Hava ve tabela kirliliği!
Havalar inceden inceye değişmeye, daha doğrusu soğumaya başlayınca, hava kirliliği de kış uykusundan değil, yaz uykusundan uyanmaya başladı ve tehdit oluşturmaya başladı...
Evim Karatay'da...
Sabahları 8.30 gibi evden çıkarım...
Genellikle toplu ulaşım araçları ile işe gelirim...
Işgalaman, Sedirler, Ahmet Dede Yediler, Keçeciler, Araplar'ı dolaşan otobüsleri tercih ederim genellikle...
İster “alışkanlık” deyin, ister “nostalji” deyin, ister “eskiye özlem” deyin, ne derseniz deyin, bir türlü kopamıyorum oralardan...
Eski evler, eski mahalleler olmasa da, en azından camiler ve sokak çeşmeleri duruyor...
Onları görmek bile yetiyor bazen...
Konumuza dönelim...
Dedim ya, akşam eve giderken puslu ve kirli bir hava, sabah işe gelirken yine aynı sisli ve kirli hava...
Karatay'da yeşil doku korunarak, kentsel dönüşüm hızla ilerliyor...
Eyvallah...
Karatay'da görev yapmış Belediye Başkanları, Mustafa Özkafa başta olmak üzere, Mehmet Şen ve Mehmet Hançerli Karatay'ı zenginleştirdiler, zenginleştirmeye de devam ediyorlar...
Karatay'ı geliştirdiler ve genişlettiler...
Karatay'da arsaların değeri 3'e 5'e katladı...
Karatay, inanılmaz mesafeler kat etti...
Karatay, yani Araplar, Sedirler, Keçeciler, Ahmet Dede Yediler, Işgalaman ve ismini sayamadığım bir çok eski mahalle cazibe merkezi oldu...
Bunu kimse inkar edemez...
İnkar eden çarpılır!
Bütün bunlar tamam...
Ama, şu hava kirliliği var ya, bütün bu güzel gelişmelerin önüne geçiyor...
Sadece Karataylı değil, bütün Konyalı artık zehir solumak istemiyor...
Şunun da altını çizmekte yarar var...
Bu konuda sadece belediyelere değil, vatandaşlara, yani bizlere de önemli görevler düşüyor...
Karatay'da yaşayanların çoğu genellikle “yer evleri” dediğimiz, yani iki ana bir kuzudan oluşan kerpiç evlerde oturuyorlar...
Dolayısıyla da kışın soğuklarda ısınmak için soba kullanılıyor...
Halkın gelir düzeyi de iyi olmayınca, ucuz olan kaçak kömüre yöneliyor Karataylılar...
Dolayısıyla da kalitesiz kömür kullanımı nedeniyle de, kirli, puslu ve zehir gibi bir havayla yüzleşmek zorunda kalıyoruz...
Bu konuda sanki biraz da çare kendimiziz gibi geliyor...
Hava kirliliği noktasında ülkenin ilk 10'unun içinde olmasak da, hatırı sayılır bir kirlilik söz konusu!
Şu da bir gerçek ki, bu sorun sadece Konya'nın ve Karatay'ın değil, ülkenin birçok şehrinin ve ilçesinin sorunu...
Kendi şehrimize ve ilçelerimize haksızlık etmeyelim...
İnşallah önümüzdeki 3-5 yıl sonra, bizler ya da bizden sonra gelecekler Konya'nın hava kirliliği ile ilgili yazılar yazmazlar.
xxx
TABELA KİRLİLİĞİ
Hava kirliliği gibi, bu şehrin bir de tabela kirliliği gibi bir sorunu var...
Özellikle “Türbe Önü” civarında...
Binalardaki tabelalar, kaçak çıkılmış katlar, sıvası dökülmüş duvarlar, özellikle yerli ve yabancı turistlerin cazibe merkezi olan “Türbe Önü” civarını inanılmaz çirkinleştiriyor...
Yetkililer bu konuda mutlaka bir yaptırım uygulamalı...
Kolay bir iş değil...
Çünkü, yüzlerce, binlerce “çirkin tabela” var...
Ama bir yerden başlamalı...
Özellikle “Türbe Önü” ve “Mevlana Caddesi”nden...
Tabi ki, “İstanbul Caddesi”nden de...
Bu kirliliği önlemenin bir yolu da bu tabelalardan alınan vergilerden geçer...
Bunun bir düzenlemesi yapılırsa, hem belediyelerin gelirleri artar, hem de bu kirlilik bir nebze de olsa kontrol altına alınmış olur...
Arapça tabelaları da unutmamak lazım...
Onların da bu kirliliğe hatırı sayılır katkıları olduğu bir gerçek!