Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere devletlû kesimin arada bir de olsa gerçekleri söyleme babından ettikleri bir kelam var “AT İZİ İLE İT İZİ BİRBİRİNE KARIŞTI” diye.

Şimdilerde tam da bu ruh halini yaşıyor memleketimin insanları.

İslam Dini konusunda kelam edenlere bir bakın.

Kimin ne dediği belli değil.

Daha doğrusu hangisinin anlattığı İslam Allah (cc) Resul’ünün (sav) tebliğ ettiği ve örneklendirerek hayata uyguladığı İslam.

Şöyle bir bakın adına hoca denen ne idüğü belirsizlere.

Allah’ın (cc) kitabı ve Peygamberleri (as)  ile ilgili söyledikleri Rasulullah’ın (sav) söylediklerine uyuyor mu?

İslam diye anlattıkları Mekke ve Medine dönemlerinde örneklendirilen İslam’a benziyor mu?

Kur’an Ayetleri ile Rasulullah’ın (sav) sahih sünnet uygulamalarının nerede ise tamamına yakınını tarihsel uygulamalardır adı altında yok sayarak ve müsteşriklerden bile daha ileri giderek, ateistliğe kadar uzanan bir yolun taşlarını mı döşemeye çalışmaktadırlar.

Yoksa kafalarından uydurdukları bana göre dinini İslam diye yutturmaya ve bu arada yazdıkları kitaplarla köşe dönmeye mi çalışıyorlar?

İslam’ı bir hayat nizamı olarak görmeyen demokratik laik düzen savunucuları bir tarafa, Müslümanlardan İslam’a en uygun idare şekli diye tanıtmaya çalıştıkları demokratik düzene bir bakın bu defa.

Anlattıkları ve uygulamak istedikleri düzen gerçekten demokratik hukuk düzeni mi, yoksa kendi hegemonyaları ile paralel giden maddi kazançlarının hiç eksilmemesini sağlayacak olan diktanın dik alası mı?

Çağdaş demokrasi diyerek getirmek istedikleri, kısıtlanmış veya sınırlandırılmış halkoyuna dayalı bir yönetim şekli mi?

Daha ileri gidecek olursak cihan harbinde baş düşman olarak savaştığımız İngiltere’nin giderken bıraktığı dominyon usulü bir yönetim şekli mi?

Hatta itikadî yönden bir adım daha ileri gidersek;

Son zamanlarda iktidarın nimetlerinden faydalanmaları ile semiren bir takım kişiler, Demokrasiyi araç olarak kullanarak bu memlekete tekrar İslam Hilafetini getireceğiz, bunun ilk adımı da başkanlık sistemi derlerken, aslında İslam’ı araç olarak kullanan abdestli kapitalistler kendi sömürü düzenlerini pekiştirmek için mi demokratik laik hukuk devletini Müslümanlara benimsetmeye ve sevdirmeye çalışıyorlar?

Referanduma gelecek olursak.

Yapılacak olan bir anayasa değişiklik teklifinin halkoyuna sunulması mı, yoksa karşı cephe olarak gördüklerini suçlama vesilesi mi?

En başta iktidar partisi çevrelerinden yükselen suçlama ve iddiaların son günlerde yumuşatılıyor görünmesi bir yana, tamamen ortadan kaldırılmaması bu anayasa değişikliğinin görevdeki Cumhurbaşkanı için mi yoksa ondan sonraki dönem için mi yapıldığını akla getiriyor?

Siyasetçilerin ağızlarını tutamamaları sonucunda oluşturulan yeni bir kamplaşmanın bu ülke insanına getireceği sıkıntıları gören herkesin yukarıdaki sorulara yenilerini ilave etmesi muhtemeldir.

Şimdi çıkıp açık yüreklilikle en baştaki at izi- it izi tespitini yanlış bulanlar varsa, yine açık yüreklilikle söylesinler.

Bu ülkede Dinden demokrasiye; Siyasetten yönetim şekline ve artık önümüze konmuş olan sandıkla ilgili referandum faaliyetlerine varıncaya kadar at izinin it izine karıştırılmadığı bir alan varsa söylesinler, oradan konuşalım.