Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

İtikâf’ın güzellikleri

İtikâf’ın güzellikleri

Öyle böyle derken Ramazan’ın son haftasına geldik. Derler ya; sayılı günler çabuk geçermiş… Hakikaten öyle! Ramazan ayının sayılı altın fırsat günleri pek çabuk tükeniverdi. Elimizde kalan son fırsatları da değerlendirme vakitleri şimdi dostlar. Aman teyakkuz ve daha dikkat… Nasipse haftaya bayrama erişilecek. Cuma günü de Kadir Gecesine inşaALLAH.

Müslümanlar olarak yaşadığımız dindarlıkda zaman içinde aşınma ve başkalaşımlar olabiliyor. Senede bir gelen Ramazan ayının mübârek ikliminde mümin kendini sorgulama bilincine daha yakın oluyor. Bu vesileyle Ramazanın feyizli ve bereketli zemininde inananlar gayretleri nispetinde ahlâkî olgunluğa, gönül dünyâlarında inkişâfa doğru kemal seviyesi kat edebiliyorlar. Ramazan yine müminlere fazilet erdemlerini yeniden kazandırmada önemli bir âmil. Bu güzel ayda mümin ister istemez gün boyu ağza girene dikkat ederken ağızdan çıkanlara da dikkat kesb ediyor. Eğer bu yapılamazsa tutulan oruçların sevap yönüyle içleri boşaltılmış olur. İşte tam da burada ibâdetlerin içinin dolmasında Ramazan ayının son günlerinde yaşanan sıkı bir derûnî hayat anlamında, içi dolu, kişiyi yaratıcısına yaklaştıran “itikâf” ibâdetine değinmek yerinde olacaktır sevgili okurlar. Bildiğiniz gibi eski yazılarımızda bu konunun fıkıhsal boyutunu işlemiştik. Biz şimdi daha çok bu husûsun özündeki hikmete değinmek isteriz kalemimiz gücünce.

Bugün modern asrın insanlara bindirdiği maddi yorgunluk insanları kıskıvrak yakalamış ve mânevî yönden tüm açınım olabilecek alanların önünü tıkamıştır. Kişinin iç huzûru kalmamış, aileler kendilerinden bekleneni ifâ edemez duruma gelmişlerdir. Neredeyse ruh hastası bir toplum türemiştir. Dolayısıyla bugün birey olarak herkesin gönül huzûru ve mânâ doygunluğuna şiddetle ihtiyâcı vardır. Kişiyi bu yola sokabilecek onu yoğun bir şekilde Rabb’inin huzûruna getirecek güzel bir ibâdet çeşidi olan “itikâf”, bu işi insana gerçekleştirebileceği en güzide bir imkandır. Zira mümin “itikâf”la kendisini yoran, bunaltan dünya ilişkilerini, en alt seviyeye indirerek kendisiyle baş başa kalır. İtikâf kişiyi Rabbi’ine yöneltir, için döktürür, ağlatır, sızlatır. Mümin Cenâb-ı Hakk’tan günahları-hatâları-pişmanlıkları adına af ister, yalvarırı-yakarır, bağışlanma dileğinde olur. Böylece iç sıkıntılarından boşalarak maddi yorgunluklarından kurtulur sonuçta kişi ruh canlılığına kavuşur. Tevbe ve istiğfarlarını, bağışlanma niyazlarını yüce Yaratıcıya takdim ederek âdeta günahlarından arınan mümin “itikâf” ile yürek sükûnuna erişir.

“İtikâf”ın yalnız başına olan o huzurlu, lâhûtî ortamında mümin kendisiyle yüzleşme hâlini yaşar. Hatâlarını azaltmak, kusurlarını gidermek için durum tespiti yapar, toparlanır, kapasitesince karlara kavuşur. “İtikâf”ta kişi her zamankinden fazla Kur’an tilâveti yapar, nafile kılar, kitap okur. Müslüman hayâtında Hakk’a en yakın olduğu halleri yakalar. “İtikâf”la mümin kişinin yüzü, azâları, kalbi, gönlü ve rûhu nurlanır. Yüreği temizlenir, zihni fazlalıktan, gönlü hantallıktan kurtulur. Kutsî hallere, ilâhî feyizlere erişilebilir. Dünya müminin gözünde küçülür, küçülür, sinek kanadı kadar olur. Maddi şeyler önemsizleşir, mânânın ehemmiyeti, ahlâkî güzelliklerin zarûret bilinci daha iyi idrak edilir. Dilinde zikir olanın kalbi feyizlenir, aklı nurlanır, rûhu şükürlenir. Bu haller her müminin yaşaması gereken en mütenâ hallerdir, kim istemez? İşte bu güzellikler ancak “itikâf” ile yaşanabilir.

O zaman elimizde mahdut kalan şu sayılı Ramazanı Şerif’in son günlerini “İtikâf” ibâdetiyle değerlendirelim inşaALLAH. Tek günlerde de Kadir Gecesi’ni arayalım sevgili dostlar ha gayret! İbâdetleriniz kabul ve makbul olsun inşaALLAH.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi