İkinci yarıdaki Konyaspor..
Sezonun ilk maçının Fenerbahçe ile olması, takım ve kulüp için büyük artı gibi görünse de, alınan galibiyet bir o kadar tehlikeli sonuçları da doğurabilir. Özellikle, 2-0 yenik durumdan 3-2 galibiyete taşımak, son yıllarda Fenerbahçe karşısındaki en büyük geri dönüşlerden birisi oldu.
Alınan bu galibiyetin ne gibi kötü sonuçlar doğurabileceğini anlatmadan önce yönetim için kombine satışlarına büyük katkı sağladığını ifade etmek gerekiyor. Aynı zamanda futbolcular için de bir özgüven sağladı diyebiliriz. Takımın yarısının geçen yıl ki şampiyon kadrodan geldiğini düşünürsek, futbolcuların böyle bir başarıya ihtiyacı vardı.
Bu galibiyetin takım üzerindeki tek olumsuz ektisi ise aşırı kendine güvenden kaynaklanabilir. Oyuncular “Fenerbahçe’yi yendikten sonra…” diye başlayan düşüncelere kapıldıkları anda büyük bir çöküş yaşayabilir, karşı takımı hafife almanın bedelini ağır ödeyebilir.
Bu noktada Teknik Direktör Uğur Tütüneker’e büyük görev düşüyor. Futbolcuların her maça aynı ciddiyetle bakmasını sağlamalı. Gerekirse, futbolculara psikolojik destek verilmelidir.
Konyaspor’un büyük bir zafer yaşadığı maçı analiz etmek gerekirse, ilk yarı ve ikinci yarıdaki Konyaspor’un siyahla beyaz kadar zıt bir oyun anlayışında olduğunu görmek zor değil.
Ersun Yanal’ın 4-3-3 taktiğinde sahaya dizdiği Fenerbahçe’nin geçen yıla oranla pas yüzdeki oldukça düşüktü. Uzun toplarla Konyaspor kalesine gitmeyi düşünen rakip, ilk yarıda Konyaspor’un üçüncü bölgede ve hatta ikinci bölgede topla oynamasına izin vermedi.
Gecenin kahramanlarından kaleci Itandje’nin kornerden gelen topa, çıkıp çıkmamakta kararsız kalmasıyla yenik duruma düşmesinin ardından, kaptan Erdal’ın topu kaptırdıktan sonra Alper’e yaptığı gereksiz faül sonucu penaltı atışıyla 2 farklı yenik duruma düşen Konyaspor, Uğur Hoca’nın devre arasında yaptığı konuşmayla kendine döndü.
4+4+1+1 düzeniyle oynayan Konyaspor’da, solda Abdülkerim’in, Mehmet Topuz’un çıkışları karşısında etkisiz kalması, ortada Konyaspor’un önliberosu İshak’ın da Emre, Alper ikilisi karşısındaki yetersizliğine Uğur hoca ikinci yarıda hemen müdahale etti. Sol tarafa Mehmet Uslu’yu, sağ tarafa da geçen yıl oldukça iyi oyunlar çıkaran Ömer Ali’yi alan Uğur Tütüneker, forvet arkasında serbest adam rolünü verdiği Mbamba’dan hiç verim alamayınca, genç kozu Recep’i sahaya sürdü.
Bu dakikalardan sonra pas yüzdesini artıran Konyaspor, ikinci ve üçüncü bölgede daha çok topa sahip olan takım oldu. Alper’in oyundan çıkmasıyla orta sahadaki üstünlüğü eline alan Konyaspor, sol tarafta Mehmet ve Erdal ile sağ tarafta ise Ömer Ali ile çizgiye inerek pozisyonlar yakaladı. Bunlardan birinde Erdal’ın kazandırdığı penaltıdan yararlanamayan Konyaspor, ileri uçtaki Thorvaldsson’un istekli futbolu, orta sahada üretken bir futbol oynamaya çalışan Borek ve Ali Çamdalı’nın golleriyle eşitliği sağladı. İkinci yarıda oyuna giren, geçen yıl ki şampiyonluğun kilit isimlerinden Recep ise haftanın en güzel vuruşlarından birisini yaparak, Konyaspor’a galibiyeti getiren isim oldu.
Fenerbahçe maçı aslında Konyaspor’un gelecek haftalar için nasıl oynaması gerektiğinin sinyallerini verdi. Kanatlardaki iyi oyuncularını kullanarak, geniş alanda çizgiye inilerek yapılan ortalar, rakip kalede büyük tehlikeler oluşmasına neden oluyor. Savunma bloğunda Selim ve Kokaloviç, Konyaspor’un karşıdan gelen pozisyonlarda kolay gol yemeyeceğinin sinyallerini verdiler. Özellikle Selim’in Emenike’ye karşı birebirde verdiği mücadele gerçekten çok iyi seviyedeydi.
İlk maçta Fenerbahçe’den üç puan alarak başlamak güzeldi. Umarız ikinci yarıdaki oyunu gelecek haftalara da yayabiliriz.
Küçük bir istatistikle yazımızı noktalayalım.
Fenerbahçe’ye karşı 2-0 yenik durumdan 3-2 galibiyeti en son Bursaspor kazanmış ve o sene şampiyon olmuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.