Ahmet Güldağ

Ahmet Güldağ

İşe başlama ve mücadele doğuşu

İşe başlama ve mücadele doğuşu

Konya’dan boya işi yapanlar yanında, usta ve işçi ayarladım. o zamanlar sadece Beyşehir üzerinden gidilebilen Seydişehir’e üç saatte vasıl olduk.

Ben hastahane de bir odaya yerleştim.

Hastane diyorum ama öyle büyük hastane değil. Dört odası ve çok büyük iki salonu vardı.

Bir tane pratisyen doktor ve hemşire ile erkek sekreter vardı. Aslında bizimle ilgili işlemleri sekreter yürütüyordu.

Linolyum muşamba derken ince muşambalardan sanmayın. Şimdi bulunmayan ve o zamanlar evler, daireler, hastaneler, gibi yerlerin tabanına tahta üzerine döşenirdi.

Öyle döşenirken serili verilmez tabandaki çukurlar yükseklikler giderilir itina ile kalın olan muşamba serilir ve ek yerleri hemen kesilmez.

Çünkü muşamba sünme yapar. Birkaç ay sonra üstünde yürüdükçe asıl yatılımına gelir ve kenarları düzgünce kesilip yerleştirilir.

Yani anlayacağınız özel usta işi oluyordu.

Kahverenginde kalınlığı üç milimetre olan muşamba döşenince ses geçirmez yürüyüşlerin sesi çıkmaz durumunda idi.

Komisyonu kimler teşkil ediyor anuda anlatayım.

Doktor, mal müdürü (şimdi sayman deniliyor) belediye fen işleri müdürü, esnaftan bir kişi.

***

Muşambalar ambar dediğimiz şimdiki kargo dediğimiz ama ticaret eşyası getiren mağazalardan Seydişehir’dekine gelmişti.

Bendenizin sermayesi olmadığı için ihaleyi alırken konuşmuştuk ihale komisyonu ile.

Muşambaların bedeli gelince idare ödeyecekti. İstanbul’dan havaleli geldi mal.

Faturayı göstererek ödemelerini istedim.

Böyle ödeyemeyiz hakediş olması lazım deyince başımdan kaynar sular dökülüverdi.

“mademki ödeyemeyecektiniz neye bana söz verdiniz.

 O zaman mallar iade. Bende teminatı yakarak işi bırakırım” deyince.

Muşambaların yeni fiyatlarının da yüksekliğini de öğrenmelerinden olsa gerek.

Evvela doktor, “Gidersen biz kimseye bu muşamba işini yaptıramayız. Dur bir çare buluruz” demiş oldu.

Doktor ve mal müdürü beni de yanlarına alarak bir tüccara gidip durumu anlattılar.

Tüccar onları kırmadı iki bin beş yüz TL verdi. Yıl 1952 bu gün en az 25 bin TL olur tahminindeyim.

***

Muşambalar Avrupa’dan gelmiş olduğundan üzerinde Fransızca yazılar vardı.

Malın kalınlığı ve kalitesi için güya tetkikata giriştiler. Cetvelle kalınlık ölçtüler hâlbuki üzerinde üç mm. Diye yazılı idi.

Tüccarın parasını ödeyebilmek için hakedişten evvel teslim raporu yaptılar ve mal müdürü ödemiş oldu.  

***

Bir akşam sekreter gel bir yere götürecem dedi gittik.

Meğer ilçenin şehir kulübü oluyormuş. Merdivenlerinden çıktığımız ahşap bina üstünde bir oda ortasında mezeler sıralanmış altlıklı yer sofrası kurulmuştu.

***

Başta mal müdürü, doktor ve bir iki memur sekreter ve ben bulunuyorduk.

Rakı bardaklara kondu ve içmeye mezelerden yemeye başladılar.

Ben sadece acı da olmayanlardan alıyor içki içmiyordum.

Israra, ben içmiyorum cevabı verince onlar keyiflerine baktılar.

Saat bire doğru hastaneye giderken sekreter şöyle dedi.

“bu sofranın masrafını senin vermeni bekliyorlardı. Sende oralı olmadın” deyince.

“Bilmiyordum bir daha da beni götürme böyle yere sevmem” dedim.

Bu arada Konya’ya gidişimde mal müdürü “Yeni bir kaşkol çıkmış bana getirir misin?” teklifine “biliyorum çok pahalı elli liraya veriyorlar bilmem siz alır mısınız?” deyince. “kalsın kasın” deyiverdi.

İşlerin diğer kısmını bitirmiş muşamba yerleşim için serili kalmıştı.

Muşamba haricindeki yerlerden çamaşır teknesini yapan usta iyi yapmamıştı.

Teftiş ve hakediş raporunu yapacak Konya Nafia Müdürlüğü’nden gelen İnş. Müh. Şevket Bey beğendi ve raporu hazırladı.

Tekneyi yazmayın ben Konya’dan hazır tekne getirip yerleştireceğim deyince sen öyle istiyorsan öyle olsun dedi ve hakediş raporunu yapıp imzaladı.

İmzaladı ama doktor efendi “işleri beğenmedik mal müdürü ile kontrol edeceğiz” deyiverdi Mal Müdürünün odasında.

“Tamam, biran evvel kontrol edin. Boyacının usta ve işçilerin parasını ödeyeceğim lütfen” deyişime…

“Sen Konya’ya git biz sana haber göndeririz” demesinler mi?

 “Sofranın, kaşkolün acısı mı çıkıyor” acaba diye düşündüm ve yukarıdaki odada olan ve yeni gelen genç kaymakama müracaat ettim.

Durumu anlatarak sözleşmeyi gösterdim. Sözleşmedeki madde de 15 gün içinde ödeme yapılması, aksi halde % 50 tazminat isteyecektim.

Kaymakam dikkatle inceledi. Ve aşağıda mal müdürünün yanında oturan doktoru çağırdı.

“Hakedişi neden imzalamıyorsunuz.” Sorusuna “Efendim yapılan işler iyi değil. Kontrol mühendisi taraf tutmuş hazırlamış kabul etmiyorum.”

Genç ve uzun boylu kaymakam nasıl hareket etti? Ben ne durumda kaldım?

Yerimiz doldu gelecek yazıda izleyelim.

***

Sağlık ve esenlik içinde sevdiklerinizle yaşam dileğimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Güldağ Arşivi