Hacerül Esved
Hacerül Esved taşı cennetten geldiği rivayeti kuvvetli olan aslı beyaz, sonradan siyah olmuş bir taştır. Bu taşın bir parçası küreyişliler zamanında düşmüş. Beni Şeybe adında bir adam evine götürmüştü. Hicri 64 yılında Kabe’yi restore ederken Abdullah bin Rübeyr bu taşın parçasını getirip yerine koymuştur. Sapık bir mezhebe mensup olan mısırlı bir sapık hicretin 413 yılında bu millet ne zamana kadar bu taşa tapınacak diyerek elindeki bir balyozla bu taşı parçalamıştı. Tavaftaki Müslümanlar onu öldürmüşler. Fakat bu adam bir piyondu. Sonra da aynı mezhebe mensup olanlar içeriye hücum etmiş, günlerce Mekke’de kan dökmüşler. Hacerül Esved’i kıran adam kırmızı yüzlü uzun boylu adamdı. Sonra Mekkeliler bunları perişan etmiş, Mekke’den kaçmışlardı.
Burada bir şey dikkatimizi çekiyor. Bazı konuştuğumuz Işıd militanları aynı şeyi söylüyor. Yakında Mekke’yi alacaz, Müslümanları taşa tapmaktan kurtaracaz. Hatta 5 yıl sonra İstanbul’u alacaz, batıllara karşı savaş acacaz diyorlar. Demek ki, bu Işıd denilen bu kuruluşun arkasında eskilerin kalıntıları var.
Sonra Beni Şeybe gençleri Hacerül Esved’i toplayıp yapıştırmışlar. Hacerül Esved’i elindeki balyozla parçalayan adam mısırdan gelmiş, kırmızı yüzlü, uzun boylu, şişman bir adamdı. Bağlı bulunduğu gurup tıpkı bu gün Işıdda olduğu gibi Kabe taştan ibaret, bu insanlar taşa tapınıyor, bunun için Kabe’yi yıkmak lazım diye inandırılmıştı. Bu günkü Işıda katılanlarla görüştüğümüzde aynı şeyi söylüyor ve savunuyorlar. Kabe’yi yıka caz, milleti taşa tapınmaktan kurtaracaz inancındadırlar. Arkada Siyonizm’in olduğu biliniyor.
Sultan 4. Murat Hacerül Esved’i yerine koydurdu. 1204 yılında Şerif Galip kardeşi Şerif Abdullah arasında bir çarpışma oldu. Galip Kabe’yi kuşatmış, Kabe’yi üç gün üç gece mancalıkla vurdu. 18 vakit ezan okunmadı, namaz kılınmadı, tavaf yapılmadı. Bu gülle atışlarında Hacerül Esved taşı parçalandı. Düşen bu parçayı Sultan Abdulmecid han hicri 1259 yılında gümüş bir çerçeve içine alarak yapıştırdı. Bu günkü Hacerül Esved taşı o günkü yapıştırılmış şekilde durmaktadır.
Hacerül Esved hakkında dini bilgiler
Hacerül Esved taşı cennet hazinelerinden gelmiş bir taştır. Bu cennetten geldiğinde beyazdı. Allah (cc) kıyamet gününde Hacerül Esved iki gözü bir lisanı olarak hasrolunacaktır. Hacerül Esved’i ihlasla selamlayan ve öpenleri o gün taş dile gelip konuşacaktır. Yani bu taş gizli bir kameradır, onu ziyaret edenleri çekiyor. Hacerül Esved ile rüknü yemeni ile Hacerül Esved arasında olanda manevi olarak cennetten bir kapı vardır. Bu iki köşe arasında yapılan dualar kabul edilir. Bir rivayette rüknü yemenide 2 melek nöbet tutar. Peygamber efendimiz (s.a.v) şöyle buyuruyor: Rüknü Yemende melekler durur, selamlar. Bu melekler dua ederken amin derler. Bir başka rivayette ise Hacerül Esved bir melek idi. Allah (cc) Hazreti Adem cennetteki bir ağaçtan meyve yemeyi yasaklamıştı. Bu meleği de yerse uyarması için tayin etmişti. Hazreti Adem Havva ile ağaçtan yerken melek onları uyarmamış. Adem ve Havva cennetten çıkarılmış, yer yüzüne indirilmiş. O meleği Allah (cc) azarlamış, o zaman taş kesilmiş, o da yemeklerine göz yumduğu için cennetten beyaz taş olarak o şekilde dünyaya gönderilmiş. Yani Adem’le Havva’nın yemeğine sebebiyet verdiği için çıkarılmıştır. Hacerül Esved indirildiği zaman beyaz ve şeffaftı.
Hacerül Esved taşı cürhümiler Amerika kavimleri zamanında bir müddet kaybolmuştu. Cürhümülerden Muaz bin Amr bin Haris bu taşı zemzem kuyusuna atmıştı. Bu zat Amr bin Haris cürhümü reislerinin on ikincisi idi. Cürhüm meliklerinin ilk tahta geçeni Kahtan bin Amirin oğlu Cürhümdür. Hacerül Esved’i götürdüler. 22 yıl Kabe Hacerül Esved’siz kaldı.
Karamatiler – bunlar Müslümanları mürteci görüyor, ehli sünneti öldürüyor, İmamı Azam-ı, Şafii, Maliki, Ahmet bin Hanbeli hor görüyorlardı. Müstakil bir mezhep ihdas ettiler. Müslümanlar taşa tapınıyor diye Hacerül Esved’i de yerinden söküp götürdüler. Bu günkü Işıdın imanı da aynı Karmatilerin tekrarı. Aynı oyun sahneleniyor. Zavallı Müslüman çoluk çocuğunu alıp ölüme götürüyor. Karmatiler bununla da kalmadılar. Tavaf edenleri hicri 317 yılında Kabe’yi kuşatıp otuz bin kişiyi şehit ettiler.
(Devamı gelecek sayımızda)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.