Hep O var…!
Ölen O’nun çocuğu…
Hala cephede savaşan da onun yavrusu…
Asgari ücretle ağır şartlar altında terleyende onun kuzusu…
Ülke de yırtılan yaka da onun, yenilen hak da…
***
Üç kuruş kazancı, zengininkinden kat be kat bereketli ki;
Ülkenin ekonomisini ayakta tutan da o…
En çok vergiyi ödeyen de…
Asgari olarak eline verilen ücretin neredeyse yarısı kadarını,
Devletin hazinesine ekmeğini bölerek koyan da o…
Her lokmasını alın teriyle fokur fokur kaynattığı helal tasına banıp yiyen de o…
***
Ülkede aşın kıyısında, işin koyusunda, vakti erken gelmiş, başkalarının emelleri için uzanılmış tabutun içinde de o var, başında da hep O…
Fakirlik ile imtihan edilen ömrünün tek sermayesi;
Evlatları… Göz aydınlıkları…
Cüzdanı taksi tutmaya yetmeyen o…
Ama vicdanı kadim Anadolu topraklarını çelik bir el gibi sımsıkı tutanda o…
Yüzyıllardır bu coğrafyada ÖLÜSÜ göze görünmeyen hep o…
DELİSİ âleme rezil edilende O…
Yırtık çarığıyla evladının cenaze namazında saf tutanda…
***
Gemileri aradan değil ama karadan yürüten hep onun inancı…
Bu topraklar üzerinde meçhul zamanlardan beri azmiyle, nasırlı ve kan toplamış elleriyle karadan yürütülen gemilerin halatlarını çeken de O…
Çanakkale’de 276 kilogramlık top mermisini namluya sürende…
***
Her dönem;
Allah’tan korkarak,
Allah’tan korkmadan yalan söyleyenlere inanıp, sandıkları dolduranda O…
Şiirle, hamasetle, inançlarla(!) kandırılanda O…
***
Yüzü suyu hürmetine ekmek yediğimiz de O…
Şairin; “Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi…” diye tanımladığı da…
Rabbim;
Mazlum ve mahzun yüreğinde beliren, yedi kat semada önünde kimsenin duramayacağı, Cenab-ı Hakk’a perdesiz ve direk ulaşan bedduandan bizleri beri kılsın inşallah…