Aktüel konulardan biridir. Kayseri’de üç çocuk, bir cani tarafından katledilince bu konu tekrar gündeme geldi.  İdama sıcak bakanlar, “caydırıcı olur, âleme ibret olur,” demektedirler. Sıcak bakmayanlar, “ilkel bir davranıştır, hapis cezası artırılsın” demektedirler. Her iki taraf, afakî konuşmaktadır, bu meseleyi inceleyelim, bir değerlendirme yapalım, dememektedirler. Amerika dâhil 74 ülke idam cezasını uygulamaktadır,  Türkiye dâhil Avrupa konseyi üyesi 44 ülke idam cezasını kaldırmıştır..
İdam cezasını uygulayan ve uygulamayan ülkelerde vicdanı kanatan olaylar seri bir şekilde devam etmektedir. Organ mafyası çalışmakta, çocuklar kaçırılıp organ mafyasına veya çocuğu olmayan ailelere satılmakta veya öldürülmektedir. Duyuyoruz, “yan baktın bana” diye masum insanlar sokak ortasında öldürülmekte ve töre cinayetleri devam etmektedir. Hâsılı birçok masum insanlar haksız yere katledilmektedir, bu durum ülkelerin bünyesini ciddi bir şekilde sarsmaktadır.
Ülkelerin bu durumdan bir çıkış yolu bulabilmesi için,  önce şu iki husus yerine getirilmeli, ondan sonra idam cezası uygulanmalı, aksi halde idamı uygulayan ülkelerde de görüldüğü gibi masum insanların katledilmesini önlemek mümkün olamayacaktır.
Birincisi, ülkeler kapitalizmden vazgeçmeli, adalete dayanan ekonomik sistemi hayata geçirmeli. Bakın, halife Hz. Ömer (r.anh) Efendimiz, devrinde aç kaldıkları için iki köle ekmek çalıyor, Hz. Ömer, bu iki köleyi değil, bunları aç bıraktıkları için efendilerini cezalandırıyor. Suudi Arabistan’da hırsızlık yapanın eli kesiliyor, fakat Suudi Arabistan, adalete dayanan ekonomik sistemi uygulamadığı için verilen ceza caydırıcı olmuyor; hırsızların sayısı artmaktadır.  Rahmetli Hamdi Savlu Hocamız derste şöyle derdi: “Suudi Arabistan, hırsızın elini kesmekle kapitalist ağaların mallarını korumaktadır. Önce kötülüklerin yollarını kapatalım sonra şeriatın hükümlerini uygulayalım, aksi takdirde zulüm olur. ”
İkincisi, zinaya giden yollar kapatılmalı, evlilik teşvik edilmeli ve nikâh müessesesi devletin kontrolünde iyi bir şekilde çalıştırılmalı. Zina yolları açık tutulursa, günümüzde olduğu gibi, saldırganlık artar, böylece namus cinayetleri ve töre cinayetleri hız kazanır. Ruhi hastalıklar artar, bunun sonucu Kayseri’de olduğu gibi, çocuklar kaçırılır, ırzına geçilerek öldürülür.
İdamı isteyenler ve idama karşı olanlar, meseleyi enine boyuna incelemeden fevri konuşmaları bir şeyi çözmez. İfade ettiğim gibi bu iki husus gerçekleşmeden idam cezasını uygulamak, rahmetli hocam Savlu’nun dediği gibi, zulüm olur.
Efendim, idam, şeriat hükümlerinden biridir, dolayısıyla karşıyım, demek bir şeyi çözmez, idam cezası uygulansın, demekte bir şeyi çözmez; ilaçlarla hadım etmekte bir şeyi çözmez. Şu günlerde bu yönde mecliste çalışma yapılmaktadır, sonuç alacaklarını inanmıyorum.
Gelin, önce bataklığı kurutalım, sonra sineklerle mücadele edelim, bu yapılmadan bütün çalışmalar, masum insanların canını ve malını korumak olmaz, kapitalist ağaların canını ve malını korumak olur. Ne dersiniz?