarla konuşan eksik kültürlü bir nesil yetişti. Aslında bu bir eğitim politikasıdır. Ama şu da bir gerçek ki memleketimizin birçok ana temel problemleri olduğundan kitap okuma alışkanlığının topluma kazandırılması sanki biraz ‘fantezi’ gibi görülüyor. Ancak meseleye böyle bakmamalı. Bu bir kültür alım eksikliğidir. Toplumun kalkınması ancak okuyan, araştıran bir nesille gerçekleşir. Muasır medeniyetler seviyesine okunarak çıkılır. Okuyan erdemli olur, etrafı tarafından sayılır. Okuyan insan çevresindekileri aydınlatır. Aydın, dediğimiz zaman anlaşılan da budur zâten.
Okumanın bir alışkanlık hâline dönüşmesi gerekir. Alışkanlıklar tekrarlana tekrarlana kazanılır. Kitap okumaya sabırla devam edilirse bu iş alışkanlık hâlini alır. Artık okumadan yapamazsınız. Kitapsız duramazsınız. Nereye giderseniz cebinize, çantanıza kitap koyarsınız. Ufacık bulduğumuz zaman dilimlerinde bile hemen açıp okursunuz. Meselâ, uzun süren otobüslerde, trenlerde, uçaklarda, hastanede sıra beklerkenki mini vakitlerde dahi okuyacaklarınız mutlaka bulunmalı.
Kitap okuma alışkanlığı küçüklere büyüklerinden geçer. İyi ama bugünün büyüklerinde bu alışkanlık kalmadı ki? Büyükler de vakitlerini televizyon başında geçiriyorlar. İşte sorun buradan başlıyor zâten. Çocukta büyüğünde ne gördüyse onu yapıyor hatta televizyonun daha gelişmişi bilgisayarın başında saatlerini harcıyor.
Eskiden büyükler çocuklarına, gençlere, torunlarına ilmi, tasavvufi kitaplar okurlardı. Bu kitaplar peygamberimizin, diğer peygamberlerin hayatları olabildiği gibi örnek şahsiyetlerin hayatlarının anlatıldığı eserler olabiliyordu. Çocuklarda bu okumalar ve ardından gelen sohbetlerle zihinlerde güzel ‘rol model’ler oluşur ve ilerde nasıl bir şahsiyet çizilmesi gerektiğine dâir bilgilerle zihinler dolarlardı. Büyükler bugün ihmal ettikleri bu vazifelerini yeniden hatırlamalılar. Özlenen nesil böyle yetişir.
Bizler böyle yetiştik. Câmilerde kılınan sabah namazından sonra eve gelen aile reisi veya büyükler evcek seccâdelerin başına ailenin çocuklarını toplayarak buram buram mâneviyat kokan kitaplar okunurdu. Kitap okumadan sonra sorulan sorulara verilen cevaplarla çocuklar iç donanım sâhibi olurlardı. Bu arada geçirilen saatlerde alınan aydınlatıcı bilgiler âdeta zihinlere kazınan en geçerli bilgi birikimleri olurdu. Zihinlerin hayırla beslenmesi adına süper faydalı bir çalışma böylesi bir çalışma. Aile büyüklerine duyurula!
Her ev kendine uygun bir zaman dilimini mutlaka bu işe ayırmalı. Kimi aileler akşam yemeğinde bir araya gelebiliyorlar. O zaman da olabilir. Akşam yemeğinin hemen ardından hatta sofradan kalkmadan önceleri sıkmamak için 10.dak ile başlanarak zaman içinde 5dk.10 dak.lık fazlalıklarla artırılabilir. Zâten bâzen de öyle olur ki kitap heyecan vericidir, biraz daha okunsun istenebilir. Ve yine ardından sohbetler. Bunlar çocuğu şekillendiren son derece faydalı çalışmalardır. Kimi evlerde belirli zaman içinde herkes kendi başında okuyabilir. Biz yaptık denedik, çok yarârını gördük. Deneyin, uygulayın eminiz ki çok faydalar göreceksiniz. Hem çocuklarınızla böylece nitelikli bir berâberliğiniz olmuş olur.
Ne yapıp ne edip çocuklara gençlere ‘kitap okuma alışkanlığı’ kazandırılmalıdır. Bunun için erken yaştan başlanmalı. Batı’da imrenilecek örnekler var. İngiltere’de küçük çocuklarda kitap okuma alışkanlığı kazandırmak ve kütüphanelere gitme alışkanlığı vermek adına çok câzip ve farklı imkanlar sunuluyor. Çocuklar daha 6 aylıkken kütüphâneler götürülüp oralarda ‘masal saati’ adı altında sevecen eğitmenler tarafından masal kitapları okunuyor. Bizde de bâzı müspet radyolarda akşamları 8-9 saati sıralarında ‘masal saaati’ uygulamaları var. Her akşam çocuklara bir masal okunuyor ardından da erken yatmayı teşvik adına ‘iyi uykular’ deniyor. Yâni yatmadan önce masal. O zaman hemen bu işi biz de kendimize çevirerek anne veya baba hangisi müsâitse çocuğumuzu yatırmadan az önce (Bu süre 15-20 dak veya 30 dak. olabilir.) tespit ettiğimiz bir kitabı okuyabiliriz. Örneğin bu Peygamberimizin hayâtı, dört büyük halifenin hayatları, sahabelerin veya örnek şahsiyetlerin hayatları olabilir. Çünkü bu vakitte verilen bilgiler, uyumadan önce onların hayallerini süsler, rüyâlarına girer. Daha sonra bu okumaları daha geliştirerek çocuğunuza kendiniz okutabilirsiniz. Uygun vaktinizde o okur, siz dinlersiniz Hatta kitap bitince özet gibi anlattırabilirsiniz. Enfes yorumlar çıkıyor. Biz bu çalışmaları çocuklarımla hep yaptık. Sizde uygulayın çocuğunuzun ileriki hayâtında çok yararlarını görürsünüz. Bun öneriler uçuk kaçık şeyler değil. Sâdece biraz emek ve fedâkarlık istiyor.
Büyükler bizzat bu işe kendileri el atmalılar. Bundan sonraki neslin şimdikinden daha iyi olmasını arzu ediyorsak bizde toplumun doğru yapılanması adına bir tuğla koymalıyız. Öyleyse anlamalıyız ki sâdece konuşmakla, şikâyetlenmekle iş bitmiyor. Bizim de yanlışları doğrulara çevirmek için katkılarımız olmalı. Boş boş şikâyetlenmenin ne yarârı var. Ancak böyle bir eksikliği önce büyüklerim kendileri hissetmeli. Okumanın önemine kendisi inanmalı ki çocukları ve gençleri teşvik etsin.
Bu sene başında Edebiyatçı yazar Prof. İskender PALA beyefendi bu konuyla ilgili bir yazı yazmıştı, ilginç önerileri vardı topluma: ‘ Otellerin ve hastanelerin yataklarının başucuna kitaplar konsa, şehirlerarası toplu taşım araçlarında yolculara okuması için kitaplar sunulsa, çiçekçilerde her çiçek alana bir kitap verilse, kreşlerde çocuklara oyuncak şeklinde kitaplar üretilse, işyerleri özel günlerde çalışanlarına kitaplar hediye etse, ilaç şirketleri uyduruk promosyon armağanları yerine kitap takdim etse, bayramlarda bayram şekerinin yanında kitap da verilse, bankalar bekleme yerlerinde kitap bulundursa, kahvehaneler kıraathâneye dönüşse…’ diyor. Ne güzel olur değil mi?
Bizde kitap sevgisi kazandırma gönüllüsü olabiliriz meselâ. Bu iş gönül işi!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi