A. Galip Doğan

A. Galip Doğan

Fıkhî Sorular ve Cevapları

Fıkhî Sorular ve Cevapları

S.1 ) Hocam ayağıma giydiğimiz mesh müddeti ne zaman başlar ne zaman biter?

C.1) Ayağa giyilen mestler sabah abdestli giydin, ne zaman abdest bozdun, yeniden abdest aldın, o zaman başlar. Mukimler için mestin müddeti 24 saattir. 24 saat dolunca mestin müddeti biter. Seferi olanlar için mestin müddeti 3 gündür. 72 saattir. 3 günden sonra meshin müddeti biter.

S.2) Biz yurt içi geziye çıktık. Beraber olduğumuz bazı arkadaşlar giydikleri ince çoraba mesh ettiler. Yanlış yapıyorsunuz dedik, Yusuf El kardevinin kitabında var, onda okuduk, o çoraba mesh verilir diyor, dediler ne dersiniz?

C.2) Yusuf El kardevi mısırlı bir alim, iyi bir hatib. Yalnız kendisini Muhammed Abduh Cemaleddin Af a kaninin yolunda, Muhammed residdi yolunda olan birisi. Kendi eserinde İmam-ı Azamı inceledim, Allaha şükürler olsun ki bağımlı olmaktan kurtuldum. Der. Kan helaldir, kadına dokunmak abdesti bozmaz, kanın akması abdesti bozmaz, der. Radyo televizyon kuruluşlarına zekat verebilirsiniz gibi sivri çıkışları, çoraba mesh verilir der. Kesinlikle ayağın yıkanması farzdır. İnce çoraba mesh verilemez. Verenler abdestsiz namaz kılar. O arkadaşlara hatırlatın. Kaynak; İbn-i Abidin namaz bahsi, Fetevai Hindiye Mebsuf namaz abdest bahsi, Ö.Nasuhi Bilmem İslam İlmihali.

S.3) Hocam ince su geçirmez çorap mesti giyiyoruz. Bununla abdest olur diyorlar açıklar mısınız?

C.3) Biz onu inceledik. İlk o mesti yapanı bulduk. Ona gereken bilgileri sunduk. O arkadaş o tip çorap mesti yapmaktan vaz geçti. O su geçirmez mest denilen şey, dalgıçların su altına inerken giydikleri elbiseler. O çoraplara mesh olmaz. Benim çocukluğumda 70 sene önce kendir lifinde çorap yaparlardı. Onlar çok sert olurdu. Diktiğin zaman ayakta dururdu. Onunla kilometrelerce yol yürürlerdi. Ayaklarına çoğu insanlar altı kapuralı kundura giyerlerdi. O çoraplara mesh verirlerdi. Doğruydu çünkü o çoraplar gereken şartları taşıyordu. Şimdiki çorap mesti öyle değil diksen durmaz. Belli bir kilometre yol yürünmez. Bu moda haline gelmiş, biz hatırlatıyoruz o tür çorap meshine mest verilmez. Hanefi mezhebine göre, çorab giyildiği zaman 8 km. yürümek lazım. Bahsedilen mesh çorabıyla bu mesafe alınamaz. En iyisi bu şüpheden kurtulmak için, o türlü meshleri giymeyiniz.

S.4) Kadınların çorapsız namaz kılması caiz midir? Açıklar mısınız?

C.4) Hanefi Mezhebine göre; kadının el ve yüz hariç hepsi mahremdir. Kadınların çorapsız olarak kılması ihtilaflıdır. En iyisi bu ihtilaftan kurtulmak için çorap giyilsin.

Şafi Mezhebine göre; kadının ayağı da avrettir. Onun için çorapsız namaz kılan kimsenin namazı sahih olmaz. Şafi mezhebinde olan bayanlar mutlaka çorap giyecekler.

S.5) Bizim otel açık büfe, burada balıkların yanı sıra, midye, ıstakoz, karides, yengeç, su samuru vs. gibi deniz hayvanların etleri var. Bunları yemek, satmak helal midir? Haram mıdır? Açıklar mısınız?

C.5) Hanefi Mezhebine göre; balık suretinde olup, devamlı denizde yaşayan hayvanların etleri helaldir. Şunlar yenmez, kurbağa, midye, karides, salyangoz gibi hayvanlar yenmez. Bu sayılan hayvanların haram oluşu, görünüş itibarı ile yenecek kısımlarından dolayı çirkin ve pis oluşundan dolayıdır. (Fet hül-kadir)

Şafi Mezhebine göre; Yalnız suda yaşayıp, karada yaşaması mümkün olmayan, suda yaşayan balık türünde olan, hayvanlar. Buna göre kurbağa, yengeç, timsah gibi hayvanların eti yenmez. Denizden çıkan hayvanlar yenir. Şafilere göre kirpi, gelincik, tilki, porsuk, samur, ıstakoz, midye helaldir. Edersen onların prensiblerine uymuş olursun.

S.6) Müslüman olmayan kimselerin yılbaşı, bayram kabul ettikleri günlerin eşyalarını yapıyoruz, Dini yönden bir sakıncası var mıdır?

C.6) Müslüman olmayanların yılbaşlarında ve onların dini bayramlarında onlara ait eşya yapmak caiz olur mu? Sorusuna cevab, bunların eşyalarını eğlenceleri için bir takım eşyalar yapmak caiz değildir. Onların batıl inançlarına hizmet edilemez.

S.7) Hocam bir hastamız vardı kan lazım oldu, 10 bin tl verip kan aldık. Bu doğru mudur? Dini açıdan bir sakıncası var mıdır? Açıklar mısınız?

C.7) Hanefi ve Şafi Mezheplerine göre, değeri olmayan kan satışı haramdır. Ancak bağışlanabilir. Hasta olan veya hastaya kan bulmak zorunda olan bir kimse, parayla kan almışsa zaruretten dolayı caizdir, vebale girmez. Zarurete binaen bir Müslüman gayri müslim birine kan verebilir, bunda dini açıdan bir mahsuru yok. İnsanlık icabı verilir, veya hasta olan birisi gayri müslim birinin verdiği kanı alabilir. Caizdir.

S.8) Hocam sizi İzmir’den arıyorum. Sizi yutuptan takip ediyoruz. Halka açık karma yüzme havuzlarına gidiyoruz. Bayanlar da ayrı havuzda yüzüyorlar. Ara açık görünüyor, oraya gitmemizin bir günahı var mıdır? Açıklar mısınız?

C.8) Zinanın çeşitli yönleri vardır. El zinası, göz zinası, fiili zina. Bahsettiğiniz havuz zinaya teşvik ediyor. İster istemez gözünüz kayar bakarsınız. Yüzmek iyi, sünnet olan bir harekettir. Aman öyle yerlerde bulunmayın. Bizim Konya’daki yüzme havuzları erkeklerin ayrı kapalı, bayanların ayrı kimse kimseyi görmez. Zina büyük günah, haram, zinaya götüren yollarda haram. Siz o yüzme havuzundan vaz geçin, çok Tevbe edin.

S.9) Hocam ulusal bir kanalda, şefaat diye bir şey yoktur, şefaatı inkar ediyorlar, Kaynaklarla şefaatı açıklar mısınız?

C.9) Şefaat haktır. Ayet ve hadislerle şefaatin hak olduğu zikredilmektedir. Yeni inkarcı bir grup türemiş, şefaat yoktur, kabir azabı yoktur, mizan yoktur, ölüye Kur’an okunmaz, gibi zihin bulandıran şeyler söylerler. Allah cc. Taha 109.ncu ayet ;

“O gün rahmanın izin verdiği ve sözünden hoşlandığından başkasının şefaatı fayda vermez.” Taha.109

Embiya suresi 28.ayet şöyle buyrulur;

“Onlar Allah’ın razı olduklarından başkasına şefaat edemez, etmezler.”

Enes R.A. rivayet ettiği hadiste Peygamberimiz (S.A.V) şöyle buyurur;

“Her Peygamberin, ümmetine yapacağı dualar vardır. Ben duamı ümmetime şefaat etmek için ahirete bıraktım. Kaynak; Buhari, Müslim

Başka bir hadiste şöyle buyrulur;

“Şefaatım ümmetimden büyük günah işleyenleridir.” Ebu Davud Taberanı.

Hadiste şöyle buyurur;

“Benden sonra ümmetim karşılaşacağı felaketler ve bir birinin kanlarını dökecekleri bana (mana aleminde) gösterildi. Bu hal beni üzdü. Bana önce gelen ümmetlerde olduğu gibi ümmetimin başına geleceklerde Allah’ın takdiridir. Rabbimden kıyamet gününde ümmetime şefaat etmemi istedim Rabbimde kabul etti.” Kaynak (Beyhalci)

Başka bir hadiste şöyle buyrulur;

“Ümmetimden bir gün dahi gönülden La ilaha illallah deyib o imanla ölenleri dahi şefaatinle cennete koy deyinceye kadar, yerimden kalkmam.” Ahmed Bin Hambel

Sonuç, Şefaat vardır haktır, Allah’ın izin verdikleri şefaat eder. Ayetel Kürsü bunun apaçık delilidir.

Başka bir hadiste şöyle buyrulur;

“Ümmetimden o kadar çok kimselere şefaat ederim ki, rabbim bana “Razı oldun mu ya Muhammed “ diye seslenir. Bende evet Rabbim razı oldum derim.” Taberan

Bir gün Ashab tan birisi şöyle der. “ Ya Rasülullah (S.A.V) Rabbim sana Süleyman Peygamberin saltanatı gibi bir saltanat istemedin mi? Deyince, Peygamber (S.A.V) şöyle buyurdu;

“Umarım ki Peygamberinize verilen saltanattan daha üstünü bana verildi.”

Allah cc gönderdiği her peygamberin duasını kabul etti. Onlardan bir kısmı dünyada dua etti. İstediği verildi. Bazıları iman etmeyenlere beddua etti helak oldular. Rabbim benim de dileğimi kabul etti. Ben ahirete bıraktım. Kıyamet günü rabbimin katında şefaat edeceğim. Taberani.

Peygamberimiz (S.A.V) bir hadislerinde şöyle buyurur;

“Kıyamet günü sırat köprüsünün başında durur, ümmetimin geçmesini beklerim. O sırada İsa A.S gelerek “Ya Muhammed işte peygamberler sana şefaata geldiler, ricaya geldiler, Allah’ın ümmetleri ayrılıb dilediği yere göndermesini onların mahşerin öldürücü sıcağından kurtarmasını istiyorlar” dedi. Peygamber; İsa A.S a ben gelinceye kadar bekle der. Arşı a lanın altına varacağım hiçbir meleğin, hiçbir peygamberin görmediği şeylerle karşılaşırım. O esnada rabbim cibril’e emir vererek şöyle der;

"Git Muhammed’e (S.A.V) başını secdeden kaldır, dilediğin, istediğin verilecek. Şefaat et şefaatin kabul olunacaktır.” Buyurur.

Beş kısım şefaat vardır;

  1. İnsanları hasır meydanından kurtarmak içindir. Bu da Peygamberimiz S.A.V) e aittir.

  2. İnsanların hesabsız olarak cennete girmesi içindir. Bu da Peygamberimiz S.A.V) e aittir.

  3. Ateş kendilerine vacib olmuş kimselere Peygamberimiz (S.A.V) ve Allah’ın dilediği evliya onları ateşten kurtulması için şefaat edecek.

  4. Cennet Ehlinin derecelerinin yükselmesi için şefaat olacaktır.

  5. Günahkarlardan ateşe girmiş olanlar için Peygamber (S.A.V) ve diğer peygamberler, melekler onları mümin kardeşleri şefaat edib, cehennem ateşinden kurtaracaklar.

Son olarak Müddesir 48.Ayet şöyle der;

“Onlara şefaat edicilerin şefaatı fayda varmez.” Müddesir.48

“Ancak zalimler için ne bir candan dost vardır. Ne de sözü dinlenir bir şefaatçı vardır. Mümin 18.Ayet.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
A. Galip Doğan Arşivi