Nurten Selma Çevikoğlu

Nurten Selma Çevikoğlu

İtikaf günleri geldi

İtikaf günleri geldi

Efendim Ramazan ayının güzeller güzeli ikliminde rûhen güzelleşen Müslümanlar artık sona yaklaşmanın hüznü içerisindeler. Bilindiği üzere Ramazanın son on günündeyiz. Şimdiye kadar ihmal edilen ruh âlemini ihyâ eden mâneviyat dolu günler bir bir biterken Ramazanın son on günü, idrak edebilenlere farklı bir atmosferin müjdesini verebilir…

Ebû Hüreyre (r.a.) der ki: “Nebî (s.a.s.) her Ramazan son on gün i’tikâfa girerdi. Vefat ettiği senenin Ramazanında yirmi gün i’tikâfa girdi.” (1) Allah Rasûlu en sevgili, en kâmil kulken itikâfa giriyor da bize ne oluyor? Bugün Müslümanlar tarafından en çok ihmal edilen ibâdet ‘i’tikaf ibâdeti’ ve ‘teheccüd namazı’dır. Bedenlerin beslenmesi hiç ihmal edilmezken ruhların beslenmesine özen gösterilmiyor. Halbuki ibâdetler rûhu besler, zenginleştirir, zirvelerde dolaştırır. İnsanlar hızla dünyevîleşirken ayni hızla da mâneviyattan uzaklaşıyorlar. İbâdetlere kalıpça yaklaşanlar da rûhen ona ulaşamıyorlar. Oysa ibâdetler insanı Hakk’a yaklaştıran en önemli müessirlerdir. İ’tikaf ibâdeti ise bu işin en ince ve en zarif boyutudur.

O halde nedir i’tikaf? Şartları ve rükunları nelerdir? Biz hemen her Ramazan bu ihmal edilen ‘İ’tikaf’ ibâbeti ile ilgili köşemizde konuyu bilgilendirmek amaçlı çok yazılar yazdık. Yine yazalım bıkmadan.

Sözlüklerde; ‘i'tikâf’, mü'minlerin Allah için her şeylerini fedâ edebilecek bir bilinç kuşanmak maksadı ile belirli bir süre, özellikle Ramazan ayının son on günü içerisinde, kendilerini ibâdete kapatmaları demektir. Aslında i’tikaftaki hikmet, Ramazanın son on günü içersindeki bin aydan hayırlı olan ‘Kadir Gecesi’ni aramak, onu ihya etmek, ondaki güzelliği yaşamak ve idrak etmek içindir, denebilir.

İ’tikaf ibâdetine başlarken niyet etmek, gündüzün oruçlu bulunmak, mükellef olmak ve bir mescitte yapmak şartları vardır.(Kadınların kendi evlerinde yapmaları daha muvafıktır.) En kısa i’tikaf süresi Hanefi âlimlerinden İmam Yusuf’a ve Mâlikilere göre ‘bir gün’dür. Ancak İmam Muhammed ve Hanbelilere göre bu süre kişiye bağlı olarak ‘bir an’ bile olabilir. Meselâ, câmiye vakit namazları için girmeden önce niyet edildiğinde orada gereksiz kelam da edilmez ise câmi çıkışına kadar kişi i’tikaf’da sayılır.

İ’tikaf sünneti müekkede bir ibâdettir. İ’tikaf süresince nafile namazlar kılınır, Kur’an okunur, tesbihatlar yapılır, dîni ihya edici kitaplar okunur, tefekkür edilir, nefisler hesâba çekilir böylece Rabb’ yakınlık sağlanır. İ’tikaf süresince gönüller üç kuruş etmez dünya meşgalelerinde uzaklaşır ibâtü taatle ruhlar dinginleşir, ulvi hallere doğru yelken açılır. Bu güzel ibâdeti hakkıyla ihya edenlerin yüreklerine rahmet ve feyiz yağmurları yağar. Samimâne yapılan i’tikaflar amellerin en şereflisidir. Bu inanan kişi için ne büyük bir nimettir!

Bu güzel ibâdetin sevâbı da çoktur. “Ramazan’da on gün i’tikâf yapmak (nâfile) iki hac ve iki umre gibidir.” (2) İ’tikaf ile mümin kişi mânen yükselir, kalbi nurlanır. İ’tikaf bize dünyânın boş olduğunu, ahretin gerekliliğini idrak ettirir. İ’tikaf boyunca ısrarla af istemek, bağışlanma dilemek doğru bir davranıştır ki umuda ulaşılabilsin.

Rûhun dinlemesi için i’tikaf zarûridir. İ’tikaf ile kul Rabb’inin rızâsını kazanmaya çalışır, gönül dağınıklığını toparlar. İbâdetlerde yakîn zevki tadılır. Kul i’tikaf ile Rabb’ini anar, O’nu tesbih eder, O’na yönelir, yüreğini O’na açar. Böylece kalbî inkişaf gerçekleşir. Yüce Yaratıcı’ya olan muhabbet derinleşir hatta kul biricik Rabb’isiyle ünsiyet temin eder, O’nun dostu ve yarânı olur. İ’tikaf’dan murad kalbi Allah (c.c) ile meşgul edip rûhu istenen kıvâma eriştirmektir.

Ramazan ayının mübârek ikliminde gerçekleşen i’tikaf ibâdeti için bir nevi ‘kalbî eğitim kampı’dır diyebiliriz. Günlük hayâtın dağdağasından dolayı insanlarda mutlak bilinç zedelenmesi, kalb dağınıklığı, zihin yorgunluğu oluyor. Hayâtın yoğun akışına kendisini kaptıran kişinin yapacağı amellerde, vereceği kararlarda yanlışa düşebiliyor. Bu sebeple sene içinde yorulan zihinlerin, bunalan ruhların, dumûra uğrayan kalbî hayâtın yeniden dirilebilmesi için sâdece ibâdete tahsis edilmiş bu çok özel zaman dilimine yâni i’tikâf’a bütün mü’minlerin ihtiyâcı vardır. İ’tikaf insanın âcizliğine, çâresizliğine, bitmişliğine ilâhi bir destektir, güçtür.

O halde içinde bulunduğumuz i’tikaf günlerini muhakkak en âlî bir şekilde değerlendirelim inşaALLAH. Dua ile…

--------------

1- Buhârî, İ’tikaf 17/ Ebû Dâvud, Savm 78/ İbn Mâce, Sıyâm 58

2- Taberânî ve Beyhâkî’den; Terğîb ve Terhîb, c.2, s.526

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nurten Selma Çevikoğlu Arşivi