Recep Çınar

Recep Çınar

İkibinonaltı iyi anılmayacak

İkibinonaltı iyi anılmayacak

Ömrümüzden bir yılın daha geride kalmasına sayılı saatler kaldı...

Acısıyla tatlısıyla, coşkusuyla heyecanıyla, kavgasıyla savaşıyla ve en önemlisi de 15 Temmuz kalkışmasıyla 2016'yı geride bırakacağız...

İnanıyorum ki, herkesin 2016'yla geride bırakacağı, hatırlamak istemeyecekleri olacaktır...

Kimi zaman gülümseyerek, kimi zaman da hüzünlenerek anımsayacakları...

“Hayat” denilen “yaşam” bu değil mi?

Bir didişme, kakışma, koşuşma ve dönüp geriye baktığımızda koskoca bir hiç...

Kimseye bir şey kalmıyor bu dünyada...

Ama şu bir gerçek ki, 2016 Türk insanı için sıkıntılı bir yıl oldu...

Özellikle 15 Temmuz kalkışması, bizleri tam 12'den, yani canevimizden vurdu...

Onun için de 2016 yılı hiçte iyi anılmayacak...

“Hainleri” ve “ihanetleri” ile anılacak bir yıl olacak kuşkusuz...

Olmalı da...

Unutulmamalı ve unutturmamalı...

2016'yla ilgili destanlar yazılmalı...

Yazılmalı ki, gelecek nesil, o günleri yaşayarak, içerisinde bulundukları günlerin kıymetini bilsin...

xxx

2016 ile ilgili güzel şeyler yazmak isterdim...

Maalesef yazamadık...

Kimse de iyi şeyler yazmayacaktır...

Özellikle 15 Temmuz gerçeğinden bahsetmemek olmazdı...

En azından bir iki cümle ile konuya değindik...

xxx

Evet...

Hiçbir şey yapmasa da insan, en azından sevdikleriyle yaşamın keyfini çıkarmaya çalışmalı...

Dolayısıyla 10-15 saat sonra kapımızı çalacak olan  2017'yi bir fırsat olarak kullanmalı, hayatımıza yeni bir şeyler, yeni heyecanlar ve en önemlisi de yaşama sevinci katmalıyız...

2017'yi son vagon olarak görmeliyiz...

Hem dünya hem de ahiret için...

Anlayacağınız; treni kaçırmamalıyız...

Hayatı sevdiklerimizle keyif alarak ve severek yaşamalıyız...

Ertelemeyin...

Hem de hiçbir şeyi...

Çünkü, yarın geç olabilir...

Akrep ve yelkovan bir saniye bile yerinde saymıyor...

Zaman ırmağı hiç duraksamadan akıp gidiyor...

Onun için de zamanın kıymetini bilmeliyiz...

“Keşke”lere fırsat vermeden, insanca bir hayat yaşamalıyız...

Yukarıda da söyledim ya, 2016 sıkıntılı geçti...

Umarım 2017 sıkıntısız geçer...

Allah 2017'de bütün insanlığa sağlık, mutluluk ve güzellikler nasip etsin...

Savaşsız, barış ve huzur içinde yaşanılır bir yıl olsun...

Ve içerisinde insanca yaşanılan bir dünya olsun artık...

Dedim ya, 2016'nın son günleri bile zehir gibi geçti...

Beşiktaş'ta ve Kayseri'de patlayan bombalar, şehitlerimiz, yetimlerimiz, öksüzlerimiz, yetmezmiş gibi, Rus Büyükelçisinin katledilişi, anlayacağınız 2016 çok canımızı yaktı...

Tekrarlıyorum; 2017 yılının tüm insanlığa barış, dostluk, kardeşlik, sevgi, hoşgörü, iyilik ve güzellikler getirmesi, çirkin çatışmaların, savaşların, acıların, insana yapılan haksızlıkların son bulması temennisiyle, gönlünüzden ne geçiyorsa, size o şekliyle sağlık, huzur, mutluluk getirmesini içtenlikle diliyorum...

Şunun da altını çizmekte yarar var; yeni yıl ya da 2017 bize, yani insanlığa bir şey getirmez...

Biz insanlar yeni bir güne, yeni bir aya, yeni bir yıla değil, kendimize inanır, kendimize güvenir, ve daha sevgi dolu olursak, bu dünyayı yaşanabilir hale getiririz...

Bu kadar basit...

Gerisi hikaye...

Temenniler sadece içimizdeki umudu yaşatmaktan başka bir şey değil.

xxx

Yazımı yeni yıl fıkrası gibi bir gerçek ile noktalıyorum...

Benim gibi yılbaşıyla, yeni yılla alakası olmayan bir vatandaş, yılbaşını ve gecesini önemseyen ve avurtlarını doldura doldura hindi etinin keyfini çıkaran sözde hayvansever bir muhtereme sorar:

“Kurban Bayramı'nda yeri göğü inletiyordun, 'yok vahşet', 'yok katliam', 'yok hayvan hakları' diye kendini paralıyordun. Yılbaşında tonlarca Hindi kesiliyor, niye gıkın çıkmıyor?”

-Ee...  Ağzım dolu... Konuşamıyorum.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Recep Çınar Arşivi