Kafa karışıklığı
Bir şey asli özelliğini yitirmeye başlamasıyla bozulma başlamış demektir. Bu duruma İslami literatürdede en genel anlamıyla ifsat denmektedir. Cenabı Allah kitabı Kur’an’ında onlarca kez “yüfsidünefilarz veya yüfsidünefissemavativelarz” yani; “yeryüzünü fesada verirler veya yerde ve gökte fesat çıkarırlar.”buyuruyor. Eğer bu ayetler üzerine derin düşünerek kafa yorarsak; onlarca sayfa yazı yazabiliriz. Bugün özellikle Siyonist ağırlıklı İsrail ve ABD gibi ülkelerin başını çektiği bazı devletler toprağı, tohumu, canlıların genlerini, uzayı, nükleer malzemelerle havayı kısaca her şeyi yerde gökte ne varsa hepsini fesada verdiklerine, bozduklarına şahit oluyoruz.
***
Bozulma yiyeceklerde olursa çürüme - kokuşma, bitkilerde (nebatatta) olursa verimsizleşip kuruma ve hastalık getirme, insan ve hayvanlarda olursa ifsat, kişisel bazda bireysel olduğu zaman hastalık, neslin üremesinde dengesizlik meydana geliyor. Bir de sosyal olarak ifsat- bozulma başladığı zaman ise tam bir kargaşa meydana gelir ki; işte o zaman terör, fuhuş, adam öldürme, yoksulluk ve onun vereceği kötülükler vb. meydana geldiği gibi, yeryüzünde Allah’ın halifesi olan insanın bozulmasıyla (ifsada uğramasıyla) bütün doğa olayları da bozulmaya başlar. Yeryüzünün bozulması da düzelmesi de insanın elinde olan bir şeydir.
***
Ben konuyu bu noktadan sonra daha çok yaşadığımız olaylar üzerinden irdelemeye çalışacağım. Evet, bir ifsat - bozulma var, bunu yapan müfsitler de var. Ama suçlu kim? Her gün her hafta zam yağmuru yağmaya devam ediyor, suçlu kim? Ya da durum ne, vatandaş durumdan rahatsız mı? Adam konuşuyor: “Hayır pahalılık falan yok, herkesin cebinde cep telefonu var.” “Ben 2200 lira ile geçiniyorum.” İnadına kıran girsin inşallah! Veya “suçlu pahalı satan marketler, üreticiler.” Peki, petrole, gaza gelen zamlar? “Dünyanın her tarafında pahalılık var, ne yapalım.” Her gün televizyonlarda hırsızlık, gasp, kadın cinayeti kavgalar, adam öldürmeler… Vs. suçlu kim? “Vatandaş bozuk, vatandaş cahil canım.” Bazı Siyonist uşakları da: “İslami anlayıştan kaynaklanıyor.” Diyorlar.
***
Uluslararası arenada da her şey kötüye gidiyor. On tane devletin büyükelçisi size emir veriyor, sizi eleştirip, bir sürü eksiğinizi buluyorlar, suçlu kim? “Herkes bize düşman, biz onların haddini bildiririz.”
Kuraklık artıyor, durum vahim. “Paris İklim Sözleşmesiyle çözeceğiz.” (…………..)
***
Bu sorunları çoğaltabilir ve burada tek tek yazabiliriz. Ama biz burada sorunlardan çok:
1-Sorunun kaynağının kim ve ne olduğunu, 2-Çözümün nasıl olacağını konuşmak istiyoruz.
Yukarıda saydığımız sorunların suçlusu konusunda vatandaş ısrarla yönetimi aklamaya çalışıyor, hele hele birilerine asla toz kondurmuyor. Hâlbuki problemlerin çözümü konusunda mutlaka yine bu yönetimin çözebileceğini de savunuyorlar. Madem suçlu hep başkaları; bu idare bir yere gitti de ülke ondan bozuldu, geri gelince düzeltecek mi diyorsunuz. Hayır, hiçbir yere gitmedi. Her şey bunların elindeyken, bunların zamanında bozuldu. Bunların yanlış yönetimleri yüzünden bozulan bir düzen ancak bunların bu işi bırakması ile düzelebilir. Maalesef öyle bir çıkmazın içine giriyor ki vatandaş bozulmanın sebebi olan duruma kurtuluş olarak tekrar sarılıyor. Bütün dünyanın dengesini bozanlarla Paris İklim Sözleşmesi imzalanıyor. Dünyada da; celladına âşık-Stockholm sendromu yaşanıyor.
***
İslamcı kanatta da kafa karışıklığı var. Şöyle ki; sürekli yazılarında bireysel faziletler, erdemli insan olma, nefis muhasebesi, gibi yazılar yazıp duruyorlar. Bu yazıların bir yanlış tarafı yok, ancak devlete ait olan alan var, bireysel alan var. Devlete ait olan alanın problemini çözmeden, bireysel alana ait olan problemlerin % 20 sini ancak çözebilirsiniz, zaten dikkat ederseniz çözemiyorsunuz da. Hele hele çocuklarınız konusunda hiç ilerleme kaydedemiyorsunuz.
***
Sorunların tek kaynağı iyi yönetilmemektir. Bana kızabilirsiniz, isterseniz bin tane suçlu ilan edin, sonra bunları tek tek diskalifiye edin hiçbir sorun çözülmeyecek, çünkü sorun sizde. Ülke üzerinde deney yapıp durmayın, bir yirmi seneyi daha heba etmeyin. İyi demekle iyi olmuyor, padişahım çok yaşa demekle çok yaşanmıyor. Zaten çoğu padişah ellisine bile varmadan ölmüştür, demek ki adamların maşallah dedikleri üç gün yaşıyor.
***
Kimse gökten bulutların arasından falan inmiş değil. Bakarsınız sıradan bir vatandaş ilmi tahsili bile olmayan çok daha iyi yönetebilir. Yeter ki her işi doğru yerde, doğru zamanda doğru biçimde yapsın Allah’ın izniyle başarılı olur. Böyle birini istediğimden değil, ama bir kişiyi alternatifsiz göstermek Allah’a isyandır, haramdır, günahtır, hele-hele böyle bir durum ortadayken. Bizden söylemesi sorunun kaynağı durdukça belalar, musibetler eksik olmayacaktır. Allah kurtarsın
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.